Güncelleme Tarihi:
Carey profesyonel heykeltraşların dahi taslaklarını çizip, üzerinde çalışarak meydana getirdiği at heykellerini hiçbir ön çalışma yapmadan oluşturuyor. Gökşin Carey, şimdi ortaya çıkan sanatıyla ABD'deki profesyonel at heykeltıraşları arasında yer alıyor.
Yıllarca, ABD'de yaşamak isteyenlere hukuki konularda göçmenlik asistanlığı yapan ve gönüllü olarak ABD'de Türkiye'nin tanıtımı konularında çalışan Carey, "yıllarca yatkın olmadığı için uzak kaldığını" düşündüğü sanatla 50 yaşından sonra buluşmasının hikayesini anlattı.
Doğayı ve atları çok sevdiğini, zaman zaman atları izlemeye gittiğini ve kendini onlarla özdeşleştirdiğini belirten Carey, bu coşkulu sevgisinin, bir gece gelen rüyayla sanata yansımaya başladığını söyledi.
"Hayat gailesinden mi bilmiyorum, yıllarca sanat becerim ortaya çıkmamıştı" diyen Carey şunları kaydetti:
"50 yaşından sonra böyle bir sevgi geldi bana. Bir gece rüyamda biri dedi ki, 'Kalk ve at heykeli yap'. Ben sanattan anlamam ki heykel yapayım! Sabah kalktım, çanak çömlekçiye gidip heykel için çamur istediğimi söyledim. Ne cins istediğimi sordular, cevap veremedim. Onlara rüyamda gördüğümü, at heykeli yapacağımı söyledim. Haklı olarak bana güldüler ve bu konunun eğitim istediğini, ama yine de oyalanmam için bana biraz çamur verebileceklerini belirttiler. Ben de 'Yapacağım' diyerek, çamuru alıp eve geldim."
Anatomisiyle, resim ve heykel sanatında, yapılması en güç ve en fazla profesyonellik isteyen konulardan biri olan at figürünü çamurlarla yapmak için kolları sıvayan ve evinin bodrum katında borulardan armatür yapan Carey, "bir hışımla" giriştiği işten bir daha hiç ayrılamamış. Carey, "Hiç at anatomisi bilmem, kendi atım da yok. Fakat anatomisiyle çok düzgün bir at çıktı. Atın üzerine de genç bir çocuk yaptım. Ata 'vahşi', çocuğa da 'doğa' adını verdim. Bu ilk yaptığım at, mistik bir atı andırdı ve beni heveslendirdi" diye konuştu.
"ZAMANIN OLMADIĞI AN"
İlk denemesinden sonra, zaman zaman tekrar at heykeli yapmak için çamurların başına geçtiğini, ancak bu heykellerde sanatsal yön bulamadığını anlatan Carey şöyle devam etti:
"Ama bazen gece saat on, on bir gibi bir ilham geliyordu ve sabaha kadar muazzam güzel bir at çıkartıyordum. O zamanlarda hiçbir şey hissetmiyorum, zaman kavramı yok oluyor, 10 saat geçiyor, ama ben farkında bile olmuyorum. O yüzden bana zamanın olmadığı bir yeri sorarsanız, 'Heykel yaptığım, özellikle at heykeli yaptığım an' derim. Başka heykellerde bilerek, bazen tekrar bozarak heykel yapıyorum, ama at heykellerine başladığımda kendimi kaybediyorum. Armatüre başlıyorum ve sonunda çıkacağını bilmeden yapıyorum" diye konuştu.
Bu konunun kendisine de ilginç geldiğini ve araştırmaya başladığını belirten Carey, yaptığı eserlerin fotoğraflarını bazı önemli heykeltıraşlara mail attığını ve değerlendirme istediğini söyledi. Carey, "O kadar profesyoneller ki, bana ayıracak vakitleri yok diye düşündüm ve 'Cevap yazmazsanız da olur' dedim. Bir sayfa cevap geldi, 'Atlardan anlamıyorum, ama görüyorum ki çok doğru yerdesin, mutlaka tanışmak istiyorum' diye cevap geldi. Çok mutlu oldum" ifadesini kullandı.
Ardından heykellerinin sanatsal unsur taşıyıp taşımadığını keşfetmek için heykeltıraşlığın "bir nevi tescil edildiği", profesyonel at heykeltıraşlarını yetiştiren Amerikan At Sanatı Akademisine başvuran Carey, heykellerini gösterdiğinde, akademidekilerin, onun eğitim almadan bunları yapabilmiş olduğuna ilk başta inanmadıklarını ifade etti.
"Sonra 'Gerçekten çok ilginç bir öğrencisin' dediler. Bir hafta da onlarla birlikte çok güzel bir heykel yaptım. Burası eğitim kurumu değil, sertifika veriyor. O yaptığım heykeli görünce, at heykeltıraşlığı sertifikasını bana verdiler" diyen Carey, akademiyle profesyoneller arasına katıldığını, ABD'deki Ulusal Heykeltıraşlık Derneğinin de üyesi olduğunu kaydetti. Carey, ilhamla gelen, ardından merakla artan sanat tutkusunun profesyonelliğe de dönüşmüş olmasından büyük mutluluk duyduğunu söyledi.
Atları kurtarma çiftliklerine de gönüllü olarak başvurduğunu ve haftada bir gün atları ziyaret ettiğini belirten Carey, ziyaretlerinde çevresindeki atların mutlaka yanına geldiğini, aralarında uyumlu bir çekim olduğunu anlattı.
"DUYGULANDIĞIMDA GECEDEN SABAHA MUAZZAM BİR AT HEYKELİ ÇIKIYOR"
Carey, heykeltıraşlığının yapılması en güç figürle başlamasına ilişkin bir soru üzerine, "Önceden başka hiçbir şey denemediğim için at heykeli yapmanın zor olup olmadığını bilmiyordum, o nedenle at heykeli yapmanın zorluğunu görmedim. Ama benim için şöyle bir zorluğu vardı; at yapmak istediğimde yapamıyordum, acayip bir figür çıkıyordu, ama duygulandığım zaman ellerimden ateş çıkıyor gibi oluyordu ve gece oturup sabaha kadar muazzam güzel bir heykel çıkıyordu ortaya" ifadesini kullandı.
Gökşin Carey, özellikle at figürü çalışmasıyla ilgili olarak da "Doğa ve hayvanları çok seviyorum. Atlar da özgürlüğün sembolü, belki de ben kendimi ruhen ona yakıştırdım ve onu örnek alarak, onları dile getirmeye çalıştım" diye konuştu.
3 yıl içinde 13 heykel yaptığını, bunlardan 9'unu "koleksiyon serisi" olarak düzenlediğini ve 2011 yılında sergileyeceğini anlatan Carey, şimdilerde de Türkiye'de nesilleri tükenmeye başlayan yılkı atlarıyla ilgilendiğini ve özel sergi açmayı istediğini söyledi.
Carey, yılkı atlarıyla ilgili çalışmayla, hem bu atların yok olmaması için çağrı yapmak hem de ABD'ye yılkı atlarını tanıtmayı amaçladığını kaydetti.
Atların yanı sıra balerinleri de çalışmaya başlayacağını belirten Carey, ancak bu projeyi "ilhamdan çok düşünceyle" ortaya çıkaracağı için öncelikle konu üzerinde çalıştığını, taslaklar yaptığını söyledi. Carey, "Zamanında ben de balerindim, o nedenle bu konuyu seçtim. Ama atların konumu çok farklı. Beni karanlık bir odaya koyun, atları çok düzgün yapabilirim. Ama balerinde öyle olamaz. Dolayısıyla şu anda bu yeni projem için anatomi çalışıyorum" dedi.