İhsan YILMAZ
Oluşturulma Tarihi: Şubat 21, 2003 02:10
Mehmet E. Yavuz, Yeni Şafak gazetesinde yazdığı yazıda, Özdemir İnce'nin ‘‘Simyacı’’ romanındaki çevirisini eleştirerek, ‘‘Bir Türk, bir Müslüman, 'minare'yi 'kule', 'ezan'ı 'şarkı', 'Kur'an'ı 'ağıt' diye çevirir mi?’’ diye sormuştu. İnce, Gösteri dergisindeki yazısında ‘‘Çevirmenin görevi yazarın niyetlerini değil, yazdığı metni çevirmektir’’ diyerek Yavuz'a yanıt verdi.
Tartışmada Özdemir İnce'den yana tavır koyan eleştirmenler, çeviri yapanın, yazarın metnine müdahale edemeyeceği görüşünde birleştiler.
Yeni Şafak gazetesinde
Mehmet E. Yavuz'un,
Özdemir İnce'nin
Paulo Coelho'nun
Simyacı romanı çevirisini eleştiren yazısı üzerine başlayan, ‘‘eleştiri nasıl olmalıdır,’’ tartışmasına son noktayı çevirmenler koydu. Özdemir İnce'den yana tavır koyan eleştirmenler, çeviri yapanın, yazarın metnine müdahale edemeyeceği görüşünde birleştiler.
Mehmet E. Yavuz, Yeni Şafak gazetesinde yazdığı yazıda, İnce'nin Türkiye'de büyük bir ilgi gören Simyacı romanındaki çevirisini eleştirmiş ve şöyle demişti:
‘‘Özdemir İnce,
(...) Coelho'
nun Simyacı's
ını dilimize kazandırmıştır. Kitapta 'yüksek kulelere çıkıp şarkı okuyan adamlar' türünden tuhaf ifadeler var. Araştırdık öğrendik ki, yazar 'müezzin'i kastediyormuş. Hadi Coelho
bilmiyor diyelim, bir Türk ve muhtemelen bir Müslüman 'minare'yi 'kule', 'ezan'ı 'şarkı', 'Kur'an'ı 'ağıt' diye çevirir mi? Bu ne laubalilik!’’
Özdemir İnce, Simyacı'nın çevirisi üzerine
Mehmet E. Yavuz'un bu eleştirilerine Hürriyet Gösteri Dergisi'nin Şubat-Mart sayısında cevap verdi.
İnce, 'Bataklık Kafalar' adını verdiği yazısında,
Mehmet E. Yavuz'un mantığı ve çeviri anlayışı karşısında şaşırdığını söyleyerek şöyle devam ediyor:
İNCE: NUTKUM TUTULDU
‘‘Yaşı yirmi dolaylarında bir İspanyol veledi, hayatında ilk kez bir İslam ülkesine gidiyor ve müezzinlerin minareden ezan okuduklarını duyuyor. Eğer bu delikanlı gördüklerini 'yüksek kubbelere çıkıp şarkı okuyan adamlar'
olarak düşündüyse, bu cümlenin içerdiği üç gerçek gönlüne vahiy yoluyla indirilmediği içindir. O yaşta bir İspanyol çocuğu, o zamana kadar öğrenmediyse, 'minare nedir, müezzin nedir, ezan nedir'
bilebilir mi? Bilemez doğal olarak. Müstear M.E. Yavuz'un
memleketinden bir köy çocuğu İstanbul'a gelse, Taksim'deki kilisenin çanı çalsa ne düşünür, nasıl bir yorum yapar? İlkin, yangın var galiba diye düşünür; çan sesi onun için ancak bir tehlike uyarısı olabilir.(...)
Çevirmenin görevi yazarın niyetlerini değil, yazdığı metni çevirmektir. Yukarıdaki cümlelerde metni değil de yazarın niyetlerini çevirdiğiniz zaman ortada edebiyat medebiyat kalmaz.’’Ünlü çevirmenler ne dediTahsin Yücel:
Yazar ayrı kahramanı ayrı
Bir Müslüman ülkesinde yüksek kulelerin cami olduğunu
Coelho da çok iyi bilir. Roman kahramanıyla yazarı karıştırmamak gerekir. Roman kahramanının görüşüyle yazarının görüşünün karıştırılmaması gerekir. Yazar her seferinde bu benim görüşüm değil, yarattığım kahramanın görüşüdür diye bir savunmaya giremez.
Şadan Karadeniz:
Metne müdahale hakkımız yok
Roman kahramanı olan kişi, İspanya'dan bir Müslüman ülkeye gelen küçük bir çocuk. Bizden küçük bir çocuğu alıp bir Batı ülkesine götürseniz, o da hayatında hiç görmediği katedralleri görse nasıl anlatır? Bir çevirmenin yazara ve metne saygılı olması gerekir. Yazara müdahale etmeye hakkı yoktur.
Seçkin Selvi:
Çocuk minareyi nereden bilsin
Oradaki olay çocuğun gözünden anlatıyor. O çocuğun onu minare olarak bilmesi mümkün değil. Burada çevirmen tabii ki müdahale edemez.
Özdemir İnce'nin bir çevirmen olarak böyle bir metne müdahale etmememesi kadar normal bir şey olamaz.