Güncelleme Tarihi:
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasına devam Saçan, dün anlattıklarının farklı yazıldığını savundu.
Saçan, 2001 yılında Tuncay Güney'in anlatımları üzerine İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığından alınan projeli çalışmaya ilişkin iznin Susurluk soruşturması kapsamında verildiğini belirterek, “Veli Küçük ve grubu için ön çalışma iznini, DGM Başsavcılığı Susurluk ile soruşturma üzerinden verdi. Soruşturma açan, peşinde koşan benim. Hayatımı bu işe adadım. Meslekten atıldım. Beni bu adamlarla aynı örgüte koyuyorlar” diye konuştu.
Bu çalışmayı gizlemekle suçlandığını hatırlatan Saçan, “(Gizledim) derdim. (Korktum) derdim. (O dönemde Genelkurmay Başkanını karşıma almaktan korktum) derdim. Genelkurmay, MİT, orası burası işlem yapmıyor. Bir tek işlem yapan benim. Bu soruşturmayı kapatan ben değilim. Bu iftira atmaktır” dedi.
Veli Küçük'te çıkan bu projeli çalışmaya ilişkin belgeyi kendisinin verdiğinin iddia edildiğini anlatan Saçan, şöyle devam etti:
“Küçük hakkında ağır bir yazı yazarak yapılan çalışmayı anlattım. Bu belgeyi Adil Serdar Saçan vermiş oluyor. Savcı niye vermiyor? At çamuru. Küçük'te benimle ilgili ailevi ve maddi bilgiler bulunuyor. Bu açıkça benim hakkımda istihbarat toplamaktır. Neden istihbarat toplandığının sorusu yok. Hakkında soruşturma izni aldığım adam, benimle ilgili araştırma yapmış. Aleyhime istihbarat topladığı çok net ortada. Ben organize şube müdürüydüm. Bu istihbarat notları çıktığında savcılık beni çağıracak, 'dikkat et' diyecek, bana koruma verecek. İyi ki terör müdürü değildim. Beni DHKP/C ile aynı örgüte koyarlardı. Bunu örgütle bağlantıda delil olarak dosyaya koyuyorlar.”
“BELGELERİ YANINDA GÖTÜRDÜĞÜ” İDDİASI
Birinci “Ergenekon” davasının tutuksuz sanığı Güler Kömürcü Öztürk ile ilgili telefon dinlemeleri kapsamında kendisi hakkında da delil elde edildiğini belirten Saçan, bunun Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına aykırı olduğunu, hakkında yasa dışı delil elde edildiğini söyledi.
Bir görüşmede Öztürk'e Atatürk'ü rüyasında gördüğünü anlattığını vurgulayan Saçan, bunun ifadesi alınırken sorulduğunu dile getirerek, “Rüya görmek de mi yasak? Rüya ile örgütün ne alakası var? Bu telefon görüşmeleri bırakın örgüt üyeliğini, arkadaşlığa, dostluğa bile kanıt olamaz” dedi.
Bilgisayarının yedeklendiğini ancak kendisinde çıkan 65-70 CD'nin ise kopyalanmadığını ifade eden Saçan, kendisinde ele geçen bu CD'lerin 4'ünde Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan'a ait ses ve görüntü kayıtları ile belgelerin çıktığının belirtildiğini kaydetti.
Saçan, Oğuztan ve Güney ile ilgili bu kaset ve dokümanları emniyet arşivine teslim etmesi gerekirken ortaya çıkmasını engellemek amacıyla yanında götürdüğü iddialarına ilişkin de bu belgelerin birinci “Ergenekon” davasının 165 numaralı ek klasöründe bulunduğunu anlattı.
Bu belgeleri yanında götürdüğü iddiası kapsamında hakkında yapılan yargılama sonucunda mahkum olduğunu ve davanın Yargıtay aşamasında bulunduğunu ifade eden Saçan, kendisinden ele geçirildiği iddia edilen Güney ve Oğuztan'ın ses ve görüntülerinin yer aldığı kasetlerin çözümü ile birinci davanın 165 No'lu ek klasöründe bulunan çözümler arasında bir fark olmadığını vurguladı.
Saçan, “Suç bunun neresinde? Türk hukuku ne zamandan beri kasetli hukuk haline geldi?” dedi.
Bunları gizlemekle suçlandığını hatırlatan Saçan, “Mahkum olduğum şeyin neresini gizleyeceğiz? Yargılama devam ederken savcılık kesin hüküm kuramaz” şeklinde konuştu.
Saçan, 2001 yılında yaptığı bu çalışmaya ilişkin tüm evrak ve kayıtları istihbarat ile kaçakçılık daire başkanlıklarına da gönderdiğini ancak “mahkemenin yanıltıldığını, bir elin bu belgeleri yok ettiğini” savundu.
Dönemin Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Mutlu Ekizoğlu'nun 2001'deki projeli çalışmaya ilişkin evrakın yarısını soruşturmayı yürüten savcılığa gönderdiğini ileri süren Saçan, bu çalışmayla ilgili evrakların İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava dosyasında olduğunu kaydetti.
MUTLU EKİZOĞLU HAKKINDA SUÇ DUYURUSU TALEBİ
Saçan, Ekizoğlu'nun adli görevi ve memuriyet nüfuzunu kötüye kullanarak, adli mercileri yanıltıp tutuklanmasına neden olduğunu öne sürerek, Ekizoğlu hakkında mahkeme tarafından suç duyurusunda bulunulmasını istedi.
Güney'in mülakatının görüntü kaydını istihbarat şubesinin yaptığını hatırlatan Saçan, şöyle devam etti:
“(Ben de yok) diyemez. İstihbarat şubesi asıl Veli Küçük ile ilgili bir tek delili bana göndermeyerek adaletin tecellisine engel olmuştur. Ben engel olmadım. Onlar bana engel oldu. Kim suçlu ben miyim? Senelerdir yargıçlık yapıyorsunuz. Bu formatta bir terörist gördünüz mü? Terör örgütü üyesi olmak bana ne verecek? Ben ideallerimi üniversitede ders vererek yapıyorum. 16 aydır tutukluyum. Tutuklu olmasaydım üniversitede öğrencilere eğitim verecektim. Para kazanıp ailemi geçindirecektim. Polislik hizmetine geri dönüp devletime hizmet edecektim. Aynı ortamda bulunmaktan hicap duyduğum insanlarla aynı örgüte dahil edilmem yüz kızartıcı. Beni başka bir örgüte dahil edin. Adalet istiyor ve tahliyemi talep ediyorum. Bunun bir adım sonrası adalet dilenmektir. Ben hayatım boyunca dilenmedim.”
Saçan'ın savunmasını tamamlamasının ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, sanığın savcılıkta alınan ifadesini okumaya başladı.