İhsan YILMAZ
Oluşturulma Tarihi: Nisan 26, 2003 22:35
1978'den beri pek çok filmde yardımcı yönetmen, yapım yönetmeni ve yapımcı olarak çalışmış Leyla Özalp bu filmlerin çekim öykülerini ‘‘Seni Seviyorum Sinema’’ adıyla yayımladı.
Özalp'in anılarında pek çok oyuncu ve yönetmenle ilgili anılar, ayrıca Adak, Hazal, Rüzgar, Talihli Amele, Yılanı Öldürseler, Faize Hücum, Pehlivan, Bekçi, Adı Vasfiye, Değirmen, Kadının Adı Yok, Ölü Bir Deniz, Hamam, Propaganda ve Herkes Kendi Evinde gibi son 25 yıla damgasını vuran filmlerin kamera arkasında yaşanan çekim serüvenleri anlatılıyor. Mesela Değirmen filminde çekim izni alınamadığı için Şener Şen'in, izin belgesi sorulmasın diye Kula Emniyet Müdür Yardımcısı'yla nasıl her akşam
yemek yiyip ahbaplık ettiği... Genco Erkal'ın Hakkari'de Bir Mevsim'in çekimleri sırasında köylülerle ot getirmek için dağa çıkarak ekibini nasıl endişe içinde bıraktığı...Ve kendi yaşadıkları...
Hatırlayıp anlatmadığım bir şey olmadı Film çekim anılarını kaleme alırken amaçladığınız şey neydi?
-Kamera arkası her zaman sinemaseverler için merak konusudur. Sinemaseverlerin kamera arkası öyküleriyle buluşmasını istedim herşeyden önce. Bir de sinemayı meslek olarak seçeceklerin, anlattığım dönemin çekim tekniklerini, üretim tarzını bilmelerini istedim.
Kitapta sözünü ettiğiniz kişilerden onlarla ilgili anlatacaklarınız konusunda izin aldınız mı?
-Kitabımda özel hayatlardan çok kamera arkası öykülerini anlattığım için öyle izin alınacak bir durum yoktu aslında. Kitabımın yazılış sürecini de çoğu tanıdığım kişi biliyordu. Hatta benimle alay ediyorlardı, hakkımızda kötü bir şey yazacak mısın diye.
Böyle olaylar yaşandı da siz mi anlatmadınız?
-Benim çalıştığım filmler öyle çok fazla skandal çıkacak filmler değildi. Elbette o setlerde küçük aşklar, kavgalar olmuştur. Ama öyle büyük skandallar yaşanmadı hiçbir zaman. Hatırlayıp da yazmaktan kaçındığım bir şey olmadı.
Türkan Şoray'ı gece bırakmayan köpeğe bonfile veriyordu
Yılanı Öldürseler'in (1981) çekimi sırasında bazı günler Türkan Hanım'la, Hisarüstü'nde Rüçhan Adlı ile birlikte yaşadıkları evde çalışırdık, bu yüzden de sık sık Rüçhan Bey'le karşılaşırdım. O da çok heyecanlıydı. Türkan Hanım'a olan sevgisinden sanırım, onunla müthiş bir özdeşleşme içindeydi, adeta kendisini onunla bir görüyordu. Arada, Türkan Hanım başka bir şeyle uğraşmak zorunda kaldığında benimle oturup sohbet eder, unutamadığı anılarını anlatırdı. Bunlardan biri beni gerçekten çok şaşırtmıştı; yıllar önce başka bir evde otururlarken, sahip oldukları köpeğin Türkan Hanım'ı nasıl koruduğunu ve beklediğini, hatta gece dışarı çıkmasına izin vermeyerek gövdesiyle kapıyı kapadığını, kendisinin de ertesi gün onu bonfileyle ödüllendirdiğini anlattı. Bunu bana o kadar naif ve doğal biçimde anlatmıştı ki, sanırım bunun tek açıklaması; bir erkeğin bir kadına karşı duyduğu büyük aşk olabilirdi.
Cüneyt Arkın karda at peşinde koşturarak Emel Sayın'a eziyet etti
Rüzgar (1980) filmi için bir hafta Bursa'da çekim yapacaktık. Bursa bölümü zordu. Çünkü uyumsuz olduğumuz bir ekiple birçok 24 saat geçirmek katlanılması pek kolay olmayan bir durumdu. Üstelik, gece otelde patlayan silahlar, geç saatlerde odamın kapısının çalınması gibi ekstra sıkıntılar da oldu. Sanırım o sıralarda Cüneyt Bey'in alkol problemleri vardı ve bu, çalışmasına da yansıyordu. Emel Hanım çok uyumlu çalışıyor, hiçbir zaman kapris yapmıyordu. Bir gün makyaj odasında bana Cüneyt Bey'i çok beğendiğini de söylemişti. Karlı bir günde, Emel Hanım'ın gecelikle Cüneyt Bey'in atının peşinden koştuğu bir sahneyi çekerken Cüneyt Bey'in hiç de aynı duyguları taşımadığını düşündüm. Sahneyi çekmek için defalarca prova yaptırıp Emel Hanım'a açıkça eziyet çektirmişti. Emel Hanım, hem soğuktan hem de atın peşinde koşmaktan korkunç yorulmuştu. Birkaç kez çekim yapıldıktan sonra, nasıl olduysa sete Emel Hanım'ın o sırada beraber olduğu Selçuk
Aslan geldi, ünlü gazinocu Fahrettin Aslan'ın oğlu. Emel Hanım bu eziyetli çekimlerden dolayı kızgındı, Selçuk Aslan'ın arabasına binip gitti.
Tarık Akan'ı güreşçilerin elinden zor kurtardık
Pehlivan filminin (1984) zor sahneleri doğal olarak güreş sahneleriydi. Tarık'ı çalıştıran hoca, aynı zamanda filmde Tarık'ın güreştiği pehlivanlardan birini de oynuyordu. Onunla yapılan çekimler zor olmuyordu, Tarık ona alışıktı ve birbirlerini biliyorlardı. Ama diğer güreşçilere bunun bir film çekimi olduğunu anlatmakta zorlanıyorduk. Tarık'la hakikaten güreşe tutuşuyorlardı. Hoca zar zor müdahale edip onları durduruyordu, yoksa Tarık'ın hali haraptı.
Hakkarili ağadan dördüncü karısı olmam için evlenme teklifi aldımSesim kadın sesi, ama yaptıklarım erkeklerin yaptığı işler gibi, üstelik de garip giysiler içindeyim. Ben nasıl bir yaratıktım acaba onların, özellikle kadınların gözünde? Bunu anlayabilmek için, ilk günler evlerine gittiğim kadınlar beni bir köşeye sıkıştırıp elleyerek cinsiyetimi anlamaya çalıştılar. Durumum köyün erkekleri tarafından da fark edilmişti. Erkeklerle birlikte durmadan, yorulmadan çalışan bu kadın, yani ben, daha çok takdir toplamış ve köyün ileri gelenlerinden Ömer Ağa'dan üçüncü karısıyla yeni evlenmiş olmasına rağmen, dördüncü karısı olmam için teklif almıştım. Ömer Ağa, benimle evlenip evlenemeyeceğini tabii ki bana değil, ekipteki erkeklere sormuştu. Ekibin Erol Demiröz, Erden Kıral gibi ileri gelenleri de benim için çok başlık parası istediklerini, güçlü kuvvetli bir eleman olduğum için beni kolay kolay veremeyeceklerini söylemişler...