OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 11, 2003 00:00
The Independent gazetesinde BaÄŸdat'ın düşmesinden sonraki ilk gün kentte neler olduÄŸunu anlatan gazeteci Robert Fisk manzarayı "Kundakçılık, anarÅŸi, korku, nefret, histeri, yaÄŸma, intikam, gaddarlık, şüphe ve intihar saldırıları" kelimeleriyle özetliyor. Ä°ÅŸte Fisk'in kaleminden yaÄŸma manzaraları:"YaÄŸma günüydü. Alman elçiliÄŸine giren Iraklılar, elçinin masasını bahçeye fırlattılar. Vize bölümünün önündeki su birikintisinin içine atılan Avrupa BirliÄŸi bayrağını kurtardım. ÇarÅŸafları içinde kadınlar ve baÄŸrışan çocuklar elçinin odasındaki Mozart plaklarını ve Alman tarihi kitaplarını pencereden aÅŸağı atıyorlardı. Birkaç saat sonra Slovakya elçiliÄŸi de yaÄŸmalandı.1980'lerden beri milyonlarca Iraklı çocuÄŸu hayatını kurtarmak için çalışan Unicef'in merkez binasına giren hırsızlar, yeni fotokopi makinelerini üstüste yığdılar ve BirleÅŸmiÅŸ Milletler'in çocuk hastalıkları, hamilelik, ölüm ve beslenmeyle ilgili raporlarını yerlere attılar. Amerikalılar BaÄŸdat'ı "özgürleÅŸtirdiklerini" düşünüyor olabilirler ancak kamyon ve arabalarla kente gelen binlerce hırsız ve ailelerinin özgürlük hakkında tamamen farklı bir fikre sahip oldukları görülüyor....BaÄŸdat'taki elçiliklerin ve BM binalarının Amerika tarafından korunması gerekiyordu ama dün yaÄŸmalama sürerken Amerikan askerleri binaların yanından geçip gittiler.Bu, Amerikan birliklerinin görmezden geldiÄŸi bir skandal, bir tür hastalık, kitlesel bir kleptomani. ...çaldıkları iki katlı otobüsü buzdolaplarıyla tıka basa dolduran iki hırsız yüzünden bir kavÅŸakta trafiÄŸin sıkıştığını gördüm.BM binası yakınlarında bir otomobil yanımda durdu ve boÅŸuna BM binasına gitmememi söyleyerek "biz herÅŸeyi aldık" dedi. Yirmi yıldır ezilen, fakir, hayatları yıkılmış halkın Saddam ve adamlarına ait evlerden intikam almaları anlaşılabilir bir durum.Ailelerin Dicle kıyısında Saddam'ın üvey kardeÅŸine ve kendisine yakın kiÅŸilere ait evleri yaÄŸma ederek, buldukları herÅŸeyi kamyonlara, otobüslere ve cılız eÅŸeklerin çektiÄŸi arabalara yüklemelerini izledim....Aslında yaÄŸmalamanın da bir tür kanunu var. Kim önce gelip elini bir sandalyenin, avizenin ya da kapı çerçevesinin üzerine koyarsa, onun oluyor. Bu konuda hiçbir tartışma ya da kavga yaÅŸandığını görmedim. Alman elçiliÄŸindeki hırsızlar büyük bir sessizlik içinde çalışıyordu. Kadınlar, kocalarına hangi mobilyaları istediÄŸini gösteriyor, onlar da dışarı taşıyordu. Masanın üzerine çıkan bir çocuk avizedeki ampulleri söküyordu....Saddam köprüsünün diÄŸer tarafında çok daha gerçeküstü manzaralar görülebiliyordu. Saddam'ın oÄŸlu Kusay'a ait iki av köpeÄŸi, sandalyelerle dolu bir kamyonun yan tarafına baÄŸlanmış koÅŸuyordu. ... Â
button