Oluşturulma Tarihi: Eylül 04, 1997 00:00
İstanbul Valisi Kutlu Aktaş, 1981 8 Haziranı'ndan bu yana valilik görevinde. Ağrı, Malatya, İzmir valiliğinden sonra, 24 Temmuz'da İstanbul'a atandı. En son seyrettiği
film, İzmir Karaca Sineması'nda: Yırtık Rahibe. Ama kendisi Çılgın Rahibe olarak hatırlıyor. İngilizce, Fransızca mesleki kitaplar okuyor. Beethoven ve Mozart dinliyor. İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir'e dönüp, ‘‘Hasan barak havaları dinliyor'' diyor. Barak, Gaziantep'te Türkmen boyunun adı.İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir'le İstanbul Valisi Kutlu Aktaş'ın bacanak olduğunu duymuştuk. Vali Aktaş, açıklık getiriyor: ‘‘Benim eşim Urfalı, Hasan'ın eşi Adanalı. Hasan Gaziantepli. Ben de Adanalıyım. Akrabalık bağımız hiç yok.''İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü'nün yolları ilk kez Ağrı'da karşılaşmış, 1985'te. Sonra Malatya ve İzmir'de... Şimdi de İstanbul'da birlikteler. ‘‘Muhteşem İkili'' gibi benzetmelerden hoşlanmıyorlar. Vali Aktaş, ‘‘Mahşerin Atlıları gibi, öyle şey olur mu?'' diyor. ‘‘Herkes çalışacak. Vatana millete hizmet edeceğiz. yasanın affetmediğini affetmeyeceğiz. Affedersek, yasa bizi affetmez.''Kutlu Aktaş ve Hasan Özdemir, vaadden ve ‘‘ceğiz''li sözlerden hoşlanmıyorlar. Yaptıklarıyla basında yer almak istiyorlar. Bu nedenle, sohbete razı etmek pek kolay olmadı. Onları dinlerken, izlerken, İstanbul için olumlu şeyler düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Evet un ve şeker hazırdı. Sıra helva yapmaya geldi. Kolay gelsin!(Röportaja ilkin Vali Kutlu Aktaş'la başlıyoruz. Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, ‘‘yoğun işler'' gerekçesiyle reddetmişti. Röportaja, Vali Aktaş'ın bizi kırmayıp çağırması üzerine, son dakikalarda katıldı. Çünkü Hasan Özdemir de laftan çok iş üretmeyi istiyordu)İstanbul'dan korkmuyoruzİstanbul Valisi Kutlu Aktaş sorularımızı şöyle yanıtladı:Türkiye'nin suç şampiyonu İstanbul'a atanmak, sizde başarısızlığa uğrama kaygısı yarattı mı?- Kamu görevlisiyiz. Meslek yaşamımda beni şuraya atayın diye hiçbir zaman talepte bulunmadım. Sayın Cumhurbaşkanımız, hükümetimiz, buraya atanmamı uygun gördüler. İstanbul'dan korkmamamız lazım. Yoksa acze düşeriz. Mevcut yasal çerçevede elimizden gelen yasal yetkiyi kullanırız.Mafya, rüşvet ve her türlü yasadışı ilişkiye karşı neler yapacaksınız. Mafya tabiriyle İstanbul torbası dolu bir kent?- Bizim için torba yok istanbul'da. Benim de arkadaşlarımın da ihtiyacı yok. Şunu söylediler: Beş altı ay denenirsiniz. Burada böyledir. Gelenler mücadele edeceklerini söylediler ama beş ay sonra o yöneticileri de İstanbul kendilerine uydurdu. İddia ediyorum, biz beş ay sonra da beş yıl, sonra da bozulmayacağız.Emniyeti ve diğer devlet görevlilerini nasıl denetleyeceksiniz?- O kadar kolay ki. Şu ufacık odadan öyle bir görülüyor ki. Ankara'da masaya oturduğunuz da Kars'ta, Adana'da neler olduğu öyle iyi görülüyor ki. Kamu görevlilerinin hangi davranış içinde olduğu o kadar net görünüyor ki. Giderim vatandaşıma. Geziyorum. 32 ilçenin 26'sını bir içinde dolaştım. Vatandaşlar, belediyeler, muhtarlar, kaymakamlarla görüşüyorum. Bunlardan gelenler, bir bilgi bankası oluşturuyor. Çok itibar ettiğim bir kaynak var ki halkın sağduyusu. Hiç şaşmaz. Mafya hangi yöntemlerle yaklaşıyor? Artık kabadayı görünümünde değiller. Daha ince yöntemler oluşturdular?- İzmir'de böyle bir şeye rastladım. Şu ana kadar mafyanın benim üzerimde tecrübeleri olmadı.Çekiniyorlardır?- Benim menfaat endişem yok. Aldığım 200 milyon bana fazlasıyla yetiyor. Yiyemiyorum, harcayamıyorum zaten. Blue Jean'e zaman yokVakit mi bulamıyorsunuz?- Elma yiyorum, tavuk haşlama yiyorum. Dün akşam da kuru fasulye yedim. Çocuklarımın tahsili, işleri iyi. Evli barklılar. İşleri iyi derken zengin değiller. Huzurluyuz. Oğlum, devlet adına İngiltere'de doktora yapıyor. Kızım bankada çalışıyor. Damadım askeri hakim. Devletin lojmanında oturuyorum.Nerelisiniz?- Adana'nın Karahisar ilçesindenim. Üzerimdeki elbiseyi geçen sene diktirdim.Kaç takım elbiseniz var?- Altısı yazlık, altısı kışlık takım elbisem var.Alıverişe vakit buluyor musunuz?- Fazla merakım yok. Üzerimdeki gömlekle kravatı rahmetli eşim almıştı. Kravatım çok. 50-60 tane.Koyu renk giyme zorunluluğu sıkıcı olmuyor mu?- Yok, ben çok koyu giyinmem.Blue jean'iniz var mı?- Blue jean'im de var. Zaman yok.Tatil yapmak, 12 saat uyuyup yatak keyfi yapmak, ekmek kızartmak en son ne zaman olmuştu?- Hiç yok. 36 senedir tek gün senelik izin kullanmadım. Bakın sicilime. Mazaret iznim üç ya da dört gün olmuştur toplam. Devletten alacağım çok.Tercih meselesi...- Yaptığımız görev çok ağır. Eğer sorumluluğunuzun farkındaysanız...İstanbul uykunuzu kaçırıyor mu?- Belli saat gelince benim kafam rahat. Yoruluyorum. Heyecanlandığım, korktuğum, kafamı kurcalayan sorun olmaz. Beş saatlik uyku yetiyor bu yüzden. Sabah erken, bir saat yürüyorum. Her gün 14 saat mesaim oluyor.Protokollerin kuralları, resm*ı havasını yaşıyorsunuz. Kendinizi nerelerde ifade etme şansı buluyorsunuz?- Hiç öyle bir şey yok. Sayın Başbakan karşılama törenlerini kaldırdı. Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber olduğumuzda son derece rahatım. Kuralların dışındaki özel olanı yaşama fırsatınızı kastettim.- O bir özlem. Çok acıklı bir şey söyleyeyim: Eşim, geçen sene Eylül'de vefat etti. Kadıncağız, gidelim tatil yapalım dedi. Gidemedim. İnanır mısınız, hiçbir şeye değil, buna çok üzülüyorum. Bunu yerine getiremedim. Çocuklarla gönderdim.İzmir'den sonra İstanbul, İzmir'i çok özletir...- Ben emekliliğimde İzmir'e yerleşeceğim. İstanbul Türkiye'nin en güzel yeri. Ama maddi imkanlar açısından ağır. İzmir'de bir dairem var. Bir de araba alırım. Gelirken sattım, İstanbul trafiğinde kullanamam diye. Kent kültürü olarak İzmir'le İstanbul arasındaki farkı hemen farkettiniz mi?- Geldiğimden beri çok yoğun tempo içindeyim. Şöyle oturup salim kafayla İstanbul bu, İzmir bu diye mukayese yapamadım. Şile'den Silivri'ye çok büyük bir şehir. İki ay avans dedim ama, bana bu süreyi de tanımayacaklar galiba. Ama sorunları aynı İzmir'le. Nedenleri de aynı. Göç aşırı. İstanbul'a her yıl 500 bin kişi geliyor. Her yıl bir Kocaeli nüfusu ekleniyor İstanbul'a. İlk sırada eğitim bulunuyor. İkincisi, sağlık sorunu. Üçüncüsü de
trafik. Sorunlar, sizden önceki görevliler tarafından ihmal edildiği için kartopu gibi büyüyerek mi devredilmiş?- Yok. Onları saygıyla karşılıyorum. Okulların inşaatını üzerime aldım. Sağlık merkezlerini rehabilite etmek lazım. Devlet ve sigorta hastaneleri, doğrudan sorumluluk alanımızda. Nüfusa nazaran sağlık ocağı fevkalade az. Nüfusa göre 600 olması gerekirken 180 sağlık ocağı var. İzmir'de 230 bu sayı. 1994'ten bu yana devlet yatırım programına alınmış hastanelerin ihalesini başlattım. Pendik Devlet Hastanesi'ne ilave ve Bağcılar'da 200 yataklı Devlet Hastanesi'nin ihalesini başlattım. Yedikule'de öyle. Mevcut hastanelerimizi iyileştireceğiz. Şişli Etfal'e günde 10 bin kişi geliyor. Bir ilçe nüfusu eder bu. Dolaşıp ihtiyaçları tespit edeceğim.Mafyayla uğraşacağızTrafiği nasıl çözeceksiniz?- Otopark meselesi çok önemli. Otopark mafyasıyla uğraşacağız. Bir ayda hepsini çözeceğiz. Çok sayıda otopark yapmak lazım.Devlet kesenin ağzını açacak mı?- Eğitim için hiçbir sorunumuz yok. Hayırseverlerle birlikte 2 bin 200 dersliği açacağım. İşadamları, borsa, Ticaret Odası yardım ediyor. Eğitim ve sağlığa yapılan yatırım, boşa gitmez. Bizim reyting derdimiz yok. Geldik biz buraya. Buraya gelmek için reyting yapılıyordu, bunu da yapmadan geldik.Nasıl bir aileden geliyorsunuz?- Babam, postanede memurdu. Dört kardeştik. Babanız vali olduğunuzu gördü mü?- Gördü. Babam, 1990'da öldü. İki aylık İzmir valisiydim. Annem görmedi. Beyin kanamasından genç yaşta öldü. O zaman, Yahyalı'da kaymakamdım. Sizde Kafkas yüzü var. - Türkmen, Türkmen. Özbe öz Türkmen. Babam, büyükannem, Ortaasya'dan geldikleri gibi kalmışlar, hiç karışmamışlar. Özbekistan'ı, Kazakistan'ı gördüm. Türkmenistan'ı inş
button