Oluşturulma Tarihi: Nisan 19, 2004 00:00
Kıbrıs’ta referandum sonuçları ile ilgili açıklamalara kilitlenmiş durumdayız. Kıbrıs ile ilgili bütün haberlerde Rum ya da Türk tarafında yapılan anketler yayımlanıyor, bunların sonuçları üzerine akıllar fikirler ortada uçuşuyor.Meselenin asıl eksenine kimse bir türlü bakmak istemiyor. Geçen hafta referandumun bir
seçim olduğunu ve her seçimin bir risk unsuru en nihayet anlayan piyasa profesyonelleri şimdi de referandum toto oynamaya başlamış durumda. Oysa bu referandumda “Her iki taraftan da evet” yanıtının çıkması meselenin çözüldüğü anlamına gelmiyor. Daha bu planın TBMM’de onaylanması var. Ve tartışmalara bakılırsa ikinci bir “tezkere” krizi ile karşılaşmamız da pek uzak bir ihtimal değil.Ayrıca diyelim ki yasa TBMM’de de kabul edildi ve 1 Mayıs’ta birleşik Kıbrıs Avrupa Birliği üyesi oldu. Ya sayın Denktaş’ın altını çizdiği plana ilişkin olumsuzluklar. Ya işin uygulama sürecinde çıkacak sıkıntılar. Unutmayın Kıbrıs meselesini en iyi bilen isimlerden biri olan Sayın Denktaş “Bu plan ile Rum tarafının (70’lerde olduğu gibi) yeni bir darbe yapmasının önü açılıyor” yorumunu yapıyor. Sonra diyelim ki mesele çözüldü, 2004 sonunda AB Türkiye’ye müzakere takvimi verecek mi dersiniz. Tamam bu mesele bir kaç yıl öncesine kıyasla AB içinde de daha büyük bir platformda daha ciddi tartışılıyor ama bu ciddiyet AB içinde de Türkiye karşıtlarının saflarının güçlenerek netleşmesi sonucunu doğuruyor. Piyasalarda geçen hafta yaşanılan sıkıntı sona ermeye başladı. Borsa yeniden 19 bin 500’ün üzerine çıkmaya hazırlanıyor. Faizler yüzde 22.5’in altına geriledi ve dolar da 1 milyon 350 bin lira seviyelerinde istikrar bulmaya çalışıyor. Ama bu veriler Kıbrıs’ta en iyi senaryo çıksa bile çok fazla değişmeyecek, bunu unutmayın. Çünkü bahsettiğimiz gibi asıl beklenti Müzakere takvimi alınıp alınmayacağı. Bu konudaki sisler de bir türlü dağılacak gibi görünmüyor.
button