Rejim uyarısı
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 22, 2002 01:39
TRT'nin Pazar Panorama Programı'na katılan Başbakan Ecevit, AKP ve HADEP'i işaret ederek, rejimin ötesinde sorunlarla karşılaşılabileceğini iddia etti. DSP dışında kimsenin bu partilerin üzerine gidemediğini savunan Ecevit, ‘‘Tavır alacak yerde HADEP'le ittifak yolları arıyorlar’’ dedi.
Başbakan Bülent Ecevit, erken seçim olması halinde AKP ve HADEP'i işaret ederek, Türkiye'nin ‘‘rejimin ötesinde sorunlarla’’ karşılaşabileceği uyarısında bulundu. Ecevit, TRT'de ‘‘Pazar Panorama’’ programında gündemdeki konuları değerlendirdi. Ecevit'in yaptığı değerlendirmeler özetle şöyle:
RAKİPLER DE HAZIRLANSIN
Öyle baskın şekilde yapıldı ki seçim kararı, önümüzdeki seçimlere hazırlanma kararında olan bazı partiler hazırlanma olanağını bile bulamadılar. Başka yeni partiler kuruluyor. Sayın Özden, Soysal ve Karayalçın'ın partisi. Bunlar normal seçime girseler bize rakip olacak partiler. Ona rağmen onların da önünün tıkanmamması gerektiğinde ısrar ediyoruz. Hemen her konuda anlaştığımız koalisyon ortaklarının bunda neden ısrar ettiklerini anlamıyorum. DSP'yi engellemek, yok etmek için içeride ve dışarıda birtakım oyunlar oynandığı belli. Bahçeli de iyi niyetle bunu vurguladı. Fakat benim kanımca bu, erken seçimin gerekçesi olamaz.
HADEP APO'NUN PARTİSİ
Türkiye'de siyaset yerine oturmadı. Ciddi olarak irdelenmesi gereken birtakım oluşumlar var. Yeni Oluşum'dan söz etmiyorum, genel anlamda oluşumlar var. Bunların başında iki yeni parti geliyor. HADEP ve AKP. Ben hiçbir zaman anketlere fazla güvenmedim ama AKP'nin birinci olacağı, HADEP'in de barajı aşabileceği iddiaları var. Bu iddialar gerçekleşirse Türkiye çok ciddi bir rejim sorunuyla, hatta rejimin ötesinde sorunlarla karşılaşabilir. 28 Şubat'ı kastetmiyorum. Demokrasinin doğal sürecinde rejim açısından tehlikeleri önlemenin gerektiği ve mümkün olduğu kanısındayım. Ama dikkat ederseniz önde gelen iddialı partilerin hiçbiri bunlar üzerinde durmuyor. Hatta bu partilerden bazıları HADEP'le işbirliği yolları arıyorlar. HADEP aslında bölücü hareketin temsilcisidir. Hapishanede bulunan Apo ile de yakın ilişki içinde olduğu bilinen bir gerçektir. Ona rağmen diğer partiler buna karşı bir tavır alacakları yerde aksine bazıları HADEP'le ittifak yollarını aramaktadır. Ciddi bir durum var. HADEP açısından da, AKP açısından da...
ONLARLA BİZ SAVAŞIYORUZ
Erdoğan değiştiğine yönelik demeçler veriyor. Bu değişiklik iddiası gerçek midir, değil midir, bunun sınanması gerekir. Bugün AKP'nin değiştiği iddiası ‘‘şeyhin kendisinden menkul’’. Denenmedi. ‘Ben değiştim’ diyor. Bunun kanıtı yok. Sayın Erdoğan'ın haklarının yasaklanmasını, hele partisinin kapatılmasını hiç istemem. Aksine bunlar serbest olmalı. O serbestlik içinde gerçek yüzleri ortaya çıkmalı. Ama bu fırsat verilmiyor. Rahat rahat ben değiştim diyor ve birçok köşe yazarı bunu alkışlıyorlar. Bak ne güzel değişmiş diye. Bunun kanıtı nasıl sağlanabilir? Önümüzdeki dönem normal süresine kadar uzatılsaydı, biz bu konuda çok daha etkili bir çalışma içine girecektik. Seçim 3 Kasım'a alınsa bile ben bu iki konu üzerinde özellikle duracağım. Şunu biliyorum: Başka hiçbir parti bu iki partinin üstüne yürüme cesaretini gösteremiyor. Adeta bu iki partinin gelişmesine bir kader olarak bakar duruma gelmiş durumda partiler ama DSP öyle değil. Biz açıktan vaziyet alıyoruz. Onun için de Recep Tayyip Erdoğan en çok bize çatıyor.
DSP İKTİDARDA OLMASAYDI
Türkiye'de DSP'nin iktidar ortağı olarak hükümetin başına geçtiğinden beri laiklik büyük bir güç kazandı. Dincilik bir sorun olmaktan büyük ölçüde çıktı. Yurtlar, Kuran kursları, devletin denetimi altına alındı. Halkın özellikle din duygusunu gözeterek, halkı incitmeden bütün bunları başardık. Bölücü akımı önlemek için de özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da halkı incitmeden her türlü tedbiri aldık ve etkili oldu bunlar. DSP eğer iktidarın başında olmasaydı, bu iki konunun üzerine hükümet yeterli bir şekilde yürüyemezdi. Biz yürürlükteki seçim döneminin ilk gününde TBMM'de tavrımızı ortaya koyduk. Başka hiçbir parti buna yanaşamadı. Son zamanlarda solcu, sosyal demokrat geçinip ortaya çıkan bazı partiler bunların üstüne yürümüyor. Biz ister erken seçim olsun, ister olmasın, ister oy kaybedelim, ister oy kazanalım; bunları yapmaya mecburuz. Bunlar DSP olarak bizim varlık nedenimizdir.
RAKİPLER DE HAZIRLANSIN
Öyle baskın şekilde yapıldı ki seçim kararı, önümüzdeki seçimlere hazırlanma kararında olan bazı partiler hazırlanma olanağını bile bulamadılar. Başka yeni partiler kuruluyor. Sayın Özden, Soysal ve Karayalçın'ın partisi. Bunlar normal seçime girseler bize rakip olacak partiler. Ona rağmen onların da önünün tıkanmamması gerektiğinde ısrar ediyoruz. Hemen her konuda anlaştığımız koalisyon ortaklarının bunda neden ısrar ettiklerini anlamıyorum. DSP'yi engellemek, yok etmek için içeride ve dışarıda birtakım oyunlar oynandığı belli. Bahçeli de iyi niyetle bunu vurguladı. Fakat benim kanımca bu, erken seçimin gerekçesi olamaz.
HADEP APO'NUN PARTİSİ
Türkiye'de siyaset yerine oturmadı. Ciddi olarak irdelenmesi gereken birtakım oluşumlar var. Yeni Oluşum'dan söz etmiyorum, genel anlamda oluşumlar var. Bunların başında iki yeni parti geliyor. HADEP ve AKP. Ben hiçbir zaman anketlere fazla güvenmedim ama AKP'nin birinci olacağı, HADEP'in de barajı aşabileceği iddiaları var. Bu iddialar gerçekleşirse Türkiye çok ciddi bir rejim sorunuyla, hatta rejimin ötesinde sorunlarla karşılaşabilir. 28 Şubat'ı kastetmiyorum. Demokrasinin doğal sürecinde rejim açısından tehlikeleri önlemenin gerektiği ve mümkün olduğu kanısındayım. Ama dikkat ederseniz önde gelen iddialı partilerin hiçbiri bunlar üzerinde durmuyor. Hatta bu partilerden bazıları HADEP'le işbirliği yolları arıyorlar. HADEP aslında bölücü hareketin temsilcisidir. Hapishanede bulunan Apo ile de yakın ilişki içinde olduğu bilinen bir gerçektir. Ona rağmen diğer partiler buna karşı bir tavır alacakları yerde aksine bazıları HADEP'le ittifak yollarını aramaktadır. Ciddi bir durum var. HADEP açısından da, AKP açısından da...
ONLARLA BİZ SAVAŞIYORUZ
Erdoğan değiştiğine yönelik demeçler veriyor. Bu değişiklik iddiası gerçek midir, değil midir, bunun sınanması gerekir. Bugün AKP'nin değiştiği iddiası ‘‘şeyhin kendisinden menkul’’. Denenmedi. ‘Ben değiştim’ diyor. Bunun kanıtı yok. Sayın Erdoğan'ın haklarının yasaklanmasını, hele partisinin kapatılmasını hiç istemem. Aksine bunlar serbest olmalı. O serbestlik içinde gerçek yüzleri ortaya çıkmalı. Ama bu fırsat verilmiyor. Rahat rahat ben değiştim diyor ve birçok köşe yazarı bunu alkışlıyorlar. Bak ne güzel değişmiş diye. Bunun kanıtı nasıl sağlanabilir? Önümüzdeki dönem normal süresine kadar uzatılsaydı, biz bu konuda çok daha etkili bir çalışma içine girecektik. Seçim 3 Kasım'a alınsa bile ben bu iki konu üzerinde özellikle duracağım. Şunu biliyorum: Başka hiçbir parti bu iki partinin üstüne yürüme cesaretini gösteremiyor. Adeta bu iki partinin gelişmesine bir kader olarak bakar duruma gelmiş durumda partiler ama DSP öyle değil. Biz açıktan vaziyet alıyoruz. Onun için de Recep Tayyip Erdoğan en çok bize çatıyor.
DSP İKTİDARDA OLMASAYDI
Türkiye'de DSP'nin iktidar ortağı olarak hükümetin başına geçtiğinden beri laiklik büyük bir güç kazandı. Dincilik bir sorun olmaktan büyük ölçüde çıktı. Yurtlar, Kuran kursları, devletin denetimi altına alındı. Halkın özellikle din duygusunu gözeterek, halkı incitmeden bütün bunları başardık. Bölücü akımı önlemek için de özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da halkı incitmeden her türlü tedbiri aldık ve etkili oldu bunlar. DSP eğer iktidarın başında olmasaydı, bu iki konunun üzerine hükümet yeterli bir şekilde yürüyemezdi. Biz yürürlükteki seçim döneminin ilk gününde TBMM'de tavrımızı ortaya koyduk. Başka hiçbir parti buna yanaşamadı. Son zamanlarda solcu, sosyal demokrat geçinip ortaya çıkan bazı partiler bunların üstüne yürümüyor. Biz ister erken seçim olsun, ister olmasın, ister oy kaybedelim, ister oy kazanalım; bunları yapmaya mecburuz. Bunlar DSP olarak bizim varlık nedenimizdir.