Güncelleme Tarihi:
ÜSTÜMÜZÜ ÖRTERLERDİ
“Bir Vefa’da atılan tohumlara bakıyorum. O Vefa’daki yerde aldığımız kurs, hazırlık derslerine bakıyorum, ondan sonra da Çarşamba’daki imam hatip okulumuza geldiğimiz dönemi hatırlıyorum. Okulun en üst katı mescit ve yurdumuzdu. O yurtta geceleri, Allah kendilerine rahmet eylesin, bakıyorsunuz ki gece yarısı bir saatte üstümüz açılmış, ya İsmail Niyazi amca ya Yusuf Türel amca ya Nazif amcamız gelir üstümüzü örter, şu anda yurt müdürümüz Yahya hocamız gelir üstümüzü örter. Buralardan buralara geldik. Nereden nereye nasıl bir nesil hamdolsun yetişti. Şayet bugün, bir dönem öz yurdunda parya muamelesi görenler özgürce, her alanda ‘Biz de varız’ diyebiliyorsa, bu başarıda sizlerin çok büyük katkısı var.
ÖNEMLİ BİR YILDÖNÜMÜ
Dün ülke tarihimiz açısında çok önemli yıldönümünü idrak ettik. Kûtu’l Amâre’nin 100’üncü yılını kutladık. Hasta adam olarak ilan edilen, topraklarının paylaşılan abidevi bir zaferdir. Yıllarca bizlere unutturulmaya, hafızalarımızdan silinmeye çalışılan bu zafer, ülkemizdeki çarpık tarih anlayışını da gözler önüne sermektedir. Bu ülkede bunu zafer kabul etmeyen haddini bilmez tiplere rağmen bu zafere sahip çıktık.
YANLIŞIMIZI TELAFİ ETMEK ZORUNDAYIZ
3 yıl önce Gezi olayları sırasında yaşanan hadiseleri, sanki ülkede bir iç savaş yaşanıyormuş gibi gösteren, bu yönde yayın yapan Batılı medya kuruluşları, ülkemizde kamp kurmuşlardı. Sonra manşetlerini, sayfalarını, sütunlarını ‘Türkiye teröre destek veriyor’ kara propagandasına hasrettiler. Bu arada basın yayın özgürlüğü üzerinden ülkemizi karalamak için her türlü çabayı gösterdiler. Şu anda Paralel Devlet Yapılanması bunu yapmıyor mu? Türkiye’de başarılı olamayınca Batı’nın değişik ülkelerinde Paralel Devlet Yapılanması’nın medya unsurları, oralarda ülkemiz aleyhinde kampanyalar sürdürüyor, aleyhimizde iftira kampanyaları yürütüyor. Yalanın envai çeşidi şu anda onlarda var. Çünkü onlar da takiyeci. Bu yapı tüm gücünü ülkemiz ve milletimizin aleyhine işler için seferber etmiş durumda. Böyle bir parayı bunlar bu ülkeye nasıl aktarıyor? Onun için çok çalışacağız. Yanlışımızı telafi etmek zorundayız.
RİYAKÂR ROBOTLAR
Adana’daki MİT TIR’ları meselesinde, Türkiye hukuk devleti olmasaydı bu ihanetin cezası çok başka olurdu. Türkiye hukuk devleti olarak kalmayı başardığı için hesabı mahkemede veriyorlar. Paralel ihanet şebekesinin ülkemize verdiği zarar gayet büyüktür. Ülkemizin en parlak beyinleri şahsiyetsiz, kişiliksiz, riyâkar robotlar haline dönüştürülmüştür. Ortaya çıkan bunca ihanet belgesine rağmen bu yapının içinde kalmakta ısrar edenler, hiç kusura bakmasınlar başlarına gelecekleri kabul ediyor demektir. Terör örgütü içinde barınana terörist denir. Şimdi yeni bir şeye gidiyoruz. “İllegal terör yapılanması” veya “illegal terör örgütü” diyerek üzerlerine gideceğiz.
KADERİN ÜSTÜNDE BİR KADER VARDIR
Birileri bizleri karalamak, çalışmalarınızı gölgelemek, ak sicilimize kara çalmak için elbette elini arkasına koymayacaktır. İnanın bana bu yazılanların, çizilenlerin, söylenenlerin zerre kadar önemi yoktur. At bir kenara, bas üstüne. Kaderin üstünde bir kader vardır. Olay bu kadar. Şayet biz bunlara kalsaydık, bugün değil Cumhurbaşkanı, muhtar bile olamazdık. Şimdi her ay yüzlerce, binlerce muhtarımızı Cumhurbaşkanlığı Külliyemizde ağırlıyor, bu sözü söyleyenlere hak ettikleri dersi veriyoruz hamdolsun. Geçen hafta itibariyle şu ana kadar Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde 10 bin muhtarımızı ağırladık. 52 bin muhtarımız var. İnşallah onları ağırlayacağız. Çünkü aslolan milletin gönlüne girip, giremediğimizdir. Köşe yazarı yazmış, yazmamış. Ne yazarsan yaz, hiç önemli değil. İngiliz şöyle yazmış, Alman böyle yazmış, Amerikalı şöyle yazmış. Ne yazarsanız yazın. Halk ne diyor, hak ne diyor? Aslolan budur.”