Güncelleme Tarihi:
Çalışanların 2005 dileği : Saçlarım dökülmesin Mine KILIÇ / Hürriyet İK
Reklam şirketi McCann Erickson beş yıldır Pulse adı verilen bir araştırma yöntemi ile tüketicilerin nabzını tutuyor. Tüketicileri etkileyen sosyal, kültürel olaylar ve bunların tüketiciler üzerindeki etkileri ortaya çıkarılıyor (birkaç ay önce kariyer konulu araştırmalarını yazmıştım).
Programda üç ana tüketici grubu var:
- Kimlik yapılandırıcıları (17-22 yaş gençler)
- Aile yapılandırıcıları (25-40 yaş kadınlar)
- Kariyer yapılandırıcıları (25-35 yaş kadınlar ve erkekler- beyaz yakalılar)
Şirket, 2005'e girmeden önce tüketicilerin 'yeni yıl hayalleri'ni araştırmış.
İsteklerden bazıları çok ilginç. Örneğin gençler, Yeni Türk Lirası'nın ekonomiyi düzeltmesini dilerken, kadınlar halkın AB standartlarında yaşamasını arzu ediyor. Kariyer yapılandırıcılarının istekleri arasında 'saçlarının dökülmemesi' de yer alıyor. Gençlerin ve beyaz yakalıların ortak istekleri arasında 'yeni bir sevgili' olması da dikkat çekici.
Kimlik yapılandırıcılarına (gençler) göre yeni yılı geride bırakmak pek bir şey ifade etmiyor. Bu durumu yalnızca bir zaman birimi olarak görüyorlar. Yeni yılın bir tazelenme ya da yeni bir başlangıç olduğunu düşünmüyorlar.
*
Gençlerin 2005 hayallerinden bazıları şunlar:
- ÖSS'yi kazanmak,
- Bateri, gitar ya da neyde usta olmak,
- Bol bol alışveriş ve limitsiz kart,
- İlerde pişman olmayacağı bir bölüm kazanmak,
- Tek başına eve çıkmak ve uyuşacağı bir ev arkadaşı,
- Eğitim sisteminin düzelmesi,
- YTL'nin ekonomik yapıyı düzeltmesi,
- Tren yollarının her yere ulaşması,
- ABD'nin hüsrana uğraması ve gücünü kaybetmesi.
*
Aile yapılandırıcıları (kadınlar) gençlerden farklı olarak 2005'i bir 'tazelenme yılı' olarak algılıyor. Onların dilekleri gençlerden oldukça farklı.
- Çocuklarının sınavları kazanmaları,
- Aktif bir yaşam,
- Türk halkının AB standartlarında yaşaması (insanların birbirine saygı duyması),
- Depremin ve diğer korkularının olmaması,
- Büyük beden çalışan mağazalar,
- İş imkanlarının artması.
*
Kariyer yapılandırıcılara, yani beyaz yakalılara baktığımızda ise isteklerin daha bireysel ve maddi olduğunu görüyoruz. .
- Saçlarının dökülmemesi,
- Evlenmek,
- Mortgage sisteminin gelmesi ve ev almak,
- Terfi etmek ve maaş artışı,
- Bush'un gitmesi,
- Sigara firmalarının yasaklanması,
- Spor bir araba,
- Görüntülü telefon,
- Atletik bir vücuda sahip olmak,
- Satış kotasını tutturmak,
- ABD'de master yapmak.
*
2005'in ilk ayı geride kalmak üzere. Hálá hayallerimize göz atmak için 11 ayımız var.
Müsteşar, mutfakta devrim yaptı
Geçen hafta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndaki toplam kalite çalışmalarını yazmıştım. Çalışmaların en önemli ayağı 'çalışan sağlığıyla' ilgili eğitimlerdi. Öyle ki, telefonda bekleyenlere bile sağlıklarını nasıl korumaları gerektiğine dair spotlar dinletiliyordu. O yüzden yazımın başlığı 'Müzik dinleme, öğüt dinle'ydi.
Bakanlık Müsteşarı Enis Yeter aradı. Şaka yollu, telefonda yalnızca öğüt vermediklerini, müzik de dinlettiklerini söyledi. Çünkü bu müziği kendisi seçmişti. Rodrigo'nun Gitar Konçertosu eşliğinde öğüt veriyorlardı.
Yeter, sohbetimiz sırasında bakanlık çalışanlarının 'yeme alışkanlıklarını' nasıl değiştirdiğini de anlattı. 2003'ün Temmuz ayında müsteşarlık görevine başlar başlamaz, bakanlık mutfağına el atmış. Bin 200 kişiye hizmet veren mutfakta yapılan yemeklerin yarısı 'yenemeyecek kadar yağlı' olduğu için çöpe gidiyormuş. Yemeklerde en kötü yağlar, aşırı salça ve konserve yiyecekler kullanılıyormuş. Öncelikle 'yemek yönetiminden' sorumlu olacak bir diyetisyen alınmış. Yemekleri yapan personel değiştirilmiş. Tüm yemekler zeytinyağıyla yapılmaya başlanmış. Yağ oranı üçte bir azaltılmış. Konserve ve salça kullanımı da düşürülmüş. Kızartma yemekler de 'indirimden' nasibini almış. Daha az pişirilmeye başlanmış. Üstelik bu yenilikler bakanlığın yemek bütçesinde hiçbir artışa neden olmamış. Yeter, çalışanların artık daha az mide sancısı çektiğini söylüyor. Az yağlı, az salçalı yemeklerden şikayet edenler olsa da bu yoldan dönmeye hiç niyeti yok.