Güncelleme Tarihi:
Adnan Tönel'in özellikle son 10 yıldır rögar kapaklarının fotoğraflarını çekmesi ya da onları bu kadar önemsemesi belki birçok kişiye ilginç gelebilir ancak onun hikayesi taa çocukluk yıllarına dayanıyor. 1965 yılında doğup büyüdüğü İstanbul sokaklarında arkadaşlarıyla oynarken ilgisini çekmeye başlayan rögar kapakları onun için o yıllarda hep gizemli bir nesne olmuş. Televizyonun her evde olmadığı 1980'li yıllarda, henüz yabancı filmlerden etkilenmedikleri dönemde, arkadaşlarıyla o kapakların altında hep farklı bir dünya olduğunu düşünüyorlarmış. Kimi zaman hep beraber rögar kapağını kaldırıp içine girmeye çalışsalar da bunu hiç başaramadıkları için yine hayal dünyalarına geri dönmüşler..
HER ŞEY KKTC'DEKİ RÖGAR KAPAĞIYLA BAŞLADI
Çocukluğunda kalan bu merak, 1997 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne yaptığı bir gezi sırasında farklı bir rögar kapağını görmesiyle yeniden çıkmış su yüzüne.
Tönel üzerindeki Rumca kelimeler olan bu kapağı gördüğünde neler hissettiğini şöyle anlatıyor:
"Kapağın üzerindeki Rumca harfler, onun iki halkın birlikte yaşadığı zamanlardan kalmış olduğunu gösteriyordu. O an her ne kadar iki halk birbirinden ayrılmış olsa da tıpkı mimari yapısı gibi onların da aynı standartta kaldığını gösteriyordu. Buradaki ilginç nokta ise; Türk tarafından akıtılan pis suların Rum tarafına, Rum tarafından çıkanların da Türk tarafına geçerek alt dünyada biraraya gelmeleri. Yani yer altında her toplum, ülke ya da nesne aynı şartlarda."
Tönel, böylelikle görünen dünyada iletişim aygıtlarıyla kültürel enformasyon altında yaşarken, görünmeyen dünyada neler olup bittiğini aradığı süreçte bu projeye başlamaya karar verdiğini söylüyor. Çıkış noktası da tabii ki üzerinde Rumca harfler gördüğü bu kapak.
YURTDIŞINDA GİDER DEĞİL REKLAM ALANI OLUYOR
Adnan Tönel'in rögar kapaklarına kafayı taktığını öğrenen birçok arkadaşı farklı ülkelerde ya da şehirlerde gördükleri rögar kapaklarını ona anlatmaya, mutlaka gidip görmesi için tavsiyede bulunmaya başlamışlar. Ancak bu iş için sadece boş vakitlerini ayırabilen Tönel, işi 10 yıl gibi geniş bir zamana yaymak zorunda kalmış.
Kıbrıs'tan sonra Ankara, İstanbul, Prag, Budapeşte, Viyana ve Salzburg gibi daha bir çok kentte yaklaşık 500 adet fotoğraf çekmiş. Bunu yaparken de birbirinden farklı yüzlerce rögar kapağıyla karşılaşmış. Özellikle yurtdışındakilerin Türkiye'den hem kullanım amacı, hem de görünüş açısından çok farklı olduğunu söylüyor:
"Türkiye'de rögar kapakları pek önemsenmiyor. Döküm demir olduğundan hırsızlar için birebir. İstanbul'da eski İstanbul diyebileceğimiz, sur içerisindeki rögar kapakları bir müzayedede çok iyi para edebilecek kadar eski ve değerli. Ancak beni asıl üzen Haydarpaşa'da yaklaşık 5 ay önce gördüğüm rögar kapağı oldu. Üzerinde Fransızca ve Osmanlıca yazılar vardı. Ancak o gün yanımda fotoğraf makinesi yoktu. Ertesi gün koşarak gittim ama belediyenin yaptığı yol genişletme çalışmasında kapağın üzerine asfalt dökülmüş olduğunu gördüm. Üzerinde bu şekilde yazılar bulunan, bana göre tarihi eser niteliğinde olan rögar kapağı ne yazık ki artık orada değildi. Ayrıca yeni yapılan, özellikle Taksim Meydanı'ndaki rögar kapaklarında tekdüzelik göze çarpıyor. Sadece işlevini görmesi için hiçbir estetik yanı olmayanlar konuluyor. Halbuki yurtdışında, örneğin Münih'te kitap satan dükkanlar rögar kapaklarının üzerine ilan veriyorlar. Çünkü insanların birebir temas içinde olduğu bir alan, hepimiz yürürken bir şeye takılmamak için yere bakarak yürümeyi tercih ederiz, kafamızı kaldırıp havayı kontrol etmeyiz."
KAPAKLARIN KİTABINI VE FİLMİNİ YAPMAK İSTİYOR
Tönel yurtdışındaki gezileri sırasında bunun gibi daha birçok farklı rögar kapağına rastladı; Viyana'da bir kafede avize olarak kullanılanı, sokakta üzerine reklam yapıştırılanı gibi. Kapakların tarihini incelediğindeyse yine farklı bir görüntüyle karşılaştı. Fransız Devrimi sırasında Cumhuriyet'in savunucularının kendilerini rögar kapaklarıyla savunduklarını, Antik Yunan Dönemi'nde bunlara rastlandığını ve hamamlarda suyu ılıklaştırmak için kullanıldığını öğrendi. Tüm bu bilgileri arşivinde biraraya getiren Tönel yakın zamanda bunları bir rehber kitaba dönüştürmeyi planlıyor. Bunun için aklının bir köşesinde olan ve hâlâ gidemediği Madrid ve Milano'daki rögar kapaklarının da fotoğraflarını çekecek. Bunun dışında Osmanlı ve Bizans'tan sıçraya sıçraya günümüze kadar gelen ve bir efsane üzerine döşenmiş mitolojik bir aşk hikayesini de rögar kapaklarıyla birleştirerek filme dönüştürecek.