Güncelleme Tarihi:
Yarı İrlandalı yarı Sicilyalı olan Ray Liotta, sinemaya usta yönetmen Martin Scorsese'in armağanı. Sıkı Dostlar adlı filmde unutulmaz bir kompozisyon çizen Liotta, şimdi de Robert de Niro ve Harvey Keitel ile birlikte Copland'da sinemaseverlerle buluşuyor. Copland’in tövbekar polisi Ray Liotta ile arkadaşımız Reha Erus konuştu.
Ray Liotta Hollywood'un haşin oyuncularından biri.
Ünlü yönetmen Martin Scorsee'nin beyaz perdeye bir armağanı... Zor ve sert rollerin adamı. O'nu Goodfellas'ta Robert De Niro, Joe Pesci ve Paul Sorvino'nun yanında izlemiştik. Nefis bir karakteri çizmişti.
Bu sezon yine Robert De Niro, Slyvester Stallone ve Harvey Kietel'in yanında Copland de bir polisi canlandırıyor.
Ray Liotta sinemaya Anjelica Houston'un yanında Phoenix ile atıldı. Ardından Turbulance'i çevirdi ve Linda Farantino ile Unforgettable'da oynadı. 1995'te Operation Dumbo Drop'da ilk komedisini denedi. Ama doğrusu bu ya fazla yakışmamıştı. O sert haşin erkek rollerin adamıydı.
Copland'de tekrar kendisini buldu.
Siz İtalyan asıllısınız.
Yarı İrlandalı yarı Sicilyalıyım. Zaten haşinliğimde buradan kaynaklanıyor. Bu tür rolleri seviyor ve benimsiyorum. Bakmayın o sadece görünüm yoksa İtalyanlar gibi yufka yürekliyimdir. Annem beni hep 'Meleğim' diye çağırırdı.
Biraz Copland'den söz edermisiniz?
Beni Robert De Niro yönetmen James Mangold'a önermiş. Robert De Niro ile kardeş gibiyizdir. O beni bulmasaydı şimdi bende sizin gibi gazeteciydim. Onunla oynamak bir ayrıcalık.
Nasıl?
Benim ilk mesleğim gazetecilik. New Jersey Times'da tiyatro muhabiriydim. Sonra Miami Dram Okulu'na gittim. Martin Scorsese ve Robert De Niro ile tanışınca şansım açıldı.
Hollywood seyircisince pek sevilmiyorsunuz.
Bunun nedeni çok basit. Kendimi ön plana çıkartmıyorum. Burada İrlanda kanım ağır basıyor. Reklamımı yapmayı sevmiyorum. Örneğin Goodfellas'ta çok iyi oynadığım yazıldı, çizildi ama Oscar'ı Joe Pesci aldı.
Copland'da ekip nasıldı?
Slyvester Stallone ilk kez pasif bir roldeldi. Böyle vurdusuz kırdısız biraz saf bir rolü çok iyi başardı. Robert De Niro her zamanki gibi formdaydı. Harvey Kietel'ı anlatmaya gerek yok. O her zaman zirvede. Kısacası Copland'de hayatıman en güzel günlerini geçirdim. Oyunculuğu tattım.
Copland'de polislerin yolsuzluklarını nasıl karşılıyorsunuz?
Film bir gerçeği yansıtıyor. Ama insanlara güvenmemezlik de olmuyor. Demek yaşamda her gün mücadele etmek gerekiyor.
Copland filmi, bir çetecilik örneğidir
James Mangold'un ikinci denemesi Copland. İlk filmi Heavy 1996'da beyaz perdeye yansımış ve Sundance Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü'nü alırken, Cannes, Londra ve Toronto film festivallerinde de boy göstermişti.
James Mangold, Copland'de bir Amerikan gerçeğini tüm çıplaklığı ile ortaya seriyor. Küçük kentlerde asayişi sağlamaya çalışan küçük polis memurları ve kente yönelen polis çeteleri. İşte film, bu çarpıklığı tüm gerçekleriyle anlatıyor. James Mangold kadrosunu çok iyi seçmiş.
Slyvester Stallone gibi bir aksiyon oyuncusuna bu rolü nasıl kabul ettirdiniz?
Slyvester Stallone Rambo, Rocky ve diğer şiddet filmlerinden sonra böylesine saf bir rolü önerince önce bana ‘‘ Sen deli misin. Seyirciye alay mı ettiriceksin beni. Benim artık saplanmış bir karakterim var Hollywood'da ’’ dedi. Ama Robert de Niro'da ısrar edince ortaya nefis bir kompozisyon çıktı.
Sizin için henüz çaylak döneminde dev oyuncuları kamera arkasında terbiye etti diyorlar.
Çok güzel bir uyum olduğu için şanslıyım. Ama itiraz eden olmadı, çekimler tam bir profesyonellikde geçti. Konu benim yaşadığım küçük bir kasabada geçtiği için senaryoyu yıllar önce yazmıştım. O dönemde küçük kasabaların hakimi ya itfaiyeciler ya polisler olurdu. Sonra dev polis çeteleri işe el koydular ve biz bunları yaşadık. Torpilli bir kasaba sakini suç işlemişse şerif tarafından yakalanır. Ertesi gün şerifin hüzünlü bakışları altında özgürlüğe kavuşurdu. Bu tür çaresiz aziz polislere biz 'Çöplük adam' derdik. Amerika'da bir çok kasabada adaleti bu tür çete polisleri kendi raconlarına göre sağlar.
İki yıl önce çektiği Heavy ile Sundance Film Festivali'nde ödül kazanan James Mangold'un ikinci yönetmenlik denemesi Copland. Mangold, filmde Amerikan adalet sisteminin çarpıklıklarını gözler önüne seriyor.
Her insan sakin bir hayatı olsun ve bütün pisliklerden uzakta yaşasın ister. Copland’in sakinleri de böyle düşünmüşler ve kendilerine kentin dışında bir semt kurmuşlar. Onların hepsi aileleriyle yaşayan polisler. Cafe’leri polisler işletiyor ve müşterilerin tamamı gene polis. Peki böyle bir semt ne pahasına kurulmuştur? Copland’ın serüveni işte tam burada başlıyor. Bir çok kez başvurmasına rağmen polis olamamış, tek kulağı sağır Copland şerifini Sylvester Stallone canlandırıyor. Şimdiye kadar seyrettiğimiz Stallone filmlerinin tam tersi bir rolde karşımıza çıkıyorn Stallone. Polislerin semtinde şeriflik yapan eli kolu bağlı biri o. Gözünü açan, çevresine bakmasını sağlayan ise içişlerinde görevli müfettişi canlandıran Robert de Niro oluyor. Polis çetelerinin kanunsuz işlerini bütün çıplaklığı ile gözler önüne seren Copland, izleyicinin istediği kadar şiddet bulamayacağı fakat düzeyli bir Stallone tiplemesi sunuyor.