Halil Aksu haksu@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Aralık 30, 2005 00:00
Gartner analistlerinden William Hahn ve Ken Dulaney’in yaptıkları araştırmalar, 2003 yılında dünya çapında yapılan yeni telefon hattı müracaatlarının yüzde 98’sinin mobil olduğunu gösteriyor. Buna istinaden yaptıkları bir öngörüye göre, 2010 yılında ABD’deki hanelerin yüzde 30’u sadece cep telefonu ve/veya İnternet telefon kabiliyeti kullanacaklar.
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde cep telefonlarına olan rağbet daha da yüksektir. Sabit hat almaktansa, sadece cep telefonu almak daha cazip geliyor. Bu durumun ülkenin ekonomisi üzerinde olumlu etkisi var, hem istihdam yaratıyor hem de ekonominin gelişmesine yardımcı oluyor.
Diğer yandan VoIP, yani internet üzerinden sesli telefon görüşmeleri kullanımı artmaktadır. Skype, MSN Messenger gibi sağlayıcılar başta olmak üzere, hem teknoloji gelişmekte hem de kullanıcıların alışkanlıkları gelişmektedir.
Böylece sabit hatlı telefon hizmetleri pazarı önemli tehditlerle karşı karşıya kalmaktadır. Bir yandan yeni aboneler kazanamayan sabit hat işleticileri, diğer yandan mevcut abonelerin konuşma sürelerinin de düşüşünü görmekteler. Bugün itibariyle toplam iletişim pazarının %34’ünü teşkil eden sabit hat hizmetleri gelirleri, 2009 yılında sadece yüzde 20 civarında olacaktır. Bakalım ülkemizde bu gelişmeler nasıl seyredecek.
Hastanelere BT yatırımı bir ÇOK hayat kurtarabilir
Sağlık sektöründe, özellikle hastanelerde plansız ve bilinçsizce yapılan hatalar sonucu bazı durumlarda ölüme kadar varan sonuçlara neden olmaktadır. Sadece tıbbi hatalar nedeniyle değil, çoğu zaman süreçlerdeki gecikmeler veya hatalar ve hastanın verileri ile ilgili sorunlar, önemli sorunlara neden olmaktadır. Genel olarak sağlık sektörünün BT yatırımlarının nispeten düşük kaldığı araştırmalarca ortaya çıkmıştır.
Gartner analistlerinden Wes Rishel ve Bary Hieb tarafından yapılan çalışmalar sonucunda vardıkları öngörü oldukça enteresandır. Önümüzdeki yıllarda sağlık sektöründe BT yatırımları içinde yazılım alanında yüzde 50lik bir artış, 2013 yılına kadar önlenebilir ölümlerin oranını önemli oranda düşürecektir. Yalnızca ABD için bu rakamın yaklaşık 20.000 civarında olabileceği ifade edilmektedir.
Bir hastaya yapılmış olan tedavi ve önlenebilir ölümlerden elde edilmiş olan deneyim ve bilgiler bir sonraki hastanın tedavisinde kullanılabilecekken, sistem ve süreç eksikliğinden dolayı bu bilgilerden pek az yararlanılabilmektedir. Bundan dolayı hem milli kaynaklar heba edilmektedir, hem gereksiz acı, hastalık ve hatta ölümlere neden olunmaktadır, hem de vatandaşlarda memnuniyetsizliklere yol açılmaktadır.
Tüm bu nedenlerden dolayı sağlık sektörü süreç ve sistem iyileştirmelerine kesinlikle daha çok zaman ve kaynak ayırmak zorundadır. Yapılacak olan yatırımlar ve ayrılması gereken ekip ve zaman ilk bakışta yüksek gibi görünebilir. Ama bunların maliyeti bir tek insanın ömrü ile karşılaştırılabilir mi? Bu sorunun cevabını yetkililerin vicdanına bırakıyoruz.