OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 16, 2005 00:00
Hafta başındaki ikinci Kardak krizinde çok karanlık bazı noktalar var. Ankara’da bulunan Yunan Dışişleri Bakanı Molivyatis ile Türk Bakanı Gül, saat 23.05’te bir formül üzerinde anlaştı.AĞIR bir grip dolayısıyla yazılarıma salı günü başlamayı planlıyordum. Ama son 48 saat içinde öğrendiğim bazı bilgiler, gazetecilik heyecanımı, grip ateşinin üzerine çıkardı.Anlatacağım şeyler, Türkiye ile Yunanistan arasında çok, ama çok kritik bir günün bilançosu.Bunların bir kısmı somut bilgiler.Bir kısmı da bu somut bilgilerin yorumu.Bu yazıyı çok dikkatli bir üslupla kaleme alıyorum.Ama özellikle Atina’daki sivil çevrelerin dikkatle okumasında büyük yarar olduğunu düşünüyorum.Çünkü, Molivyatis’in Türkiye ziyareti sırasında, bana göre çok karanlık bazı olaylar cereyan etti.Bu olayların asıl sorgulanması gereken adresin Ankara değil, Atina olduğuna inanıyorum.HADİ BALIKÇI CAHİL YA KOMUTANLARBu yazıda işte bu karanlık olayları sorgulayacağım.Tek tek adres vererek.Önce ülke ziyaretleri sırasında benimsenen siyasi kültürden başlayayım.Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 27 Ekim 2003 tarihinde Atina’ya resmi bir ziyarete giderken, Türkiye Ege’deki uçuşları üç gün için durdurdu.Bu, siyasi nezaketin en basit kurallarından biriydi.Atina Olimpiyatları boyunca Ege’de tek Türk uçağı uçmadı.Ama bakın Yunanistan Dışişleri Bakanı, Ankara’ya geldiği gün neler oldu?Birinci karanlık nokta.Kardak adası civarı, Çiller dönemindeki krizden beri netameli bir yer.Yani oraya ne Yunan ne de Türk tekneleri yanaşıyor.Ama nedense, tam bakanın geleceği gün bir Yunan balıkçısı oraya gitmeye kalkışıyor.Hadi o cahil bir balıkçı, Molivyatis’in Ankara’da olduğunu bilmiyor.Ya Yunan sahil muhafaza botları?Balıkçı böyle kritik bir günde, onların gözü önünde Kardak’a doğru açılıyor.Sonra olaylar patlıyor.Yunan sahil muhafaza, Türk sahil muhafaza derken iş büyüyor.GAZETECİLER İLE YUNAN SÖZCÜ ARASINDA KAVGAİkinci karanlık nokta.Olay patladıktan sonra Atina ve Ankara’nın tutumları birbirinden çok farklı.Bazı çevreler daha sabahtan Yunan basınını harekete geçiriyor. Bakan Ankara’daymış takan yok.Durumu yatıştırma yönünde hiçbir resmi yetkili parmağını oynatmıyor.Tam aksine, Ankara’da Dışişleri Bakanlığı binasındaki ortak toplantıdan sonra şöyle ilginç bir olay yaşanıyor.Her iki taraf da kendi ülkesinin gazetecilerine ayrı ayrı brifing veriyor.Türk tarafının brifingi sakin geçerken, Yunanlıların bulunduğu salonda neredeyse kavga çıkıyor.Bazı Yunanlı gazeteciler, Yunan Dışişleri Bakanlığı’nın sözcüsüyle tartışmaya giriyor ve bakanı Atina’ya geri döndürmeye uğraşıyor.Belli ki Atina’da düğmeye basanlar, Ankara’da bazı mekanizmaları harekete geçiriyorlar.GEMİLER GELİYOR BAKAN HABERSİZÜçüncü karanlık nokta.Gün boyunca Ankara’da garip şeyler oluyor.En önemli ayrıntı şu:Molivyatis, Yunan gemilerinin Kardak civarına geldiğinden habersiz.Yani Savunma Bakanlığı ona
haber vermemiÅŸ. Bakan yanındakilere ÅŸaÅŸkınlıkla gemileri soruyor.Daha bu ÅŸaÅŸkınlığı geçmeden ikinci bir ÅŸok geliyor.Yunan uçakları Ege’de masif (yoÄŸun) uçuÅŸa baÅŸlıyor.DışiÅŸleri Bakanı’nın bundan da haberi yok.Türk uçakları ise buna yine ölçülü cevap veriyor.Türkiye’nin Ege üzerindeki uçuÅŸlarda Yunan uçaklarına cevabı çoÄŸunlukla 1’e 6, hatta 1’e 10 oranında daha az oluyor.DışiÅŸleri ile Genelkurmay tam bir iÅŸbirliÄŸi içinde hareket ediyor.Kriz patladığı halde Türk uçakları rutin uçuÅŸ dışına çıkmıyor.Hatta ziyaretin ertesi gününde de rutin uçuÅŸ dışına çıkılmıyor.ESKÄ°ÅžEHÄ°R-LARÄ°SSA HATTI ÖNEMSÄ°Z MESAJIDördüncü karanlık nokta.O gün Ankara’da çok önemli bir anlaÅŸma imzalanıyor.EskiÅŸehir Ãœssü ile Larissa Ãœssü arasında direkt temas saÄŸlayacak bir sistem kurulması kararlaÅŸtırılıyor.Bunu hem Gül hem de Molivyatis çok önemsiyor.Nitekim bu anlaÅŸma ertesi günkü Hürriyet’in de manÅŸeti oluyor.Ama nedense Atina’daki aynı çevreler, bunu basına çok önemsiz bir anlaÅŸma olarak sunuyorlar. Gerekçeleri de ÅŸu:‘Zaten daha önceden de böyle bir sistem vardı.’Oysa yok.Bugüne kadar bütün iliÅŸki NATO sistemi aracılığıyla kuruluyordu.Yani iki ülkenin askerleri arasında direkt bir temas yoktu ve NATO aracılığıyla temas da zaman alıyordu.Ege’de karşı karşıya gelen gemiler ve semada it dalaşına giren uçaklar arasında hiçbir temas olmuyordu.Åžimdi ilk defa Ege’deki karşılıklı uçuÅŸların iki ana üssü arasında anında direkt temas imkánı doÄŸuyordu.Ama dediÄŸim gibi, Atina’da bazı çevreler, nedense bunu minimalize etme peÅŸindeydi.MOLÄ°VYATÄ°S, ATÄ°NA Ä°LE KONUÅžUP EVET DÄ°YORVe son karanlık nokta.Kriz gecesinin kreÅŸendosu.Olayın birincisinden bile daha tehlikeli bir krize dönüşme ihtimali iyice büyüdüğü an, Ankara’da Türk ve Yunan DışiÅŸleri Bakanları bir çözüm formülü buluyor.Bulunan formül ÅŸu:Ä°ki taraf aynı anda çekilecek.Önce Yunan gemilerinden biri kımıldayacak.O kımıldadığı an, bir Türk gemisi aynı ÅŸeyi yapacak.Sonra da gemiler yavaÅŸ yavaÅŸ ayrılacak.Saat tam 23.05’te iki taraf da bu formüle evet diyor.Molivyatis, Atina’dan Savunma Bakanı’nı arayıp onunla konuÅŸuyor ve durumu anlatıyor.ATÄ°NA’DAN ‘KIMILDA’ EMRÄ° GELMÄ°YORTürk gemileri hazır; ama nedense Yunan gemilerinde santim kımıldama olmuyor.Yani Atina’da bir güç, krizi giderecek formül için nedense düğmeye basmıyor.Bu gergin bekleyiÅŸ iki saate yakın sürüyor.Sonunda Atina’dan beklenen karar geliyor ve gemiler ayrılıyor.Ä°ÅŸte ikinci Kardak krizinin perde arkasında bu olaylar yaÅŸanıyor.Åžimdi gelelim olayın yorumuna ve sorulara.Molivyatis’in Ankara ziyaretini torpillemek isteyenler mi vardı?Son zamanlarda yorgun olduÄŸu, öğleden sonra erken saatlerde evine döndüğü yolunda eleÅŸtiriler alan Yunan DışiÅŸleri Bakanı’ndan kurtulma operasyonu muydu?Yoksa Atina’da bir süre için ipler baÅŸkalarının eline mi geçmiÅŸti?Bu soruların cevabını bulmak bize deÄŸil, Yunanlı meslektaÅŸlarımıza ait bir görev.ÖZAL, LONDRA’DA BENZER BÄ°R KRÄ°ZE EL KOYMUÅžTUAma ben çok rahatlıkla ÅŸu yorumu yapabilirim:Hep Türkiye’de askerlerin sivillere danışmadan inisiyatif kullandıkları eleÅŸtirisi yapılırdı.Bu defa galiba iÅŸler tersine iÅŸledi.Atina’da bir süre için ipler askerlerin eline geçti.Hatırlayacaksınız, 1980’li yıllarda Hora krizi sırasında buna benzer bir olay yaÅŸanmıştı.Özal, Londra’dayken Ege krizi patlamış, Ankara’da askeri bir yetkili televizyona çıkıp açıklamalar yapmıştı.Özal, Londra’daki otele BBC muhabirini davet ederek yatıştırıcı bir mülakat vermiÅŸ ve tekrar duruma el koymuÅŸtu.Diyorum ki, madem Ege’nin bu yakasında derin devleti tartışıyoruz...Acaba öteki tarafında da aynı ÅŸeyi yapma zamanı gelmedi mi?..Â
button