Güncelleme Tarihi:
Türkiye ile Rusya asındaki enerji bağlarını güçlendiren anlaşmalar, petrol arıtım ve dağıtım piyasasındaki diğer yabancı şirketleri kaybetmesi bedeline karşılık, Ankara’nın bölgesel doğalgaz ve petrol iletimi üzerinde süregelen arzusunu artırabilir.
Geçtiğimiz yıl, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Kremlin teşvikli doğalgaz hattının desteklenmesi karşılığında Rusya Başbakanı Vladimir Putin’le petrol, doğalgaz ve nükleer enerji teknolojisini içine alan anlaşmalar imzalamıştı.
2010 yılı için öngörülen hızlı ekonomik büyümeyi sağlayacak enerji kaynaklarının garantiye alınmasının yanında, yapılan anlaşmalar Türkiye’nin Kafkas enerji rezervleri ve Avrupalı tüketiciler arasındaki konumundan yararlanma isteğinin canlanmasına yardımcı olacak.
Ancak Türkiye’nin planlanan enerji projeleri için Rus ve Türk şirketlerini ön plana çıkarması ve Rusya’nın Türkiye’deki ilk nükleer santrali inşa etme yetkisi alabilecek olması endişe yarattı.
Türkiye’nin doğalgaz piyasası gibi hızla büyüyen enerji üretimi ve dağıtımı sektörleri, serbestleşme işaretleri vererek enerji santralleri inşa etmek ve projelere teklif vermek isteyen sayısız şirketin ilgisini çekti. Geçtiğimiz yıl, Avusturya’nın OMV şirketi, Avrupa Birliği (AB) adayı Türkiye’nin Avusturya ve Romanya ardından üçüncü stratejik merkezi haline gelmesini istediğini belirtti.
Ancak yaÅŸanacak rekabet, hükümetin birçok ÅŸirketi kayırmaya devam etmesiyle bir sorun teÅŸkil edebilir. Bahsi geçen ÅŸirketlerden biri, BaÅŸbakan’ın damadının baÅŸkanı olduÄŸu Çalık Enerji’nin kardeÅŸ ÅŸirketi Çalık Holding.ÂÖte yandan, Çalık Holding hükümetten ayrıcalık gördükleri iddialarını reddetti.
     Â
BATILI MÃœTTEFÄ°KLER
Çarşmaba günü ABD’nin Türkiye büyükelçisi Enerji Bakanı Taner Yıldız’la görüşerek Türkiye’nin ilk nükleer santralini ABD’li şirketlerin inşa etmesine yönelik isteğini belirtti.
Türk hükümet kaynaklarıysa, fiyat ve diğer teknik konular üzerinde anlaşılması halinde, Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacının yüzde 60’ını karşılayan Rusya’ya nükleer santral lisansının teslim edilmesinde bir engel olmadığını belirtti. Bu tür bir hareket, NATO üyesi Türkiye’nin politikalarının geleneksel Batılı müttefiklerinden kayma ihtimali üzerinde endişelere yenisi ekleyebilir.
Türkiye’nin Avrupa ve diÄŸer bölgesel enerji kaynakları için bir merkez haline gelme isteÄŸi ortaklarını her zaman öfkelendiren bir konu oldu. Türkiye, özellikle içinde yer aldığı Nabucco Boru hattı Konsorsiyum’u ile anlaÅŸmalarda baskın taraf olmayı amaçladı.Â
Geçtiğimiz yıl Türkiye 31 milyon metre küp kapasitesi olan hattan gazı iletmek ve tekrar satmak için özel haklar talep etmişti. Enerji üretimi ve varlıkların dağıtılması gibi tasfiye satışlarının belirmesiyle, analistler Türkiye’nin Rus ortaklarına ve Türk meslektaşlarına ne gibi imtiyazlar sunacağını merak ediyor.
TÜRKİYE’NİN İZLEDİĞİ YOL RİSKLİ
Bir yetkili, Türkiye’nin özellikle doğalgaz konusunda gittiği yönden endişeli olduklarını ve şirketlerin yeni bir politik yön arayışında olduklarını belirtti. Bu politik yönler, Türkiye’nin enerji piyasasın yer almaya devam edip etmeyeceği veya daha bulanık bir politikayla mı karşılaşılacağı olarak belirtildi.
Türk enerji piyasası öncelikli olarak devlet şirketi Botaş’ın elinde bulundurduğu ve geçen yıl tasfiye satışı yapılması önerilen 34 milyon metre küp doğalgaza yönelik yatırımla ilgileniyor. Erdoğan ve Putin’in Gazprom ile eşleştirdiği Türk şirketi Aksa Doğalgaz, Türkiye’nin Rusya’dan gelen gazı ileten batı hattından 6 milyon gaz ithal etmeyi planlıyor. Şirketin şimdiden yerel piyasada 10 faz dağıtım şebekesi bulunuyor.
Yetkililer,ÂTürkiye’nin doÄŸalgaz üzerinden Rusya’ya yüzde 63 bağımlı olmakla kalmayacağını ancak, Rusya’nın Aksa aracılığıyla gaz dağıtım sisteminde de güçlü bir ele sahip olacağını belirtti ve ulusal enerji güvenliÄŸinin riske atıldığına dikkat çekti.
Türkiye'nin doğalgaz ve petrol anlaşmalarında Batı ülkelerinden koparak Rusya'ya yakınlaşması, hem Avrupa ülkelerinde hem de yerel piyasada endişe yaratıyor.