Rusya'nın boru hattı Doğu Avrupa'yı korkutuyor

Güncelleme Tarihi:

Rusyanın boru hattı Doğu Avrupayı korkutuyor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 14, 2009 13:21

Rusya’nın enerji devi Gazprom’un Baltık Denizi’nden geçirmeyi planladığı yeni doğalgaz boru hattı projesi Orta Avrupa’da bir kez daha Rus korkusu yarattı.

Haberin Devamı

The New York Times gazetesinde Andrew Kramer imzasıyla yayımlanan haberde Sovyet bloğunun eski üyelerinin, Rusya’nın doğalgaz kaynaklarını kullanarak Orta ve Doğu Avrupa üzerinde bir kez daha hakimiyet kurmasından yana endişeli oldukları ifade edildi.

 

Plan Avrupa Birliği’ni ikiye böldü. Rusya’dan başlayıp Almanya’ya kadar uzanacak boru hattının getireceği kazançlar Batı Avrupalı liderler tarafından sevinçle karşılanırken, birliğin Doğu Avrupalı üyeleri Rusya’nın etki alanını yeniden genişletmesinden korkuyor.

 

Bugün Rus gazının Batı Avrupa’ya ulaşması için Doğu Avrupa ülkelerinden geçmesi gerekiyor. Rusya komşuları üzerine baskı kurmak için gaz musluklarını kapattığında bu Batı Avrupa üzerinde daha büyük etki yarattığı için protestolara neden oluyor.

 

Haberin Devamı

Ancak planlanmakta olan Kuzey Akım boru hattı bu dengeyi değiştirecek. Gaz Rusya’nın Vyborg şehrinden yola çıkıp 750 kilometrelik bir yolculuğun ardından Almanya’nın Greifswald şehrine ulaşacak.

 

DÜN TANKLAR, BUGÜN PETROL

Orta Avrupa’nın siyasi liderleri, eski Sovyet ülkelerini bypass eden bu yeni hat sayesinde Rusya’nın bölgesindeki etkinliğini artıracağını savunuyor. Polonya’nın güvenlik servisinin eski başkanı Zbigniew Siemiatkowski, “Dün tanklar vardı bugün petrol var” diyerek bu kaygıyı ifade ediyor.

 

Gazprom, 10.7 milyar dolara mal olan ve Avrupa’nın doğalgaz ihtiyacının yüzde 28’ini karşılaması beklenen projenin stratejik değil ticari kaygılarla geliştirildiğini belirtiyor.

 

Kuzey Akım projesinin yöneticisi Matthias Warnig, Doğu Avrupa’nın korkularının yersiz olduğunu düşünüyor. Kendisi de Doğu Almanya kökenli olan Warnig, “Duvar 20 yıl önce yıkıldı” derken Avrupa’nın doğalgaza ihtiyacı olduğunu, Rusya’nın da bu ihtiyacı karşılayacak en iyi kaynak olduğunu ifade ediyor.

 

Haberin Devamı

Avrupalı otoriteler ise projeye bölgenin enerji güvenliğinin artırılması için atılması gereken bir adım gözüyle bakıyor. Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu, 2000 yılında boru hattının inşasını onaylamış, 2006 yılında da bağlılıklarını bir kez daha yinelemişlerdi.

 

ELLİ BEŞ VAKA VAR

Diğer yandan haberde Orta ve Doğu Avrupalı liderlerin korkusunun çok da yersiz olmadığına vurgu yapılıyor. İsveç Savunma Bakanlığı’nın yaptırdığı bir araştırma Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından bu yana Doğu Avrupa’ya ulaşan enerji kaynaklarında siyasi meselelerle ilgili 55 kesinti vakası yaşandığını ortaya koyuyor.

 

Analistler Rusya’nın bugüne kadar doğalgazı dış politika aracı olarak kullanımının ancak kısa süreli ambargolar şeklinde olabildiğini çünkü uzun süreli kesintilerin göze batacağını ifade ediyor.

 

Haberin Devamı

Örneğin, geçtiğimiz Ocak’ta Rusya, Ukrayna ile yaşanan bir gümrük sorunu anlaşmazlığı dolayısıyla, bu ülkeden geçen boru hattını kapatmış, üç hafta boyunca Güneydoğu Avrupa’daki yüz binlerce aile ısınma sorunu yaşamış, yüzlerce fabrika da kapalı kalmıştı.

 

ABD’nin Carter dönemindeki ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Brzezinski boru hatlarının, Rusya’nın Orta Avrupa’yı enerji bağımlılığı konusunda Batı’dan ayırma planının bir parçası olduğunu ifade etti.

 

Geçtiğimiz bahar aylarında Çek Cumhuriyeti’nin eski cumhurbaşkanı Vaclav Havel ve Polonya’nın eski Devlet Başkanı Lech Walesa dahil olmak üzere 23 Orta Avrupalı lider ve entelektüel, Başkan Barack Obama’ya yazdıkları mektupta, Rusya’nın geçen yıl Gürcistan Savaşı’ndan sonra kendisine bir “öncelikli çıkarlar bölgesi” tanımladığını ve bunun kendi ülkelerini etkileyebileceğini belirtmişlerdi.

 

Haberin Devamı

ARABULUCU SCHRODER

Rusya’nın Batı’yla arasındaki karmaşık petrol ve doğalgaz bağları, ülkenin Avrupa’yla bütünleşmesi için en önemli kanal olarak görülüyor. New York’taki Hudson Enstitüsü’nden Avrasya enerji uzmanı Zeyno Baran bu durumun özellikle Almanya’nın eski Başbakanı Gerhard Schröder’in politikalarında ortaya çıktığını ifade ediyor.

 

Baran, Schröder’in anlaşmada “arabuluculuk” yaptığını savunuyor: “Schröder olmasaydı bu proje asla gerçekleşmezdi.”

 

Yine de Avrupa’nın birliği ve Doğu Avrupa’nın kaygıları ülkelerin ulusal çıkarları söz konusu olduğunda ikinci plana atılıyor. Cambridge Üniversitesi Profesörü ve Avrupa Birliği Dış İlişkiler Konseyi üyesi Pierre Noël, “Bu açık, rekabetçi bir kapitalist ekonomi. İnsanlar inşa etmek istedikleri hatları inşa ediyor” diyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!