Güncelleme Tarihi:
25 Mart’ta Ankara’da Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek başkanlığında ''NATO Savunmasının Sivil Boyutu'' konulu toplantı yapıldı. Heyet, terörizmle mücadele, uyuşturucu, silah ve insan kaçakçılığının yanı sıra bölgesel gelişmelere yönelik brifing aldı. Heyette, NATO Parlamenter Asamblesi Sivil Boyutu Komitesi’nin 17 üyesi ile Rusya Federasyonu’ndan Liberal Demokratik Partisi Başkanı ve Duma Başkan Yardımcısı Vladimir Jirinovski bulunuyordu. Aşırı sağcı Jirinovski, Ankara’da yaptığı söyleşilerde, “NATO’nun Türkiye'nin zararına olduğunu, Türkiye'nin NATO ile işbirliği içerisinde olmasının Moskova ile ilişkilerini olumsuz etkilediğini, NATO’nun Afganistan'da olduğunu, ancak burada uyuşturucu ticaretinin arttığını, ABD’nin Irak'ta olduğunu, ancak burada silah kaçakçılığının arttığını, Rusya-İran ve Türkiye'nin 300 milyon nüfusla bölgede önemli bir güç merkezi haline gelmesi gerektiğini” söyledi.
NATO’ya karşı olan ve faydasının bulunmadığına inanan Kremlin’in gölgedeki gücü olan aşırı milliyetçi Jirinovski, Ankara’ya neden NATO heyetiyle geldi? 2-4 Nisan 2008 tarihinde yapılacak olan NATO Bükreş Zirvesi’ne neden Vladimir Putin’de katılıyor? Üstelik, NATO’nun doğuya doğru genişlemesinden Rusya Federasyonu rahatsız ve Bükreş Zirvesi NATO’nun doğuya doğru genişlemesinin en önemli kilometre taşı olacak. Bükreş Zirvesi’nde Arnavutluk, Hırvatistan ve Makedonya'ya NATO üyeliği için resmi davet yapılması bekleniyor. Zirvenin gündemindeki bir diğer konu ise, Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO’nun kapılarını aralayan MAP’e (Üyelik Eylem Planı) dahil edilmesidir. Washington, Almanya ve Fransa’nın karşı çıkmalarına rağmen MAP’e Gürcistan ve Ukrayna’nın dahil olmasını sağlamak istiyor. 19 Mart’ta da Kanada ve NATO’nun dokuz yeni üyesi (Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Romanya, Slovakya, Slovenya ve Çek Cumhuriyeti) Washington’un söz konusu kararını desteklediklerini açıklamışlardır.
Jirinovski ve Putin’in NATO içindeki adımları değerlendirilecek olunursa, 27 Mayıs 1997 tarihinde, Paris’te 16 NATO üyesinin liderleri ile Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Yeltsin arasında, NATO'nun genişlemesine izin veren Rusya-NATO Güvenlik Antlaşması imzalanarak yakınlaşma süreci kalıcı olarak başlamıştı. Artık, Rusya Federasyonu NATO’nun bütün kurumlarında temsil edilmek suretiyle bir zamanlar ‘ana hedef’ durumda olduğu Avrupa-Atlantik dünyasının güvenlik örgütünü sulandırmaya çalışıyor. Nitekim, Ruslar benzer taktiği AGİT için de başarıyla uygulamışlardı.
NATO hala bir güvenlik örgütüyse, üyelerini artık kime karşı koruması gerekiyor? Rusya Federasyonu’na karşı korumuyorsa ve NATO’nun doğuya doğru genişlemesinden Moskova rahatsız oluyorsa, doğuya doğru genişleme Rusya Federasyonu’nu da kapsayabilir. NATO’nun Rusya Federasyonu’nu da içine alarak doğuya doğru genişlemesi dünyayı istikrar, güvenlik ve demokrasiye daha fazla yaklaştırabilir. Terörizmle mücadele NATO’nun Rusya Federasyonu’nu kapsamasının alt zemini olabilir. Nitekim, NATO-Rusya Konseyi’nin kurulmasına karar veren Mayıs 2002 tarihli Roma Bildirisi (NATO-Rusya İlişkileri: Yeni Bir Nitelik) terörizmle mücadele konusunu pratik işbirliğinin temel unsuru olarak belirlemiştir. Bildiri, aynı zamanda, NATO ve Rusya Federasyonu arasındaki anlayış ve yakınlaşmayı geliştirmek amacıyla yeni işbirliği mekanizmaları ve prosedürleri de getirmiştir. Nitekim, 11 Eylül 2001 ve 1 Eylül 2004’te gerçekleşen Beslan saldırısı, NATO-Rusya Konseyi’nin siyasi önemi ortaya koymuştur. Haziran 2004’te İstanbul Zirvesi sırasında yapılan NATO-Rusya Konseyi toplantısında, terörizme karşı yıllık eylem planı hazırlanması yönünde alınan karar, NATO-Rusya terörle mücadele işbirliğinin geliştirilmesinde bir kilometre taşı oluşturmuştur.
NATO ve Rusya aralarındaki işbirliğini geliştirmekte bir hayli yol katettiler. Ancak bu işbirliği hala başlangıç aşamasındadır. Bu işbirliğinin özellikle pratik boyutu güçlendirilmeye çalışılmaktadır. Moskova NATO için birinci adımı attı. Artık, NATO’nun kurumlarında temsil ediliyor. Sıra ikinci adımda. Yani, üyelik için başvuruda.