Güncelleme Tarihi:
Araştırmalara göre, modern insanın neredeyse unuttuğu dokunma beyin fonksiyonlarını hızlandırırken, matematik yeteneğini geliştiriyor, beden stresini azaltıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
Sağlık Bakanlığı’nın yayın organı 'Sağlık 2000' dergisinde, yer alan yazıya göre, dokunmanın psikolojisini çalışan yazarlar modern insanın ‘dokunma yoksunluğu’ üzerinde duruyor. Dokunma yoksunluğunun bedeli de depresyon, stres, kaygı ve hatta fiziksel rahatsızlıklarla ödeniyor. 1930’lu yıllarda prematüre çocuklar üzerinde yapılan bir araştırma bu bebeklerin dokunmayla çok şey kazandığını ortaya koydu. Araştırmalara göre, daha sık elde tutulan ve kucağa alınan bebeklerde ölüm oranı üçte iki azalıyor.
Miami Üniversitesi’nde bulunan 'Dokunma Araştırmaları Enstitüsü' uzmanlarına göre de yaşamın her aşamasında dokunmanın insan yaşamı üzerinde olumlu etkileri bulunuyor. Uzmanlar, 'Sokaklarda görmeye alıştığımız saldırganlığın temelinde yeterince dokunulmamak var' yorumunda bulunuyor. Dokunma Araştırmaları Enstitüsü’nün yürüttüğü 60’a yakın çalışmada dokunma ve masajın astımdan dikkat bozukluğuna, kanserden şekere kadar çok değişik durumlar üzerinde etkisini araştırıyor. Araştırmacılara göre, örneğin masaj sırasında hastanın kalp atımı yavaşlıyor, kan basıncı düşüyor. Ritmik ve müşfik dokunmalarla, beden stresli durumdan rahat ve gevşek bir moda doğru kayarak, stres hormonları azalıyor, bağışıklık sistemi güçleniyor.
Uzmanlara göre, dokunmanın etkileri deriden çok daha derinlere uzanıyor. Dokunmadan sonra gelen rahatlama dönemlerinde beyin fonksiyonları da hızlanıyor. Dokunmanın cinsel fonksiyon bozukluklarının tedavisinde de önemli bir yeri bulunuyor. Dokunmanın başta endorfinler olmak üzere çok sayıda hormonun yükselmesini sağladığı biliniyor.
Endorfinler vücut içinde salgılanan bir tür doğal ağrı kesici özelliği taşıyor. Hastanın sırtını sıvazlamakla, nabzını tutmakla, elini kavramakla ağrı ve sancıların hafiflemesi en azından daha çekilir hale gelmesi bu iç ağrı kesicilerle açıklanıyor. ANKA