Güncelleme Tarihi:
Sekiz yıllık kesintisiz eğitim yasasısının geçen öğretim yılında yürürlüğe girmesi, birçok sorunun yanı sıra yabancı özel okullarının ne olacağı konusunu da gündeme getirmişti. Zaman içinde orta okullarını kapatacak olan yüzyıllık bu okullar, hâlâ varlıklarını nasıl sürdüreceklerini tartışıyor: Yalnızca lise eğitimi vererek eski eğitim kalitesini sürdürebilecekler mi? Herhangi bir ilköğretim okulundan gelip bu okullarda yalnızca lise öğrenimi gören çocuklar yabancı dili nasıl öğrenecekler? Avusturya Lisesi, Alman Lisesi ve Saint-Joseph gibi okulların eski mezunları, bu sorunlara çözüm getirmek için kolları sıvadılar ve kendi ilköğretim okullarını açmak üzere harekete geçtiler. Ama yine de sorunların tümü çözüleceğe benzemiyor.
Zorunlu eğitimin ‘‘kesintisiz sekiz yıl’’a çıkarılmasıyla 1997-98 öğretim yılında hayata geçmesi bir olmuştu. Bugüne kadar geçen süre içinde bu yeni eğitim sisteminin avantajları, dezavantajları tartışıldı. Öğretim yılı başından 98'in Ocak ayına kadar 12 bin yeni derslik açıldığı söylendi. Dönemin Milli Eğitim Bakanı, Türkiye'nin okul şantiyeleriyle kaplanacağı açıklamasını yaptı.
Derken bu fırtına reform üzerine yapılan spekülasyonlar azaldı. Sekiz yıllık kesintisiz eğitimin bundan sonraki sonuçları üzerine fazla tartışma yapılmaz oldu. ‘‘Sekiz yıl yeni bir eğitim modeli yaratabildi mi ya da nasıl yaratacak? Devlet okullarına ve Anadolu Liseleri'ne nasıl destek verilecek’’ diye sormaya devam edenler oldu gerçi ama tartışmalar, reformun hayata geçişine eşit bir hızla unutuldu.
Sekiz yıllık eğitimin çözüm bekleyen ve çözümleri şimdilik özel okullara havale edilen birçok sorununun yanı sıra, ayrıcalıklı da olsa belli bir kesimi yakından ilgilendiren bir başka sorun da kafaları kurcalıyor bugün: Yeni sistemle birlikte özel yabancı okulların durumu ne olacak?
Avusturya Lisesi, Alman Lisesi, Saint-Joseph, Notre Dame de Sion, Saint Benoit, İtalya Lisesi gibi yabancı özel okul statüsündeki bu okullar, ortaokul sınıfları kapandığında, eksilen altyapılarıyla varlıklarını nasıl devam ettirecekler? Yüzyılı aşkın geçmişleri olan bu okullar, yalnızca lise eğitimi vererek, iki yabancı dile dayalı eski kaliteli eğitim düzeyini tutturabilecekler mi? Sekiz yıllık ilköğretim okullarından bu yabancı özel okullara gelen öğrencilerin, yalnızca lise eğitimi görerek iki dil bir yana, bir dili iyi öğrenmeleri mümkün olacak mı?
İşte bu sorunların çözümlerini bulabilmek ve her biri birer tarih olan okullarının yaşamasını sağlamak üzere, yabancı özel okulların dernekleri, vakıfları, eski mezunları kolları sıvamış durumdalar. Bir diğer korkuları da, günün birinde Türkiye'nin dil bilmeyen, kendi kültürleriyle yabancı bir kültürün sentezini yapamayan insanların ülkesi haline gelmesi. Bu nedenle iki yıldır sürekli toplantılar yaparak, çözüm üretmeye çalışmışlar. Akla gelen en mantıklı çözümü, bu okullara birer ilköğretim okulu açmakta bulmuşlar. Boşalan ortaokul sınıflarından yararlanarak, ilköğretim okullarını kendi okullarının binalarında kurarak tam bir bütünlük hayal etmişler. Ancak, aynı bina içinde okul vakıflarının yürüteceği sekiz yıllık eğitim hayali yasalara çarpmış. Bunun üzerine toplantılar dağılmış ve herkes kendi çözümünü aramış.
Eski mezunların biraraya gelerek buldukları çözümün önünde engel oluşturan 625 sayılı yasa. Bu yasa ‘‘Aynı binada iki farklı kurucuya ait eğitim kurumu olamaz’’ diyor. Bu durumda bu okullardan vakfı olanlar, çözümü eski okullarıyla hiçbir organik bağı olmayan ama o okullara alt yapı oluşturacak ilköğretim okullarını başka yerde açma kararı almışlar. Vakfı olmayanlar ise, mülk edinme hakları olmadığı için bir an önce vakıf kurma telaşındalar.
Bu girişimi ilk hayata geçiren okul Avusturya Liseliler Vakfı. Avusturya Lisesi'nin eski mezunlarının tamamen kişisel çabalarıyla kurdukları ‘‘Alev’’ ilköğretim okulu, bu yıl Güngören'deki binasında öğrenime başladı. Bu yıl açtığı ana sınıfıyla Avusturya Liseliler Vakfı'nı, Saint-Joseph Lisesi Eğitim Vakfı izliyor. Alman Liseliler Vakfı ise 2000 yılında okullarını kurmuş olacakları umudundalar. Tabii yeni durum özel yabancı okulların da umurunda olursa. Çünkü bu okulların sahibi ya ait olduğu ülkenin hükümeti ya da o ülkedeki bir kilise. Çoğu 1800'lerin sonunda, o ülkelerin hem kültürlerini hem de dinlerini yaygınlaştırmak amacıyla kurulmuş. Bugünse aynı ülkelerin bu okulları yaşatmak için özel bir destek vereceği şüpheli.
‘‘Durumu Alman Lisesi'nin müdürüne de, Başkonsolos'a da anlattım, duyarlı davranmadılar’’ diyor Alman Liseliler Vakfı Başkanı İlhan Tayman. ‘‘Bu okullar hazırlık dahil üç yıl ortaokulu okumak suretiyle iki yabancı dili fevkalade iyi öğretir ve o temelle 12. sınıfa kadar devam ettirir öğrenciyi. Şimdi bizim okul merkezi sınav sistemini seçmiş. Bu şu demek: Herhangi bir ilk öğretim okulunu bitiren öğrenci, çok genel soruların sorulacağı bir merkezi sınavdan geçecek. Puanları ve isteği doğrultusunda diyelim Alman Lisesi'ni kazanacak. Bir yıllık hazırlık sınıfında eski Alman Lisesi düzeyinde Almanca'yı ve İngilizce'yi öğrenecek ve 16 yaşından sonra 9'u, 10'u, 11'i ve en zor sene olan 12'yi okuyacak. Bu mümkün müdür diye sordum lisenin müdürüne. Bakacağız, dedi ama bakmakla olmaz. Onlar Alman hükümetinin memurları, çünkü hükümetin resmi okulu bu. Üç yıllık beş yıllık sürelerle gelirler ve giderler.’’
İlhan Tayman özellikle dil öğrenme yaşına dikkat çekiyor: ‘‘Bir yıl hazırlıkla dil öğrenmek mümkünse eğer bizler enayiydik o zaman. Lisan öğrenme yaşını çok iyi bilmek lazım. Hiçbir çaba, 7-10 yaş grubundaki sonucu vermiyor. Ben çok gördüm altı ay Londra'da dil okuyanları. Hatta 2, 3 yıl kalanları da gördüm, olmuyor. İnsanın dili küçük yaşta döner, ileri yaşta o dil bir türlü dönmez.’’
Gerçekten de herhangi bir devlet okulundan gelenleri bekleyen en büyük sorun dil sorunu. Yabancı özel okul vakıflarından görüştüğümüz herkes aynı görüşte. Bir dil 15-16 yaşından sonra, üstelik diğer dersler de Türkçe okunarak öğrenilebilir mi?
Saint-Joseph Eğitim Vakfı Genel Sekreteri Tevfik Tüzünkam bu soruyu şöyle yanıtlıyor: ‘‘Yabancı okul dediğiniz bir ekoldür. Buraya 15 yaşındaki çocuğu getirip hazırlık ve üç yıl lise yaptırırsanız, bu çocuk mezun olduğunda Saint-Joseph'i almadan çıkar. Bir lise okumuş olur, bir parça da lisan öğrenmiş olur. Şimdi ben iki yıl hazırlık yapıp orta bire geldim aynı okulda. Bana La Fontaine verdiler. Şimdi 15 yaşında hiç dil bilmeyen bir insanın eline bir yıl hazırlıktan sonra Montesquieu vereceksiniz, olmaz bu. Kimse mucize beklemesin.’’
Avusturya Liseliler Vakfı üyesi ve Alev ilköğretim okulunun kurucularından Müjde Gürlek ise yabancı bir dili konuşmanın günlük dili konuşabilmekten ibaret olmadığı görüşünde. ‘‘16-17 yaşında bir çocuğa dili nasıl verirsiniz’’ diyor Gürlek. ‘‘Bunun feni, matematiği, sosyal dersleri var. Bilim dili çok önemli. Hele Almanca ve Fransızca için. Üstelik o yaştaki çocukta bir de üniversite telaşı başlamış olacak. Dil mi öğrenecek, dershanelere mi gidecek, dolayısıyla bu tam bir çıkmaz.’’
İngilizce eğitimde sorun yok
Robert Kolej, Üsküdar Amerikan, Tarsus Amerikan ve İzmir Amerikan gibi İngilizce eğitim yapan özel okullar, diğer okullarla aynı sorunları yaşamıyorlar. Çünkü devlet okulu olsun, özel okul olsun, ilköğretim okullarının müfredatında 4. sınıftan itibaren İngilizce dersi var. Bu okullarda okunan İngilizce çok yeterli olmasa da yine de bir temel oluşturacak. Ayrıca Üsküdar Amerikan, Tarsus Amerikan ve İzmir Amerikan'ın ilköğretim okulları SEV Vakfı tarafından 1997'de açıldı. Robert Kolej'in içinden çıkan Hisar Eğitim Vakfı'nın açtığı ilköğretim okulu ise Kemer Country'de eğitim veriyor.
Hangi okul ne yapıyor
Avusturya Lisesi: Avusturya Liseliler Vakfı'nın kurduğu ilköğretim okulu Alev, bu yıl Güngören'de öğretime başladı.
Saint-Joseph: Vakfın açtığı ana sınıf bu yıl Koşuyolu'nda öğretime başladı, diğer sınıfların önümüzdeki öğretim yılına yetişmesine gayret ediliyor.
Alman Lisesi: Alman Liseliler Vakfı'nın ilköğretim okulu 2000'de öğretime başlayacak.
İtalyan Lisesi: İlköğretim okulu açmak için vakıfları yok. Mezunlarına ulaşıp vakıf kurmaya çalışıyorlar.
Notre Dame de Sion: İlköğretim okulu açmak için vakıfları yok. Mezunlarına ulaşıp vakıf kurmaya çalışıyorlar.
Saint-Benoit: Henüz hiçbir girişimleri yok.
Saint- Michel: Henüz hiçbir girişimleri yok.
Saint- Pucherie:Yalnızca ortaokul olduğu için konumu farklı. Kapanacak mı yoksa yeni bir formülle devam edebilecek mi, henüz belli değil.