Güncelleme Tarihi:
Kongre kapsamında yapılan basın toplantısında gündemin ana konularından domuz giribi aşısı tartışmalarının yanı sıra osteoporoz, ankilozan spondilit , behçet hastalığı gibi romatizmal hastalıklara da değinildi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İhsan Ertenli, romatizmal hastalıkları olan ve tedavi için bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanan hastaların domuz gribi aşısı olmalarını önerdi. Dr. Ertenli yaptığı açıklamada, koruyucu hekimlik açısından çok önemli olan aşının erişkinlerde çok ihmal edildiğini söyledi. ''Aşı, büyüklerde çok ihmal ediliyor. Oysa aşı pek çok hastalıktan korunmamızda işe yarar ve hastalık ortaya çıkmadan yapıldığı için maliyetleri de çok düşürür, hastanın hayatını da kurtarır'' diyen Prof. Dr. Ertenli, şöyle ekledi; ''İltihaplı romatizma hastalarının tedavisinde bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullanılıyor. O zaman da hastaların enfeksiyona yatkınlığı artıyor. Bu hastalar daha sık enfeksiyon geçiriyor. Bu ağır hastaların, kalp ve akciğer hastalığı gibi iç organ tutulmaları da var. Dolayısıyla komplikasyonların görülme sıklığı da daha fazladır. Bu nedenle bu hastalarımızı enfeksiyon hastalıklarından korumak isteriz. Bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullanan hastalarımıza H1N1 (Domuz Gribi) aşısı yaptırmalarını öneriyoruz'' dedi.
Sağlık Bakanlığı'nın öngörülerine göre Türkiye'de 5 milyon kişinin enfeksiyona yakalanma riski olduğunu hatırlatan Dr. Ertenli ; “Bu kadar büyük bir salgını tabii ki aşılama ile kırmak lazım. Bu konuda tartışma olmaması lazım. Bağışıklık sistemi baskılanan ağır hastalara kesinlikle aşıyı öneriyoruz. Hastalarımıza bu hastalığı bulaştırma riski taşıdığımızdan dolayı onları koruyabilmek için sağlık çalışanları olarak bu aşıları yaptıracağız. Aşının güvenirliğini tartışacak bir şey yok. Mevsimsel grip aşısı neyse bu da o.'' diye belirtti.
OSTEOPOROZ, MENOPOZ SONRASI KADINLARI ETKİLİYOR
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Kiraz, ''Hamileyken annenin yeteri kadar kalsiyum ve D vitamini almadığı durumlarda, çocuğun kemik gelişiminde gerilik oluyor. Geriden başladığı kemik gelişimi yaşamı boyunca sorun çıkarıyor'' dedi. halk arasında kemik erimesi olarak bilinen osteoporozun, aslında daha çok ''menopoz sonrası kadınların hastalığı'' olduğunu söyledi. Dr. Kiraz, ''İleri yaş döneminde erkeklerde de görülebiliyor, ancak menopoz sonrasında kadınların üçte birinde osteoporoz gelişebiliyor. Kadınlık hormonu östrojenin azalması nedeniyle kemiklerde kalsiyum kaybı ortaya çıkıyor'' diye konuştu. Osteoporozun ''kemik erimesi'' olarak bilinmesine rağmen, bu hastalıkta kemiğin erimesi veya kaybının söz konusu olmadığını bildiren Prof. Kiraz, ''Sadece kemikteki kalsiyum oranı azalıyor. Kemiğin dayanıklılığı azalıyor ve daha kırılgan hale gelebiliyor. Osteoporoz hastalarını tedavi etmezsek menopoz sonrası 60'lı yaşlarda omurga kırıkları sıkça ortaya çıkıyor. 65 yaş ve üstünde ise düşmelere bağlı olarak kalça kırıkları karşımıza çıkıyor. Her ikisi de ölümcül sonuçlara neden olabiliyor. Onun için osteoporozun erken dönemde teşhis edilip tedavisinin yapılması gerekiyor.'' dedi.
Bu hastalıktan korunmanın da önemli olduğuna değinen Prof. Dr. Kiraz, bunun için yeteri kadar kalsiyum ve D vitamini alınması gerektiğine dikkati çekti ve kalsiyum ve D vitamininin her yaşta alınmasının önemini vurgulayarak, ''Kemiklerin gelişimi anne karnında başlıyor. Hamileyken annenin yeteri kadar kalsiyum ve D vitamini almadığı durumlarda, çocuğun kemik gelişiminde gerilik oluyor. Geriden başladığı kemik gelişimi yaşamı boyunca sorun çıkarıyor. İleri dönemde o tip çocuklarda erken yaşta ciddi osteoporoz gelişebiliyor.'' dedi.