Oluşturulma Tarihi: Mart 31, 2005 00:00
Yedinci sanatın büyüsü İstanbul'un dört bir yanını sardı. Bu yıl 24'üncü kez düzenlenen Uluslararası İstanbul
Film Festivali'nin resmi açılışı, 1 Nisan'da yapılıyor. Ertesi gün, yani 2 Nisan'da ise sinema tutkunlarının büyük koşuşturmacası başlıyor. 17 Nisan'a kadar sürecek olan festivalin ilk gününden göze çarpan bazı filmlere bir göz atalım istedik. BRAZİL Zaman Korsanları, Baron Munchausen'in Maceraları, Balıkçı Kral, 12 Maymun gibi filmleriyle tanınan yönetmen Terry Gilliam'ın en iyi yapıtlarından biri olan Brazil, festivalin ilk gün sürprizlerinden. George Orwell'ın distopyası 1984'ün Gilliam versiyonu olarak bilinen film, yenilenmiş kopyasıyla festival seyircisinin karşısına çıkacak. Endüstrileşme, terörizm, modernliğin çöküşü, devlet kontrolü, bürokrasi, aşk ve hatta çağdaş sinemacılık üzerine bir bilim-kurgu hicvi, bir kara komedi ve fantezi olan Brazil'in ouncu kadrosunda usta aktör Ian Holm, Jonathan Pryce, Robert De Niro, Katherine Helmond yer alıyor. 2 Nisan CumartesiBeyoğlu EmekSaat: 16:00 6 Nisan ÇarşambaBeyoğlu EmekSaat: 10:00 9 Nisan CumatesiKadıköy RexxSaat: 21:30MELİNDA VE MELİNDA Woody Allen'ı epey zamandır "göremeyip" özleyenlerdenseniz Melinda ve Melinda'yı (Melinda and Melinda) kaçırmamanızı öneriyoruz. İki yazar arasında doğan tartışma, aynı olayla başlayan bir öykünün, biri komedi, diğeri trajedi olmak üzere iki farklı yöne doğru anlatılmasıyla sürer. Bildiğimiz Woody Allen sinir krizleri, romantizm, sadakatsizlik ve iletişim bozukluklarıyla dolu bu yaratıcı ve eğlenceli film, Broadway Üzerinde Kurşunlar'dan bu yana Woody Allen'in gerçekleştirdiği en iyi yapım olarak nitelendiriliyor. 2 Nisan CumartesiBeyoğlu Emek Saat: 21:3010 Nisan PazarBeyoğlu Emek Saat: 13:30 KUTLAMA İngiliz sinemasının şaşırtıcı yönetmenlerinden Derek Jarman aslında festival seyircisinin iyi tanıdığı sinemacılardan biri. Bu yılki programda Jarman'ın Kutlama'sı (Jubilee) var. Jarman, Kraliçe 1. Elizabeth'i "zamanın gölgesini" açıklamak üzere 1970'li yılların punk Londra'sına götürüyor. Bir ateş delisi, bir punk yıldızı, bir nemfoman, taraflı bir tarihçi gibilerinden oluşan, amacından sapmış bir kadın kolektifini gözlemleyen Majesteleri, bu “hanımefendiler” ile dostlarının külhanbeyce talihsiz maceralara (bir kafeyi darmadağın etmek, bir punk deneme sınavı, kanlı bir katliam) atılmalarına tanık olur...2 Nisan Cumartesi Beyoğlu Atlas Saat: 19:00 7 Nisan PerşembeBeyoğlu EmekSaat: 10:00MUSICA CUBANA Buena Vista Social Club'ın yıldızlarından Maestro Pio Leiva ve bir taksi şoförü olan Bárbaro, kafa kafaya verip, Küba'nın en iyi ve en nitelikli müzisyenlerini bir araya getirerek bir grup oluşturmaya çalışıyor. Bu tutkulu film, en az kendi kadar tutkulu müzisyenlerine provaları, kayıtları ve konserleri boyunca eşlik ediyor ve yepyeni bir grubun doğuşuna belgeliyor. Yönetmenliğini German Kral'ın üstlendiği film kendisi de daha önce Buena Vista Social Club ile ilgili bir belgesel çeken Wim Wenders'ın yapım yönetmenliğinde gerçkleştirildi. 2 Nisan CumadtesiBeyolu Sinepop Saat: 11:00 4 Nisan PazartesiBeyoğlu BeyoğluSaat: 19:00 KANUN NAMINAİlk günün ilgiye değer filmlerinden biri de İtalyan sinemasından gelen bir klasik. Pietro Germi'nin imzasını taşıyan 1949 tarihli Kanun Namına (In Nome Della Legge) Sicilya mafyası hakkında İkinci Dünya Savaşı sonrasında yapılan ilk film olma özelliğini de taşıyor. John Ford'un "Batı" kavramından etkilenen ve İtalyan tarzı westernlerin bir öncülü olan filmde, kanunu ve düzeni korumaya kararlı, genç bir yargıcın, Sicilya'da, Mafya'nın kontrolü altındaki bir madenci kasabasına varışını anlatır. İşçiler, Mafya'nın yerel yöneticisi ile karşı karşıya gelince, genç yargıç, karısına âşık olduğu Mafya patronuna karşı savaş açar. 2 Nisan CumartesiSaat: 13:30SAVAŞA ÜÇ FARKLI BAKIŞ İlk günün programında insanlığın yıkımına sebep olan savaşlara farklı bakış açıları getiren 3 film de yer alıyor. Bunlardan ilki Finlandiyalı yönetmen Pirjo Honkasalo'nun imzasını taşıyan Melankolinin Üç Odası (Melancholian Kolme Huonetta). Çarpıcı görüntüleri ve müziğiyle bu savaş karşıtı film, herhangi bir savaştan görüntüler göstermiyor, uzun röportajlar da yok. Ama askeri bir okulda düşman Çeçenler’e karşı eğitim gören yetim Rus çocuklarının veya Grozni'de tek bir kadın tarafından evlat edinilen altmış üç Çeçen çocuğun gözlerine tek bir bakış yeterli. Büyüklerin çözemediği sorunların ağırlığını çocuklar yüklenir. 2 Nisan CumartesiBeyoğlu SinepopSaat: 19:004 Nİsan PazartesiBeyoğlu Beyoğlu Saat: 12:30 9 Nisan CumartesiBeyoğlu Beyoğlu Saat: 13:30ŞEYTANLA EL SIKIŞMAK Peter Raymont ise Şeytanla El Sıkışmak: Romeo Dallaire'in Yolculuğu'nda (Shake Hands With The DEvil: The Journey of Romeo Dallaire), 1994 yılıNda Ruanda'da yaşanan büyük katliama çeviriyor kamerasını. Birleşmiş Milletlerin görevlendirdiği Kanadalı Korgeneral Roméo Dallaire, yetersiz bilgi ve eğitimsiz güçleriyle bölgeye yollandı, ancak katliama engel olamadı. Dallaire, dokuz yıl sonra yazdığı kitabında vicdanının sesini dünyaya duyurdu. Yine Festival programında yer alan Hotel Rwanda’da başka bir açıdan izleyeceğimiz insanlık trajedisinin gayriresmi tanıklığını gözler önüne seren Şeytanla El Sıkışmak, olayı aynı adlı kitabına dayanarak Dallaire'in kendi ağzından anlatıyor. 2 Nisan CumartesiBeyoglu Beyoğlu Saat: 13:30 20 Nisan PazartesiBeyoğlu BeyoğluSaat: 13:30İDEALLER İLE GEREKLİLİK ARASINA SIKIŞMIŞ BİR YAŞAMAlman yönetmen Dennis Gansel'in imzasını taşıyan Napola, düşünceleriyle geleceği arasında sıkışıp kalan bir gencin Nazi Almanya'sında yaşadığı çelişkileri anlatıyor. Berlinli bir işçi ailesinin oğlu olan on yedi yaşındaki Friedrich, bokstaki başarıları sayesinde 1942 yılında seçkin bir Nazi okuluna, Napola'ya kabul edilir. Ancak resmi ideolojiye karşı çıkan ve bir Nazi önderinin oğlu olan yakın arkadaşının başına gelenleri görünce, özgürlüğünün aslında tehdit altında olduğunu ve kendine olan saygısının azaldığını fark eder.2 Nisan CumartesiBeyoğlu BeyoğluSaat: 19:0011 Nisan PazartesiBeyolgğlu Beyoğlu Saat: 16:0017 Nisan PazarBeyoğlu AtlasSaat: 19:00TERKETME SANATIBu yıl festivalin konuğu olması plannan ancak son anda gelmekten vazgeçen Fransız yıldız Emmanuelle Beart'ın başrolünü Charles Berling, Dominique Blanc ile paylaştığı Terketme Sanatı (Un Fil a La Patte) ilk günün progamında yer alan filmlerden. Yönetmenliğini Michel Deville'in üstlendiği film, gözde bir çapkın ile dönemin en ünlü müzikal yıldızı arasında yaşanan aşk öyküsü üzerine kurulu. Bois D'enghien müzikallerin çdivası metrnesi Lucette'i çok sever. Ancak Viviane Duverger ile evlenmek üzeredir. Viviane'ın annesi Madam Duverger, Bois d'Enghien'den pek hoşlanır. Ya da düpedüz, ondan hoşlanır mı? Lucette, tam d'Enghien'den ayrılmak istemediğini ilan ederken, sahneye (yeni) zengin, yakışıklı Irrigua girer ve George Feydeau'nun farsından uyarlanan bu film, kıskançlıklar, çarpılan kapılar ve yatak sohbetleriyle dolu çılgın temposuna kavuşur. 2 Nisan CumartesiBeyoğlu EmekSaat: 19:008 Nisan Cuma Beyoğlu Emek Saat: 12:30 16 Nisan CumartebiKadıköy RexxSaat: 13:30
button