Güncelleme Tarihi:
Ruam hastalığı, son günlerde gündemde yer alan hastalıklar arasında yer alıyor.
Büyükada'daki atlarda görülen ruam hastalığı ile ilgili açıklama yapan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa (İÜC) Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Seyyal Ak, “İnsanlara veya diğer hayvanlara bulaşma söz konusu olduğu için, hayvanlarda tedavi yapmıyoruz. O aşamaya geldiyse eğer, hayvanlarda ortaya çıktıysa, tanı konulduysa, söylemesi güzel bir laf değil ama 'itlaf' yoluna gidiyoruz" dedi.
RUAM HASTALIĞI NEDİR?
Ruam hastalığı at, katır, eşek gibi hayvanlarda ortaya çıktığında, diğer hayvanlara ya da insanlara bulaşmaması için 'itlaf' yolundan başka bir çare olmadığını dile getiren Prof. Dr. Ak, şunları söyledi:
"Ruam tek tırnaklı hayvanlar dediğimiz hayvanlarda görülen yani at, katır, eşek gibi hayvanlarda görülen bulaşıcı ve zoonoz bir hastalıktır. Zoonoz dediğimiz de açmak gerekirse, insanlardan hayvanlara ve hayvanlardan insanlara geçebilen hastalıklar olarak biz bunu tanımlarız. Bu önemli bir hastalık. Milattan sonra 200’lü-300’lü yıllarda ortaya çıkmış bir hastalık, yeni bir hastalık da değil. Hayvanlarda tedavisi yok, yapılamıyor. Çünkü insanlara veya diğer hayvanlara bulaşma söz konusu olduğu için, hayvanlarda tedavi yapmıyoruz. O aşamaya geldiyse eğer, hayvanlarda ortaya çıktıysa, tanı konulduysa, söylemesi güzel bir laf değil ama 'itlaf' yoluna gidiyoruz. Hayvanları öldürmek zorundayız ki diğer canlılara bulaşmasın diye ama insanlarda tedavisi olan bir hastalık" ifadelerini kullandı.
Ruam hastalığına yakalanmış hayvanların 5996 sayılı veteriner hizmetleri, bitki sağlığı gıda ve yem kanununda yer alan yönetmeliğe göre itlaf edildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ak, “Bunun yasal düzenlenmesi, kanuni olarak düzenlenmesi at, eşek, katır gibi hayvanlar için düzenlenmiştir ve tazminatlı itlaftır. Eğer sadece klinik lezyonlar görülüyorsa yarısı, çeşitli testlerle saptanmışsa 4’te 3’ü hayvan sahibine ödenerek, tazminatlı olarak itlaf yoluna gidiliyor. Ruam yönetmeliğine göre itlaf edilen hayvanlar, yine aynı şekilde yasalarla belirlenmiş ruam yönetmeliğine göre derin çukurlara, özel önlemler alınarak gömülmesi gerekiyorö şeklinde konuştu.
DİĞER HAYVANLARA VE İNSANLARA BULAŞABİLİR
Hayvanlarda hastalığın görülme şeklini ve diğer hayvanlara nasıl bulaşabileceğini ise Prof. Dr. Ak, "Burun duamı, deri ruamı ve akciğer ruamı olarak görülüyor. Bu hayvanlarda dışarıya akıntılar oluyor. Bunlar ağızdan, burundan akıntılar olabilir veya deri ruamı formuysa apseler patlıyor, apselerden dışarıya irinler çıkıyor. Bunlar çevreyi kontamine ediyor. Diğer hayvanlar, kontamine olan sudan, yemden veya yakın temastan bunu alabiliyorlar. Solunumla da alıyorlar. Zaten adı üstünde nereye gidiyorsa, o şekilde bulaşma oluyor" diye anlattı.
SİNDİRİM, SOLUNUM VE DERİ YOLUYLA BULAŞIYOR
Ruam hastalığının insanlara da bulaşabileceğini ve özellikle hayvan bakıcıları birinci derecede risk altında olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ak, "Türkiye’de yasal olarak at eti tüketimi yok fakat kaçak olarak bir sucuğa katıldıysa, ete katıldıysa veya satıldıysa, ortası az pişmiş ve çiğ tüketilen bir sucukla insana bulaşabilir. Yani sindirim yoluyla insana bulaşabilir, yoğun ortamda solunum yolu ile geçebilir veya deriden çizik, incelmiş deri gibi bozukluğu varsa deri yoluyla da insanlara bulaşabiliyor" dedi.
“ADADAKİ HAYVANLARIN TEK TEK KONTROL EDİLMESİ LAZIM"
Bu hastalığın önlenmesi için adalardaki hayvanların tek tek kontrol edilmesi ve sınırlardan kaçak hayvan girişinin engellenmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Ak, “Bu hastalığın önlenmesi için, adadaki hayvanların tek tek kontrol edilmesi lazım. Bu çok kolay bir olay, Mallein testi yapılır, bunun yöntemi vardır. Pozitif çıkanlar kötü bir şey ama itlaf ediliyor. Şüpheli veya negatif çıktıysa 20 gün sonra bir daha yapılacak. Onun sonucuna göre de değerlendirme yapılıyor. Bir kere en çok yoğun olan kısım burası, burası bir kontrol altına alınır. Bundan öte, özellikle bu hatsalık İran’da çok görünüyor. Sınırlarımızın kontrol altına alınması lazım. Kaçak hayvan girmemesi lazım. Bizim bir çok hastalıkta çektiğimiz sıkıntı, tamamen yok edemememiz. Sınırlarımızdan kaçak hayvanların içeriye girmesinden dolayı oluyor. Sınırlarda çok dikkat etmemiz gerekiyor. Buradan giren hayvanlar burada tehlike oluşturuyor" ifadelerini kullandı.
“84 YILINDA BU HASTALIK BİR LABORANTIMIZA BULAŞMIŞTI"
Bu hastalığın daha önce de bir hayvandan insana bulaştığını anlatan Prof. Dr. Seyyal Ak, “84 yılında Gülhane Parkında beslenen aslanlara at ve eşek eti yedirilmiş. Ve o zaman ben de mikrobiyoloji bölümünde asisatandım. Ölü aslanlar getirilmişti fakülteye ve bu aslanlardan örnekler alındı, otopsi normalde yapılmaması gerekiyor ama o anda bilinmediği için, otopsileri yapıldı ve bu arada, onunla yakın temasta olan birçok insan ve özellikle bizim laboratuvarda da bir laborantımıza iğnenin batmasıyla hastalık bulaşmış oldu. Uygun antibiyotikler ile tedavisi yapıldı" dedi.