Güncelleme Tarihi:
Eyyâm-ı biyd (aydınlık günler) ayın en parlak olduğu hicrî ayların 13, 14 ve 15. geceleridir (Buhârî, Savm, 60). Ay bu gecelerde tam olarak göründüğü ve geceleri her zamankinden daha çok aydınlattığı için bu isim verilmiştir.
Resûlullah (s.a.s.), her ayın bu günlerinde oruç tutmayı tavsiye etmiş (Ebû Dâvûd, Savm, 69; Tirmizî, Savm, 54) ve o günlerde oruç tutmanın senenin tüm günlerini oruçlu geçirmek gibi olduğunu belirtmiştir (İbn Mâce, Sıyâm, 29).
Allah Resûlü, farz olan Ramazan orucundan başka nafile olarak Muharrem (Âşûrâ), Şâban ve Recep aylarında oruç tutmaya özen gösterirdi.
Ancak o, Ramazan ayı dışında hiçbir ayı tamamen oruçla geçirmemiştir. Allah Resûlü'nün bir ayı “tamamıyla” oruçla geçirdiğine dair rivayetleri de ayın “çoğu” olarak anlamak daha isabetlidir. Peygamberimiz, ayrıca Şevval ayının altı gününde, kamerî ayların “Eyyâm-ı biyz” denilen on üç, on dört ve on beşinci günlerinde ve Zilhicce ayının dokuz gününde oruç tutardı. Ancak muhtemelen sıkıntıya ve hâlsizliğe sebep olabileceği için Zilhicce'nin dokuzuncu gününde Arafat'ta oruç tutmamıştı.
ÜÇ AYLARI ORUCUNUN DİNDEKİ YERİ NEDİR?
Halk arasında üç aylar diye bilinen Recep, Şaban ve Ramazan ayları mübarek aylardır. Nitekim Hz. Peygamber, Recep ayı girdiğinde “Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” diye dua etmiştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 259). Ramazan ayında oruç tutmak farzdır (Bakara, 2/184-185). Recep ve Şaban aylarında ise; Hz. Peygamberin (s.a.s.) diğer aylara oranla daha fazla nafile oruç tuttuğu, ancak Ramazan’ın dışında hiçbir ayın tamamını oruçlu geçirmediği hadis kaynaklarında yer almaktadır (Buhârî, Savm, 52-53; Müslim, Sıyâm, 173-79). Bu itibarla, Recep ve Şaban aylarının aralıksız olarak oruçlu geçirilmesinin dinî bir dayanağı yoktur. Kişi, sağlığı müsait olup güç yetirdiği takdirde bu aylarda dilediği kadar nafile oruç tutabilir.