Rol aşkı nasıl gerçek oldu

POLAT İLE ERGEÇ'İN SİS VE GECE FİLMİNDEKİ CÜRETKAR SAHNELERİ (VİDEO)

FOTOĞRAFLARLA SELMA ERGEÇ

Sis ve Gece'nin aşk hikayesi gerçeğe nasıl dönüştü

Yazar Ahmet Ümit'in çok satan romanı Sis ve Gece biliyorsunuz Turgut Yasalar tarafından sinemaya uyarlanmış ve geçtiğimiz haftalarda vizyona girmişti.

Filmin çekimi sırasında yaşanan ve adeta ayrı bir film konusu olan gelişmeleri anlatmak istiyorum. Bunları daha önce duymuştum ama filmin promosyonu için bilgiler sızdırıldı şeklinde bir izlenime yol açmamak için yazmamıştım.

Filmde Uğur Polat, sevdiği kız ortadan kaybolan bir gizli servis elemanını canlandırıyordu. Amiri de bir suikaste kurban giden Sedat (Uğur Polat) bir yandan teşkilat içi hesaplaşmayla uğraşırken bir yandan da sevgilisi Mine'yi (Selma Ergeç) bulmaya çalışır.

Uğur Polat gerek tiyatro gerekse sinemada beğendiğim bir aktördür. Ama bu filmde amiri öldürülen ve sevgilisi kaybolan istihbarat elemanını olağanüstü canlandırıyordu ve üzerinde inanılmaz bir hüzün vardı.

Meğer bu hüznün gerçek hayatta da bir karşılığı varmış.

Filmde sevgilisini kaybeden Polat, tam da o günlerde gerçek sevgilisi Beste Bereket'ten ayrılmış. İşte o hüzün yönetmen Turgut Yasalar'ın işine çok yaramış ve isteğinin üzerinde bir performans almış ünlü oyuncudan.

Durun, film içinde film hikayesi burada da bitmiyor.

Rol icabı aradığı sevgilisini canlandıran Selma Ergeç'le de tam bu sırada buluşmuşlar, yani gerçekten sevgili olmuşlar. Evli olan Selma Ergeç de bu ilişkinin başlamasıyla eşinden ayrılmış.

Filmlerin finalinde, şimdi kim nerede ne yapıyor gibi bir bölüm vardır ya, ben de burada onu yapayım hadi. Her ne kadar magazinci arkadaşlarıma sınır ihlali yapmış gibi olsam da... Beste Bereket de Uğur Polat'tan ayrıldıktan sonra teselliyi sinemamızın yeni Atatürk'ü Alican Yücesoy'da bulmuş.

Nasıl ama, bu da filmi yapılacak bir hikaye değil mi?

Bir aldatma hikayesini anlattığı ve başrollerini Sandra Bullock ile Nip/Tuck'ın yakışıklı cerrahı Avustralyalı aktör Julian Mc Mahon'un paylaştığı Sıradışı (Premonition) geçtiğimiz hafta sonu Amerika'da vizyona girdi ve ilk üç günde 18 milyon dolarlık bir hasılat elde etti.

Mennan Yapı'nın biyografisinde 1966 yılında Münih'te Türk anne ve babanın çocuğu olarak doğduğu, Peter Greenaway'in "The Pillow Book" filmiyle Wolfgang Becker'in "Good Bye Lenin" filminde göründüğü, iki filmin senoryosunu yazıp yönetmenliğini yaptığı yazıyor.

Sıradışı, konusuyla bizdeki gündeme tam denk gelen bir film. Yani bir tür azgın teke olayı.

Kocasını kaybeden bir kadın bu olaydan sonra tesadüfen uzun yıllar evli kaldığı adamın kendisini aldattığını farkediyor. Ancak kadının şöyle bir özelliği var. Günleri geri dönüp tekrar yaşayabiliyor. Yani kocasının ölümünü engelleyebilme gibi bir yeteneğe sahıp. Acaba aldatma olayını öğrendikten sonra nasıl bir karar verecek?

Film, 6 Nisan'da Türkiye'de vizyona giriyor ve 4 Nisan'da da galası yapılacak. Filmin Türkiye dağıtımını üstlenen UNP Filmcilik şimdi filmin başrol oyuncusu Sandra Bullock'u yönetmenle birlikte gala için Türkiye'ye gelmesi için razı etmeye uğraşıyormuş.

Tam da Film Festivali zamanı, bir taşla iki kuş vurmuş oluruz.