Güncelleme Tarihi:
Avukat Şeref Han, Ermenek Adliyesi önünde gazetecilere yaptığı açıklamada, Saffet Uyar'ın kaçmadığını söyledi. Uyar'ın, sağlık durumunun iyi olmadığını ifade eden Han, "Saffet Bey'in hayatı nereden bakarsanız bakın, bitti demek yeridir. Ekonomik olarak bitti, duygusal olarak bitti. 'Evlatlarım içeride' diyor. Saffet Bey'in ne ruhsal ne de fiziksel durumu hiç iyi değil" diye konuştu.
Cumhuriyet savcılığına geçen hafta içerisinde geldiğini ifade eden Han, şunları kaydetti:
"Cumhuriyet savcılığına vekaletnameyi verdiğim andan itibaren de 'Ne zaman ihtiyaç hissederseniz özellikle oradaki maden işçisi arkadaşlarımızın çıkarılması konusunda nasıl katkı sağlayabiliyorsak ya da müvekkilimin bilgisine başvurulması gerekiyorsa ne zaman emrederseniz hazır ederiz' dedim. Biz dün akşam haberdar olduğumuz andan itibaren, dün gece sabaha kadar da yol gelmek suretiyle, Saffet Bey'i getirip şu anda cumhuriyet savcılığına teslim ettik. Tutuklansa ne olacak, gözaltına alınsa ne olacak, umurlarında değil ki. Evlatları ölmüş bir insandan bahsediyoruz. 'Her madencinin evinde bir cenaze var ve benim evimde 18 cenaze var' diyor Saffet Bey."
Gözaltındakilerin ifadelerinin alınmasının sürdüğü dile getiren Han, Uyar'ın ifadesine ise henüz başlanmadığını aktardı. Uyar'ın sağlık kontrolünden geçirileceğini dile getiren Han, "Saffet Bey'in, kalple alakalı sıkıntıları var ama kontrol altında tutarlar diye ümit ediyorum" ifadelerine yer verdi.
Has Şekerler'in sahibi Saffet Uyar'dan, şirkette çalışan işçiye kadar hiçbir kimsenin tonlarca sudan haberdar olmadığını savunan Han, şöyle devam etti:
"Haberdar olması mantıken de düşünülemez. Çok basit bir şey soracağım, tepenizde binlerce ton su olduğunu bilseniz hemen de patlayıp gelivereceğini ve bunların olacağını bilseniz, bütün mal varlığınızı, hayatınız boyunca bütün birikiminizi o suyun altına yatırır mısınız? Hayatınızı o suyun altına yatırır mısınız? Bu davanın mağduru Has Şekerler'in bütün çalışanları, bu kazanın mağdurudur. Saffet Uyar mağdurudur, çalışan mühendis arkadaşlar mağdurudur, yarısı içeride hayatını kaybetmiş ve halen ulaşamadığımız madenciler ve aileleri mağdurudur, yarısı dışarıda tesadüfen o an için patlamadığı için dışarıda kalmış ve kurtulmuş olan maden işçileri bu kazanın mağdurudur."
"Kimdir sorumlusu, ben size bir ip ucu vereyim mi? Bilmiyorsa eğer, madende yerin altında kömürü çıkarmak için, işçisi, mühendisi bilmiyorsa işvereni, yani patronu bilmiyorsa kim biliyor?" diyen Han, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"1995-1997 yılında orada kimin üretim yaptığı, üretim planları kime verildiği, niye oradaki mevcut işletmecide eskiden orada yapılan işlemin imalat planı yok, imalat haritaları niye yok. Maden kanunu 29. madde bütün maden işletmelerini nisan ayında üretim haritasını hazırlayıp Maden İşleri Genel Müdürlüğüne verme yükümlülüğü getirir. Aynı madde, aynı zamanda Maden İşleri Genel Müdürlüğüne (MİGEM) ocakta bu plan çerçevesinde bir tehlike var ise söz konusu işletmeyi uyarma ve o işletme tehlike geçinceye kadar imalatını durdurma sorumluluğu ve yetkisini getirir. Denetleme ve kontrol görevleri yerine getirilmiş mi? Lütfen halk olarak, Türk toplumu olarak sorgulayın. Şimdi Ermenek'teyiz, Anadolu'nun her yerinde kömür çıkıyor, başka bir ocakta gene bir araya gelmeyelim."
Bir gazetecinin "Devletin hatası mı?" sorusuna Han, "Devletin, burada ciddi hatasının olduğunu düşünüyorum" yanıtını verdi.
GÖZALTINA ALINANLAR
Olayla ilgili gözaltına alınan 8 kişi arasında yer alan, maden ocağının işletme ruhsatı sahibi, Cenne Madencilik Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özbey'in avukatı Tevfik Buğdaycı ise gazetecilere yaptığı açıklamada, gözaltında olan kişilerden 3'ünün Abdullah Özbey, bu şirketin Ermenek'teki şube sorumlusu Mehmet Zeybek ve teknik nezaretçi Ali Uyar olduğunu kaydetti.
Yasal mevzuata göre eski ocakla, yeni çalışılan ocak arasında 25 metreden fazla bir mesafenin olması gerektiğini anlatan Buğdaycı, şunları kaydetti:
"Tabii burada mesafe olayı var mı yok mu bilmiyoruz? Burada ilginç olan bir şey var. Bu maden 1965'lerden beri çalışıyor. Bu maden şirketinin 300'e yakın ortağı var. Geçmişte bu madenden 10 bin kişi emekli olmuş. Dün buradaki topografçı arkadaşlardan bazı bilgiler aldım. Maden İşleri Genel Müdürlüğündeki haritalarla şu andaki durum uyuşuyor. Şu anda cihazla nokta nokta teknik bilgi alabiliyorlar. Ama geçmiş yıllarda pusula ile ölçüp koordinatları veriyorlarmış. İstanbul'a gidiyormuş, oradan topograf çıkıyormuş. Yani, şu andaki teknik verilerle geçmişteki veriler uyumlu mu değil mi? Bakanımızın da açıkladığı gibi Has Şekerler şirketi, çalışırken burayı mesela, 'suya 50 metre var' diye kafalarında ölçerken, acaba teknik olarak bu mesafe daha mı azdı? Böyle bir soru var. Bunun araştırılmasını savcılık yapacak. Bilirkişiler gelecek. Tabii 16 kardeşimiz çıkarıldıktan sonra yerinde inceleme yapacaklar, sağlıklı bir rapor verecekler."