Rektör Prof.Dr. Pur'dan bakan Tüzmen'e ‘türban' sitemi

MÜ Rektörü Prof.Dr. Necla Pur, törende yaptığı konuşmada Türkiye'de özellikle siyasal, sosyal ve eğitimsel sorunlarla karşı karşıya kalınması ve bunun Türkiye gündemine çok ciddi biçimde oturmasının tüm Türk halkını olduğu gibi üniversiteleri ve üniversite yöneticilerini de çok yakından sıkıntıya soktuğunu, düşünmeye ittiğini söyledi. Türkiye'nin çok önemli sorunları bulunduğunu anlatan Prof.Dr. Pur, dünyadaki ekonomik kriz, işsizlik oranları ve cari açığın artmasını hatırlattı. Prof.Dr. Necla Pur, bütün bunlar olurken, ‘Türban sorunu'nun üniversiteler üzerine kabus gibi çökmesinin Türkiye açısından, özellikle aydın kesimin başını önüne koyarak uzun uzun düşünmesini gerektiren konular içerisinde olduğunu söyledi. Rektör Prof.Dr. Necla Pur, Bakan Tüzmen'in de bulunduğu toplantıda eleştirilerini şöyle sürdürdü:

“İşte bu oldukça sıkıntılı ve üzücü tablo içinde bir takım aydınlıklar, bir takım ferahlıklar da bizleri sevince boğmaktadır. Üniversiteler toplumsal sorunlara çok yakından ilişkili olmak zorundadırlar. Ben 50 bini aşkın öğrencisi, öğretim elemanı ve İstanbul'un 10 ilçesine yayılmış yerleşkeleriyle Asya ve Avrupa'da eğitim veren bir üniversitenin üst yöneticisi olarak diğer üniversitelerin tutumunun da böyle olmasını istemekle birlikte, açıkça söylemek ve altını çizmek isterim ki benim görev döneminde, benimle birlikte çalışan tüm yönetici arkadaşlarımla birlikte biz Türkiye'nin tüm toplumsal sorunlarına bakmak, onları araştırmak, irdelemek ve hepsine elimizden geldiğince bilimsel çözümler bulmak zorundayız. Kendimizi Türk halkı adına hükümlü hissediyoruz. Bu nedenle üniversiteler olarak toplumun sorunlarından hiçbir şekilde uzak kalamayız ve bizim işimiz, toplumsal sorunlara duyarlı olmak, toplumsal sorunu gördüğüm her yerde konuşmak ve fikrimi açık ve seçik olarak beyan etmektir.”

İDAM SÖZCÜĞÜ RAHATSIZLIĞI

MÜ'nün, yönetim kurulu ve senatosuyla oy birliğiyle hukukun temel kavramları ve hukukun üstünlüğü doğrultusunda hareket etmek ve bundan taviz vermemek konusunda 1 deklarasyon yayımladığını hatırlatan Prof.Dr. Pur, “Dün bir gazetede hüzünlenerek okudum ki, rektörlerin hukuksal davranışlarının Anayasa'yı ihlal etmelerinin, aynı 1960 yılındaki Adnan Menderes hükümeti gibi bir cümleye rastladım” dedi. ‘İdam' ile ‘rektör' sözcüğünün yan yana gelmesini büyük ölçüde kınadığını anlatan Prof.Dr. Necla Pur, şöyle devam etti:

“Bu kötü lafı sayın Genel Başkan Yardımcısı'na aynen iade ediyorum. Ve bu lafın da açılımının Türk halkına yapılmasını istiyorum. Bu lafın söylenmesinden üzüntü duyuyorum. Ama Türk toplumu olarak bunun bilinmesini istiyorum ki üniversiteler, özellikle MÜ hukuka saygılıdır. Hukuktan asla taviz vermeyiz. Kendini bilmez insanların yaptığı idam ve saire gibi abuk sabuk birtakım benzetmelere pabuç bırakmayız. Bunun böyle bilinmesini ben en azından MÜ Rektörü olarak isterim.”
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen bu sözler üzerine “Görüyorum ki sayın rektörümüz, hocalarımız dolular” diyerek başladığı konuşmasında, şöyle dedi:

“Bazı konularda platform neresi olursa olsun, içindekileri bu platformlarda dökerek gündeme getirmeye gayret ediyorlar. Tabii bunun yolu burası değil aslında. Siyaseti yerinde yaparım, yakışanı yaparım ama böyle şeyler güzide bir bilim ortamında, TİM ile Marmara Üniversitesi'nin geleceğin Türkiyesi'ni kurmak amacıyla yaptıkları bu çalışmalar içerisinde, enerjimizi, vaktimizi ve gerçekten sağlığımızı sıkıntıya sokacak şekilde tartışmalara boğulup gitmeden, gelin hep birlikte Türkiye'nin ihracatını nasıl artırabiliriz.”

Kişi başına gelir rakamlarının bu kadar düşük olduğu ülkede, böylesine tartışmaların doğal olduğunu bildiren Tüzmen, tek amaçlarının kişi başı gelirin yükseltilmesi, Türkiye'nin zenginleştirilmesi ve bu tip tartışmaları geride bırakmak olduğunu söyledi. Kendisinin sinerji yaratmak amacıyla böyle bir protokolde bulunduğunu vurgulayan Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, bürokrasi, akademisyenler ve iş dünyasının önemli bir üçlü ayak oluşturduğunu anlattı. Siyasetin siyasi platformlarda yapılması gerektiğini dile getiren Tüzmen, “Burada, bilim ortamında şunu düşünmemiz lazım; iş dünyası, siyasetçi, bilim adamı, birikimlerimizi en iyi şekilde en üst noktaya nasıl getirebiliriz?” diye konuştu.

Türkiye'nin çıkışının, demokrasinin bütün kurum ve kuruluşlarına yerleşmesinin tek yolunun ihracatın artırılmasından geçtiğini düşündüğünü anlatan Bakan Tüzmen, şöyle devam etti:

“Dolayısıyla bırakın o tartışmaları, gelin biz bilim dünyası birikimlerimizden yararlanarak, ihracatçının birikimiyle, Türkiye'nin ihracatını artıralım. İş burada, bunu çözmemiz lazım. Böyle tartışmalara yeri gelince giriyorum ama esas istediğim, şu anda boşa vakit geçirmemek. Boş konuşmalarla bizim işimiz yok, biz işimize bakarız. Herkes kendi işini iyi yapsın. Siyaseti bırakın biz yapalım. Siz bilim dünyası olarak daha fazla makale yazın, dünya üniversiteler liginde en üst sıralarda yer alabilen Türk Üniversiteleri yaratabilelim. Hedefler böyle olmalı. Türkiye ihracatta şu anda 22'nci sırada. Bunu ilk 20'ye, ilk 10 getirebilir miyim, benim hedefim bu olmalı. Teknoparkların en önemli işlevi teknoloji ve bilgi transferini sağlamaktır. Bu transferleri sağlamadan ülkeyi ileri götüremeyiz. Kısır döngü tartışmalara kapılıp gideriz. Gerek yok, kırıp zinciri geçip gideceğiz.”

Ar-Ge'nin ülkeler açısından rekabet için güç çarpanı haline geldiğini belirten Tüzmen, başlangıç aşamasında gerekli olan ve tohum sermaye olarak adlandırılan sermayenin önemini anlattı. Konuşmaların ardından protokol Prof.Dr. Pur ve TİM Başkanı Oğuz Satıcı tarafından imzalandı.