Güncelleme Tarihi:
Yiyeceği yemeğe, izleyeceği filme, evleneceği insana bir türlü karar veremeyip zaten zor olan hayatı daha da zorlaştıranlar, kendinize haksızlık etmeyin. Karar vermek için katil olmak, düpedüz elini kana bulamak gerekiyor. Bir şeyi seçerken, diğer seçenekler mezarı boyluyor. Hayatın güçlü insanlardan yana olduğunu düşünürsek, arkasında bıraktığı cesetlere (vazgeçtiği seçeneklere) bir kez olsun dönüp bakmadan yoluna devam edenlere ‘‘bravo’’ deniyor.
Çolpan İlhan'ın hayatında kararlar var. Daha ilkokula bile gitmezken oyuncu olmayı kafaya koyması, ilkokuldan sonra, babasının görev yaptığı kazada bir ‘‘kasaba kızı’’ olarak kalmamak için yatılı okulun meşakkatine katlanması, yirmi yaşında ömür boyu birlikte yaşayacağı adamı seçmesi... Hepsinden önemlisi; sinemanın en parlak yıldızlarından biriyken, kariyerinden vazgeçip kocası Sadri Alışık'ın bir adım gerisinde kalması... İlhan, arkasına dönüp de bir anlamda ‘‘öldürdüğü’’ yıldızın cesedine bakmamış. Çünkü çok küçük yaştan itibaren, geriye bakarak ileriye gidilmeyeceğini, dahası mutlu olunamayacağını öğrenmiş.
YILDIZLARIN ALTINDA
İzmir'ir ünlü avukatlarından Bedri İlhan, ani bir kararla yazıhanelerini kapatıp kaymakamlığa başlayınca, üç çocuklu İlhan ailesi Karşıyaka'daki evlerinden çıkıp Anadolu yollarına düşer. Bu yüzden, ailenin en küçüğü Çolpan'ın çocukluk anılarının bir kısmı Adana'nın Bahçe kazasında kalmış: ‘‘Çok güzel bir kaymakam evinde oturduk. Arkasında meyve ağaçları vardı, biraz ilerisinden dere akardı. Ağabeylerim sokaktan bir köpek getirmişlerdi, adını Zoro koymuştuk. Geceleri Adana'nın sıcağına dayanmak ne mümkün, dışarıda otururduk. Ağabeyime oyuncu olmak, sahneye çıkmak istediğimi söylerdim. O da bana gökteki yıldızları gösterip, ‘bak bir gün sen de onlar gibi parlayacaksın' derdi.’’ Bu ağabey, o yıllarda şiirle haşır neşir olmaya başlamış Attila İlhan’dan başkası değil. Gavur Dağlarından Rivayet şiiri yine bu yıllardan.
Yine babanın görev yeri olan Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde, Çolpan'ın bir karar vermesi gerekir. Ya İstanbul'a yatılı okula gidecek, ya da Sındırgı'da kalıp Attila Ağabey'inin sözleriyle ‘‘bir bakkalın oğluyla evlenecektir.’’ Yatılı okulu seçer, Kandilli Kız Lisesi'ne gelir. İlk altı ay, gözyaşları içinde söylediği şarkıyla geçer: ‘‘Benim bir annem vardı/Bir küçük yuvam vardı/Yuvamdan akardı sevincim/Şimdi boynum büküldü benim’’. Binbir hastalık bahanesiyle revirde yatar. Dişi kanadığında, o kanı ağzında biriktirip ‘‘kan tükürüyorum’’ numaralarına yatar. Aaa, ne orijinal demeyin, yatılı okul insanı böyle ‘‘yaratıcı’’ yapıyor. Maalesef üyesi olduğum yatılı çocuklar kulübü, bu numarayı kendi kendine keşfetmiş arkadaşlarla doludur.
Liseden sonra akademi yılları başlar. İlhan resim bölümüne başlar, sırf cahil bir oyuncu olmamak için. Okulu bitirir, ama bir daha fırça almaz eline. Bir yandan da konservatuara devam eder. Bu arada ağabeyiyle birlikte oturmaya başlarlar. Akademinin Tiyatro Kulübü'nün sahnelediği ‘‘Antigone’’ oyunundaki başrolü ile dikkat çekince, film teklifleri başlar. İlk filmi ‘‘Kamelyalı Kadın’’dır. Onu diğerleri izler. Henüz yirmisine gelmemiş bir gençkız olarak, yaşına uygun rollere çıkmaz İlhan: ‘‘Masum kız rollerinde pek derinlik bulamazdım. Kendine özgü, ısırgan roller daha cazip gelirdi.’’ Alkolik, fettan kadın imajı böyle bir tercihin ürünü.
Ve ‘‘Yalnızlar Rıhtımı’’... O güne kadar yakın arkadaşı olduğu Sadri Alışık'la bu filmin uzun süren rıhtım sahnelerinde yakınlaşırlar. Sadri Alışık'ın daha önceki röportajlarında anlattığı gibi, yönetmen uzun süre sarmaş dolaş durmalarını isteyince kalpteki kıpırtılar çarpıntıya dönüşür. Aşık olduğunuzu nasıl anladınız deyince, gülümsüyor: ‘‘Çok büyük bir aşkla evlenmedik açıkçası. Sadri'yi çok sıcak ve samimi buldum. Onun sevgilileri olurdu, biz arkadaşken. Kız arkadaşlarına hediye alırken bana danışırdı. İyi geldik birbirimize. Belki de o yüzden bu kadar uzun sürdü, hırçın olmadı. O daha tecrübeli olgun bir insandı. 13 yaş büyük benden. Bir evlilik yaşamış, sekiz sene süren.’’
Çolpan İlhan, Sadri Bey'den önce üç kere nişanlanır. Yönetmen Metin Erksan, oyuncu Fikret Hakan ve Münir Özkul. Ama evlilik kararını Sadri Alışık'ta verince, artık evlilik ne gerektiriyorsa yapar. Önce usul usul sinemadan tiyatrodan çeker elini. Sonra çocuk doğurur. Sanatsal hırslarına gem vurur, daha çok Sadri Alışık'ın arkasında ona destek olarak sürdürür yaşamını. Boş durmayı sevmediği için, akademili olmanın verdiği birikimle modacılık yapmaya başlar. Tam 25 senedir sürdürdüğü moda yaşamında, çoktan bir markaya dönüşmüş durumda.
Çolpan İlhan 1995 yılında Sadri Alışık'ı kaybettikten sonra, güç toplamak için yine sanata yaslanmış. Dizi filmler, tiyatro oyunu, önümüzdeki günlerde netlik kazanacak bir uzun metraj film projesi... İzmir'de yaşayan Cengiz Ağabey'i ve her hafta sonu görüştüğü Attila Ağabey'i, oğlu ve torunu ile aileye direklik etmeyi sürdürüyor. Seçtiklerinden pişman olmadan, öldürdüğü seçeneklere dönüp bakmadan.
Çolpan İlhan'ı Sadri Alışık'ın karısı olarak biliriz en çok. Sonra Attila İlhan'ın kızkardeşi, Kerem Alışık'ın annesi, küçük Sadri'nin babaannesi, Sibel Turnagöl'ün eski kayınvalidesi... Hayat hikayesini dinlerken, tam tersine bir duyguya kapılmamak mümkün değil. Neredeyse hepsinin varlık sebebi, hep bir adım geride kalan Çolpan İlhan'ın kendisi sanki. İncecik, zarif bir kadın. Ya 60 yaş kavramı değişti, ya da o yaşını hiç göstermiyor. Elinden hiç düşürmediği sigarasını içerek, geçmişten, hüzünden çok keyifle sözediyor. Yıllar sonra yeniden yakaladığı sanat yaşamı belli ki iyi gelmiş ona. Nişantaşı'ndaki evinde, konuşmanın sonlarına doğru, oğlu Kerem'le, torunu Sadri de geldiler. Sonra televizyonda Sadri Alışık'ın bir filmi başladı. Yalnız başladığımız sohbeti ailecek bitirdik.
1938 Karşıyaka doğumlu Çolpan İlhan, doğumuyla annesine şifa olmuş. İlhan ailesi, Attila ve Cengiz'den sonra çocuk defterini kapatmışlar, ancak, doktor Perihan Hanım'a sağlık nedeniyle çocuk doğurması gerektiğini söyleyince aileye bir de kız çocuğu gelmiş.
Kandilli Kız Lisesi'nde yatılı ortaokul ve lise hayatı (soldaki fotoğrafta en önde) Güzelliği ile meşhur olduğu Akademi Resim bölümü yılları (sağdaki fotoğrafta solda).
Çolpan İlhan, akademide okurken, güzelliği ile ünlendi. Diyorlar ki, Ali Avni Çelebi Atölyesi'nin önü, bilinmez neden! tıklım tıklım olurmuş. Diğer bölümlerden Çolpan İlhan'ı görmeye gelirmiş delikanlılar.
Yalnızlar Rıhtımı'nın yağmur altında yapılan rıhtım çekimleri uzun sürünce, aportta bekleyen aşk su yüzüne çıktı. Daha önceleri iyi dost olan İlhan ve Alışık, flört etmeye başladılar.
Yalnızlar Rıhtımı’nın çekimlerinde başlayan aşk, 20 Ağustos 1959'da evlilikle sonuçlandı. Sonuçlandı lafın gelişi, bir ömür sürdü. Çolpan İlhan, Attila İlhan, anne Perihan İlhan ve Sadri Alışık.
Sadri Alışık, sinemanın darboğaza girdiği
1970'li yıllarda,
gazinolarda zorunlu
sahne şovları yaptı.
Kerem, Maksim Gazinosu'nda, yarı
baygın halde babasını bekliyor, yanında
dayısı Attila İlhan var.
1968'de Sadri Alışık ve Çolpan İlhan tek çocukları Kerem'in sünnetinde.