Rüzgar tersine döndü hanımefendi

Güncelleme Tarihi:

Rüzgar tersine döndü hanımefendi
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 02, 1999 00:00

Haberin Devamı

Altı yıl önce rüzgarın Çiller’den yana olduğunu söyleyen Nahit Menteşe 19 Nisan sabahı şöyle diyordu:

Yer Aydın...

Cumhurbaşkanı Özal'ın ölüm haberi, rektör konuşurken, Nahit Menteşe'ye iletiliyor. Heyecan ve şaşkınlıkla hemen yanında oturan Başbakan Süleyman Demirel'in kulağına eğilen Menteşe, şöyle fısıldıyor:

''Maalesef haber geldi... Kral öldü,yaşasın kral,''

''Dur Nahit.''

'' Duramayız,hemen Ankara'ya gitmelisiniz''

''Dur bakalım,bekle.''

''Erken değil,tam zamanı, Atatürk ölünce İsmet İnönü ne yapmıştı?''

Bu haberden sonra Aydın gezisini apar topar kesen Demirel derhal Ankara'ya dönüyor.

KARELER TAMAMLANIYOR

Bu kez yer Ankara...

Cindoruk ile Nahit Menteşe Çankaya ve başbakanlık sorunlarını konuşuyorlar.

Demirel'in 864 rakımlı tepeye çıkmaya hazırlandığı günler...

Nahit Menteşe, Cindoruk'a şöyle diyor:

''Genel başkanlığa hazırlan.''

Cindoruk'un yanıtı kısa oluyor:

''Cumhurbaşkanlığı temsili bir makam, başbakanlık çok önemli, keşke Demirel başbakanlıktan ayrılmasa...''

Menteşe anlıyor ki, Cindoruk bu makamı arzulamıyor. Bu görevi üstlenmeye cesaret edemiyor.

Bu izlenimini hemen Demirel'e aktarıyor.

Ve kareler tamamlanıyor.

Çankaya'nın yeni sahibi kesinleşiyor ancak başbakanlık ortada kalıyor.

SABAH YÜRÜYÜŞÜNDE

Aynı günlerde meclis lojmanlarında günlük sabah yürüyüşlerine çıkan Menteşe lojman sakinlerinden Çiller'lerle karşılaşıyor.

Onlar da sabah yürüyüşündeler.

''Günaydın hanımefendi, nasılsınız?''

Rüzgarlı bir gün.

Hal- hatır sormadan sonra, Çiller'i uçuracak cümleyi söylüyor:

''Bu rüzgar size esiyor.''

***

Nahit Menteşe'nin öngörüsü bir iki gün içinde gerçekleşmeye başlıyor.

Rüzgar Çiller'den yana esiyor.

Meclis lojmanlarının bahçesinde o sabah esen tatlı rüzgar yıllarca Çıller'in yelkeninden çıkmıyor.

ALTI YIL SONRA...

19 nisan sabahı Menteşe, Çiller'e yeniden o rüzgardan bahsediyor:

''Hanımefendi, o rüzgar artık ters esiyor.''

Menteşe deneyimli bir politikacıydı. Tam 13 kez bakanlığa atanmıştı. Kırat'ın koşması için yıllarını vermişti.

Geç de olsa liderini uyarmak onun kaçamayacağı bir görevdi.

Son seçimlerde sandıktan çıkamamıştı ama Genel Başkan Yardımcısı olarak Genel Başkan'ı uyarıyordu.

DYP paramparçaydı.

***

Menteşe, bir süreden beri Yalova'daki yazlık evinde dinleniyor.

Her gün ziyaretine gelen DYP örgütünün küs insanlarıyla konuşuyor. Onların nabzını tutuyor, bunları değerlendiriyor.

Yalnız kaldığı zaman ise Genel İdare Kurulu için nasıl bir strateji uygulayacaklarını hesaplıyor.

Nahit Bey'i en çok düşündüren ise Çiller'in GİK'i toplayıp toplamayacağı...

Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ekinci'nin ‘‘Toplanacak’’ şeklindeki sözleri doğru mu? Yoksa bir taktik mi?

Darmadağınık hale getirilen örgüt ne olacak? Nasıl toparlanacak?

37 kişilik Genel İdare Kurulu-GİK'in 19 üyesi isyanda.

MAHKEME KAPISINDA

Çiller'in yanından ayrılmayan, Bursa milletvekili Ali Osman Sönmez, nicedir Ankara'ya gitmiyor, GİK'e katılmıyordu, 3 kez üst üste toplantıya gitmeyenin GİK üyeliği düşerdi ama, düşürülmemişti, sayı otomatikman 38'den 37 ye inmişti, 19 GİK üyesi, yeterli sayıyı buldukları gerekçesiyle bir türlü toplanamayan GİK'i toplantıya çağırmıştı,

Partideki keyfi fesihler mahkemelik olmuş, DYP'liler haklarını mahkeme kapılarında aramaya başlamıştı, bu gelişme, DYP çizgisinde pek alışık olunmayan bir durumdu.

Sancı dinmek bilmiyordu.

Ne var ki, Bilkent'teki evinde çalışmayı pek seven Genel Başkan, yapılan tüm uyarılara ve çağrılara kulaklarını tıkamıştı.

Parti içi muhalefet giderek büyüdü.

Bugün gelinen nokta, yaraya acilen neşter vurmaktı.

BİZ SİYASİ KOÇ'UZ,

Çiller'e taktik veren, DYP kurdu, Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ekinci'ye göre, bu sancılar önemli değil.

''DYP'de bir şeyler oluyor'' denildiğinde, olanın koltuk kavgasından ibaret olduğunu savunuyor.

Tıpkı Genel Başkanı Tansu Çiller gibi...

''DYP 29'lardan 12'lere düştü, son yapılan ankette ise, DYP'nin oyu 7' lerde geziyor,'' denilinceyse, itirazı büyük oluyor.

''Biz siyasetin Koç'uyuz, Koç adı nasıl Vehbi Koç olmasa da yaşıyorsa; biz de DYP'yiz, markayız. Tam aksine, oyumuz artıyor, çünkü iktidar kan kaybediyor,''

Yaz sıcağında, Genel Merkez'i boş bırakmayan Ekinci, kongrenin 20 Kasım'da yapılacağından emin,

Neden GİK'i toplayıp konuşmadıklarını ise şöyle özetliyor:

‘‘GİK'e gitmekten korkmuyoruz, ama gündem yok ki!’’

‘‘Gündem nasıl yok, sayın Ekinci? 19 üyeniz gündemi bildiriyor, fesihlerin, yasa dışı uygulamaların, erimenin masaya yatırılmasını, kongreye gidilmesini istemiyorlar mı?’’

‘‘Bir defa,o 19 kişinin kim olduklarına bir bakar mısınız, 10'u ön seçimde liste dışı kalmış ya da seçilememiş.’’

KİM LİDER OLACAKMIŞ?

‘‘Ne kongresi istiyorlar? Lider olmak isteyenlere bir bakın, Köksal Toptan mesela, Genel Başkan'lığa aday oldu, kaybetti, gitti, ezildi, yeniden geldi, listeden bile çıkamadı, Necmettin Cevheri, bence geç artık, Yalım mı olacak? Kapıdan bile giremez.’’

‘‘Ama Yalım Erez'in cebinde DYP üyelik kartı var.’’

‘‘O kartı nereden almış, belli değil. İstanbul'dan bir ilçeden kart almış, Yüksek Haysiyet Divanı'nın ihraç ettiği kişinin, geri gelmesi için GİK kararı gerekli, cebindeki o kartı herkes alır.’’

‘‘Tüm bunlar 15 günde bir toplanması gereken GİK'in toplanmaması için gerekçe olabilir mi? Bu grubun içinde siz olsaydınız, parti içi demokrasi için nasıl tavır alırdınız?’’

‘‘22'yi bulur, Genel Başkan'a bastırırdım. Oysa bunların 19 sayısı bile şimdi fire verdi, Nedim Bilgiç, Haluk Yıldız, İffettin Akar mesela, olağanüstü kongre istemiyorlar ama imza koymuşlar.’’

ÇİLLER NE OLACAK?

Uzun zamandır, Çiller'in yanında olan, onu savunan, tam destek verenler şimdi bu sancılı dönemde gerçekleri görmeye başladıklarını itiraf ediyorlar.

DYP'nin yeni bir sürece girdiğini artık herkes kabul ediyor.

Bu sürecin başlangıcı öyle 19 Nisan sabahına da endekslenmemiş,

Hemen herkes, partinin kan kaybının ''inanılırlık ve güvenilirlikten uzaklaşılmasılmasına'' bağlıyor,

Kiminle konuşsanız, gerekçe tek:

''Halk bize güvenmiyor, inanmıyor.''

Bu güvensizliği, GİK üyesi milletvekili Meral Akşener'in ağzından duymak daha da şaşırtıcı oluyor.

Bir zamanlar taptığı liderini şimdi eleştirirken, vurucu darbeleri peşisıra sıralıyor...

GÜVEN BUNALIMI VAR,

''Bu kişisel bir kin değil, yapılanlar yanlış, gelinen nokta hatalı, yüksek isyan ahlakı ortaya çıktı.''

Nurettin Topçu'nun kitaplarını yeniden okumaya başlayan Akşener, hayatının belki de en zor günlerini yaşıyor, şimdi. Yüksek isyan ahlakı, biyografiler, yeni stratejiler. Belki de siyasi hayatının bitmesine malolabilecek, yeni kararlar arifesinde, sıcak Ankara günleri...

''Genel Başkan'ı savunmak için seferber olduk, yorulduk, liderimiz için yalancı, güvenilmez deniyor, beş yıldır Tansu Hanım'la ilgili çatışma yaşandı, kamuoyunda güvenilmez, inanılmaz kanaati oturdu, sırf Tansu Hanım'da değil, partide de güven bunalımı yaşanıyor. Orana bölersek, Tansu Hanım için olan bunalım önde tabii. Olaylar bu kavramları destekliyor.''

Yıllarca ''Çiller karesi''ne girmek için büyük özen gösteren ağır toplar, şimdi Genel Başkanları'nın, ne elini tutuyorlar ne konuşuyorlar ne de yüzünü görüyorlar.

Artık, ''Türkiye'nin çimentosuyuz, demokrasinin beşiğiyiz'' de diyemiyorlar...

T EK BAŞIMA KALSAM DA...

Altı yıl sonra, 19 Nisan sabahı, aynı Menteşe, Çiller'e son sözünü aktardı:

‘‘Artık o rüzgar ters esiyor, hanımefendi.’’

Çiller yanıtladı:

‘‘Tek başıma kalıncaya kadar, buradayım.’’

BU RÜZGAR SİZE ESİYOR

Demirel 864 rakımlı tepeye yerleştikten sonra sıra kimin başbakan olacağına geldi. Menteşe, bir sabah yürüyüşünde Çiller'e şöyle dedi:

‘‘Bu rüzgar size esiyor.’’



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!