A.A
Oluşturulma Tarihi: Kasım 19, 2009 11:15
Sağlık Bakanı, domuz gribi nedeniyle 80'e yakın kişinin hayatını kaybettiğini bildirirken aşı hakkında da bilgi verdi.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, “Bu kadar gayretten sonra, 'Ben aşılanmam' ya da 'çocuğumu aşılatmam' diyenlere ne yapacağız? Artık insanların kendisi bilir yani. Kimseyi zorlayacak bir halimiz yok” dedi.
Akdağ, Avrupa Antibiyotik Farkındalık Günü nedeniyle katıldığı toplantıda, domuz gribine karşı aşılama konusundaki soruları yanıtladı.
“Aşı konusunda vatandaşlardaki kafa karışıklığını nasıl gidermeyi düşünüyorsunuz?” sorusu üzerine Akdağ, konunun Türkiye'de yeterince tartışıldığını söyledi.
Bu konuda görevli Sağlık Bakanlığı kanalıyla hükümetin büyük bir başarı göstererek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için çok önemli olan aşıyı bir sigorta anlamında temin ettiğini kaydeden Akdağ, bu aşının da bilim kurullarının öngördüğü takvim içerisinde risk gruplarına uygulanmaya başlandığını hatırlattı.
Bu konuda sadece Türkiye'de değil, bütün dünyada bir kafa karışıklığı oluştuğunu ifade eden Akdağ, bunda internetin de etkin rolü olduğunu söyledi.
Pandemi İzleme Kurulundaki bilim adamlarının ortak görüşü ile aşı kararı verildiğine dikkati çeken Akdağ, “Aşı, güvenli bir aşıdır. Bu hususta bilim çevrelerinin düşünceleri artık kesinleşmiş durumdadır. Ama her aşı, her ilaç, her biyolojik madde gibi bunun da yan etkileri var. Bu yan etkilerle hastalığı geçirmenin risklerini karşılaştırdığımızda hastalığı geçirmenin risklerinin kıyaslanamayacak kadar yüksek olduğunu görüyoruz” diye konuştu.
Şimdiye kadar 300 bin üzerinde kişinin aşılandığını ve çok önemli bir yan etkinin görülmediğini vurgulayan Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Oysa Türkiye'de, şu ana kadar 80'e yaklaştı, hayatını kaybeden vatandaşımız var. Kamuoyu daha çok bu rakamı biliyor. Ama bunun arkasında hastanelere yatan, yoğun bakım gerektiren, solunum cihazına bağlanan çok sayıda vatandaşımız var. Sadece ölüm değil, gribe yakalandıktan sonra, gribi geçirdikten sonra buna bağlı olarak geçirilebilecek bir çok önemli hastalık var. Peki bu kadar gayretten sonra, gayrete de devam edeceğiz, 'Ben aşılanmam' ya da 'çocuğumu aşılatmam' diyenlere ne yapacağız? Artık insanların kendisi bilir yani. Kimseyi zorlayacak bir halimiz yok. Eğer Türk halkı kendisine verilen bu fırsatı kullanırsa kullanacaktır. Kullanmazsa da halkın tercihine saygı duyacağız. Mesele bundan ibarettir.”
Basından bu konuda destek beklediklerini ve genelde bu desteği gördüklerini ifade eden Akdağ, çok sayıda bilim adamı aynı şeyleri söylerken karşıt görüşteki tek bir bilim adamının görüşlerine geniş yer verilmesi halinde vatandaşların kafasının karışabileceğine dikkati çekti.
Akdağ, “Bundan sonra elimizden geleni yapacağız, ama kimseyi de zorla aşılayacak değiliz” dedi.
“Sayın Başbakan'ın kafa karıştırdığını düşünüyor musunuz?” sorusuna Akdağ, “Hayır. Sürekli olarak bu konunun konuşulması siyasi amaçlara yöneliktir. Başbakanımız 'kendisinin risk grubunda olmadığını, bunun için aşı yapılmayacağını ama hükümetin bu aşıyı vatandaşın hizmetine sunduğunu, üstelik ücretsiz olarak sunduğunu, kimseyi de buna mecbur etmediğini' ifade etmiştir. Bunlar çok açık ifadelerdir. Buna rağmen bu konunun sürekli gündemde tutulmasını ben iyi niyetle bağdaştırmıyorum” yanıtını verdi.
“Sayın Başbakan'ın şeker hastası olduğu söyleniyor. Şeker hastaları risk grubunda değil mi?” sorusu üzerine de Akdağ, “Ben zannediyorum biraz önceki soruyla söylemek istediğimi yeterince söyledim arkadaşlar” diye konuştu.
“Domuz gribinden hayatını kaybedenlerle ilgili son rakamın ne olduğu?” sorusuna karşılık Akdağ, kendisinin de bu rakamları tek tek takip etmediğini, bakanlığının internet sitesinde yer alan rakamların esas alınması gerektiğini söyledi.
Bilim kurulunda bu sayıların verilip verilmemesinin tartışıldığını, ancak dedikodulara meydan vermemek için belirli aralıklarla yayımlanmasının uygun görüldüğünü anlatan Akdağ, bu ölümlerin akredite laboratuvarlarda teyit edilen vakalar olduğunu vurguladı.
Akdağ, sigara, şişmanlık, hareketli yaşam, el yıkama, tansiyon, diyabet ve gereksiz ilaç kullanımının önlenmesi gibi konularda farkındalığın artırılmasına yönelik çalışma yürüteceklerini söyledi.