Güncelleme Tarihi:
Öyle görünüyor ki 8 Haziran sabahına en çok kadın olan Parlamento’ya uyanacağız. Bunda HDP, CHP ve AK Parti’nin büyük katkısı oldu. Listeler açıklandıktan bir gün sonra Şükrü Küçükşahin’in dikkatini çekmiş. Birçok büyük kentte liste başına kadınları yazan CHP, dadaşlar kenti Erzurum için hazırladığı aday listesinin ilk sırasına 32 yaşındaki kadın avukat Gonca Aytaş’ı yerleştirmiş. Erzurum’da ilk kez bir kadın liste başı olmuş. Hem Erzurum, hem CHP, hem de Aytaş açısından cesurca bir hareket. Kendisiyle tanışmak istedik. Karşımıza Erzurum’da büyümüş, liseyi orada bitirmiş cevval bir avukat çıktı. Ev kadını bir anne ile devlet memuru bir babanın, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanarak, bölgedeki birçok kız çocuğunu rehin almış makus talihi yırtmış Erzurumlu genç bir kadın… İşinin zor olduğunun farkında. 1983’te doğmuş. O tarih aynı zamanda CHP’nin Erzurum’da milletvekili çıkardığı son seçimin tarihi. Zaten bazı dostları zorluğu anlatırken “Sana Erzurum’da önce ‘Ahan bu uşağı kim getirdi’ diyecekler” diye uyarmış.
NENE HATUN’UN ARKASINDA DURAN ERZURUM BENİM DE ARKAMDA DURUR
“Ben bir Nene Hatun kızıyım. Erzurum 23 yaşında kendi kararı ile savaşa giden Nene Hatun’un arkasında durmuş bir şehirdir. Benim de arkamda durur” diye yanıt vermiş arayanlara. Erzurum Lisesi’nde öğretmeni Zafer Sancar’la ilgili şu anısı, genç kadının Erzurum’a iddialı döndüğünü gösteriyor: “Hocam İstanbul Hukuk’ta okuyormuş ama Roma Hukuku dersini veremediği için birinci sınıftan ayrılıp Erzurum’a dönmüş, matematik öğretmenliği okumuş. Bana, ‘Sen oraya gidecek Roma Hukuku’nu geçip arayacaksın, benim bitirmediğim o okulu sen bitireceksin’ derdi. Dediği gibi oldu ve Roma Hukuku’nu geçince de okulu bitirince de aradım. Ama biliyor musunuz o öğretmenim bana hep, ‘Sen bir gün Erzurum’da önemli bir makamda olacaksın’ da derdi. Şimdi o sözünü de doğru çıkarmak için yola koyuluyorum. Demek ki Erzurum’un milletvekilli olmak varmış. 8 Haziran’da bu kez gidip elini öpeceğim.”
En stratejik koridor
ANKARA’nın en önemli siyasi kavşağında, Çankaya Köşkü, Başbakanlık Resmi Konutu ve Dışişleri Konutu yan yana dizilir. Çankaya Köşkü ile Başbakanlık Konutu arasında bir bulvar, Dışişleri Konutu ile Başbakanlık Konutu arasında sadece bir duvar var. Uzun yıllardan beri diplomatik görüşmelere ev sahipliği yapan ve Ankara’daki protokol caddesinin kritik noktası olan Dışişleri Konutu, AK Parti döneminde önemli siyasi karar ve görüşmelerin de merkezi haline geldi. Türk siyasetinde İsmail Cem’den Tansu Çiller’e kadar bir çok dışişleri bakanına ev sahipliği yapan bu konut, AK Parti iktidarlarında Cumhurbaşkanlığı konutuna dönüştü. Abdullah Gül’ün ardından, şimdi de bir önceki dönemde bitişik bahçedeki Başbakanlık Konutu’nu kullanan 12’nci Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ev sahipliği yapıyor.
RİVAYET ODUR Kİ...
Gazeteciler, çok yakından takip etmelerine karşın, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın bütün görüşmelerinden haberdar olamıyorlar. Çünkü iki lider, konutların bahçelerini birbirine bağlayan koridoru kullanıyorlar. Parlamento Büro Şefi Nuray Babacan, son dönemde, özellikle de geceleri gerçekleşen gayrı resmi buluşmalara aracılık eden bu gizemli geçişi araştırdı. Rivayet odur ki, bu geçişte mini bir tünel de var. Ancak görenler, kot farkı nedeniyle Dışişleri ile Başbakanlık konutları arasında oluşan duvarın aşılması için yapılmış bir merdiven ve asansörden söz ediyorlar. Kesin olan şu ki Dışişleri Konutu’ndan çıkıp, bahçedeki havuzun önüne kadar yürüdükten sonra bu geçiş kullanılarak bitişikteki Başbakanlık Konutu’nun bahçesine geçiliyor. Aralarında 120 metre olan iki konutu çevreleyen yüksek duvarları nedeniyle de bu geçişi kullanan liderleri, görevliler dışında hiç kimse göremiyor.
Koridor, son yıllarda 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve ailesinin Dışişleri Konutu’nu kullandığı günlerde Erdoğanlar ile aile buluşmaları gerçekleştirmesiyle dikkat çekmişti. Konutu kullananlar değişse de koridor misyonunu sürdürüyor. Siyasi kulislerde iki siyasinin zaman zaman görüş ayrılığına neden olan önemli konuları, bu tünelden geçerek görüştükleri konuşuluyor.
MALZEME ÇOK...
Bunun en önemli örneklerinden biri olarak da iki liderin, 4 eski bakan hakkındaki yolsuzluk soruşturmasında yaşanan görüş ayrılığı gösteriliyor. İki siyasetçinin bu tüneli kullanarak, birbirlerine yaptıkları gece ziyaretlerinde, konuyu enine boyuna tartıştıkları biliniyor. Tünelin, “uzlaşma ve diplomasi” adına üstlendiği son görevin de AK Parti’nin milletvekili listeleri olduğu konuşuluyor. Kulislere göre, iki siyasi, milletvekili aday listelerinin oluşturulması aşamasında bu tüneli bir kaç kez kullandılar. Dili olsa da konuşsa, tünel biz gazetecilere ne çok malzeme verecek!
Geleneği bozmadı
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, özel doktoru olarak AK Parti Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl’ü görevlendirdi. Erdoğan’ın özel doktorluğu görevini cumhurbaşkanlığı döneminde de sürdüren Erdöl, partisindeki 3 dönem kuralına takıldığı için bu dönem aday olamadı. Ancak bu kez de geleneği Başbakan Ahmet Davutoğlu sürdürdü. Davutoğlu, “Başbakanlık Sağlık Koordinatörü” olarak görev yapan özel doktoru Celil Göçer’i Tokat’tan milletvekili adayı yaptı. Listenin 2’nci sırasında yer alan Göçer’in seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Uzmanlığı kulak-burun-boğaz olan 45 yaşındaki Göçer, arkadaşımız Turan Yılmaz’ın, seçildikten sonra da aynı görevi yürütüp yürütmeyeceği sorusu üzerine, “Bir sağlık koordinatörlüğü oluşturduk. Başbakanımız ve başbakan yardımcılarımıza hizmet vermek üzere bir ekibimiz var. Bir sistem, bir ekip çalışması, yani bu sistematik yapılıyor. Benim ne kadar vakit ayıracağım Sayın Başbakan’ın takdirinde, ne görev verirlerse onu yapacağım elbette” diyor.