Güncelleme Tarihi:
Eklemlerde hasara neden olan iltihabi eklem hastalığı olarak bilinen romatoid artrit, bağışıklık sisteminin vücudundaki çeşitli eklemlere saldırmasına yol açan kronik, yangılı bir bozukluk olarak tanımlanıyor. İşte, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü'nün yayınladığı bilgiler ışığında romatoid artrit hakkında merak edilen detaylar...
Tanım: Romatoid artrit, genetik olarak yatkın bireylerde çeşitli çevresel faktörlerin de etkisiyle ortaya çıkan başta eklemler olmak üzere vücutta birçok organ ve yapıyı da tutabilen iltihaplı (inflamatuar) romatizmal bir hastalıktır. En sık 30‐50 yaşları arasında görülür. Kadınlarda erkeklere oranla 2‐3 kat daha sık görülür. Tüm dünyada ve tüm ırklarda görülebilen bir hastalıktır. Ülkemizde görülme sıklığı yapılan araştırmalarda her 1000 kişide 6 kişi olarak belirlenmiştir.
Şikayetler: Genel olarak haftalar veya aylar içinde yavaş, sinsi bir şekilde başlar. Tipik olarak hastalar elde parmak eklemlerinde, el bileklerinde, dirseklerinde olan ağrı, şişlik ve el parmaklarında sabahları uyanınca, ellerini kullanmada zorluk şeklinde olan tutukluk ile başvururlar.
Bulgular: Potansiyel olarak tüm eklemleri etkileyebilir. Ancak sıklıkla el-el bileği eklemleri, dirsekler, omuz, ayak-ayak bileği eklemleri, diz, kalça, çene eklemini ve daha az olarak boyun eklemini tutar. Başlangıç çoğunlukla eklem tutulumu şeklinde olmasına rağmen bazen iştahsızlık, halsizlik, kilo kaybı ya da ateş gibi semptomlarla da başlayabilir. Kış aylarında yaz aylarına göre daha sık başlar. Hastalık eklemlerin yanında göz, akciğer, deri ve kalp gibi organları da etkileyebilir.
Tanı: Tanı için klinik, fizik muayene, kan tetkikleri (Tam Kan sayımı, sedim, CRP, RF, anti CCP) ve radyolojik incelemelerden yararlanılır. Hastalığa erken tanı konması, eklemlerdeki kalıcı şekil bozukluklarının önüne geçilerek, tedavinin daha etkili olmasını sağlar.
Tedavi: Tedavide hastalık aktivitesini azaltmak ve eklem hasarını önlemek için; romatoid artrit tanısı konar konmaz, hastalığı modifiye edici (hastalık seyrini değiştiren) romatizma ilaçlarının başlanması gerekir. Bu ilaçlar; metotreksat, sulfasalazin, leflunamid ve hidroksiklorakin’dir. Bu tedaviler içinde metotreksat, altın standardında bir tedavi ajanı olup, hasta tolere ettiği sürece mutlaka tedavide yer alır. Diğer ilaçlar genellikle ona ilave edilerek ikili ve üçlü tedaviler içinde kullanılır. Tedavi öncesi ve tedavi sırasında (ilk üç ay-ayda bir, sonra her üç ayda bir) tam kan sayımı, sedim, CRP, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri takip edilmelidir. Bu tedavilerin kombine kullanımlarına rağmen (3-6 ay), hastalık aktivitesi devam ediyor veya hastaya ait nedenlerden dolayı kullanamazsa (yan etki gelişimi, kişinin yandaş bazı başka hastalığının bulunması gibi); bir üst basamak tedavi olan biyolojik tedaviler başlanabilir.
Hastayı mümkün olduğunca aktif tutmak gerekir. Düzenli egzersizlerle hem eklem açıklığının korunması, hem de kas gücü korunmalıdır. Yüzme iyi bir egzersizdir. Bir fizyoterapist eşliğinde, kendi kendine yapabileceği egzersizler öğrenilmeli ve hasta bağımsız olarak yapabilmelidir. Çok ileri deformiteleri gelişmiş bazı olgularda düzeltici ameliyatlar; ortopedi (kalça ve diz protezleri gibi) ve el cerrahisi tarafından yapılabilir. Hastalara uzun sureli (yıllarca devam edecek, belki de bir ömür boyu) bir hastalığı olduğu anlatılmalıdır. Bu nedenle hastanın eğitimi çok önemlidir. Kişi, hastalığını ne kadar iyi tanırsa, kaygıları da bir o kadar azalacak ve onunla baş etmeyi, birlikte yaşamayı öğrenecektir.