Oluşturulma Tarihi: Nisan 16, 2004 00:00
GAZETEYE bir grup lise son sınıf öğrencisi gelmiş, söyleşiyoruz. Onlara sorular soruyorum... Dersler nasıl, üniversitede hangi dalı seçmeyi düşünüyorsunuz, dershaneye gidiyor musunuz?.. Evet, hepsi dershaneye gidiyor. Dershaneye gitmedikleri takdirde üniversite sınavını kazanmanın mümkün olmadığını söylüyorlar. Bu nasıl bir ‘eğitim sistemi’dir ki, öğrenciler paralı dershane çarkına girmeden üniversiteye giremezler. İlle gideceksin, avuç dolusu para dökeceksin. Akşam okuldan çıkacaksın, yorgun argın dershane! Cumartesi-pazar ayrıca gideceksin! Üstelik bu hizmet paralı. Anadolu’nun nice il ve ilçelerinde yaşayan on binlerce öğrencinin önünde iyi dershaneler yok. Dahası, yüz binlerce fakir ailenin, çocuklarına dershane için verecek parası yok. Aileler ezik, öğrenciler ezik! Malı dershaneler götürüyor.***Öğrencilerle konuşuyoruz. Şu anda hepsinin bir tek amacı var: Doktor raporu alıp üniversite sınavına kadar okula gitmemek! Haklılar... Çünkü okul onlara bu sınav için hiçbir şey vermiyor. Şimdi bile sınıflarında devam oranı çok düşükmüş. Hele mayıs ayında hiç kimse okula devam etmezmiş, hocalar ve okul yönetimi buna ya göz yumarmış, ya da başlarına iş açarmış. İşin belli bir kuralı yokmuş. Okul yöneticileri de öğrencilerin anlattıklarını aynen doğruluyor. Üniversiteye girebilmek liseye değil, dershane bilgisine endeksli. Öğrenciler öyle birkaç günlük rapor da istemiyor. Hepsinin derdi uzun süreli doktor raporu almak. Bunu başaran tatile kadar okula gitmeyecek. Onun yerine dershaneye devam edecek.Rapor alıp almadıklarını soruyorum. Biri hatırla l5 günlük almış, uzatacakmış. Öbürleri almayı umuyor. Birinin babası parayla alacakmış, doktor ayarlıyormuş. Bir başkasının babası Anadolu’da doktormuş. Vaziyet ayarlanmış, oraya gidip heyet raporu alacakmış. ***Birkaç gün sonra bir rastlantıyla, Ankara’nın büyük hastanelerinden birinin başhekim yardımcısıyla tanışıyoruz. Ona öğrenci raporlarını soruyorum. ‘Hiç sormayın’ diyor, ‘Her yıl bu mevsimde başımızın en büyük belasıdır. Şu anda sadece Ankara’da en az 50 bin öğrenci rapor istiyor. Bize rapor vermeyin diye talimat geliyor, ne yapacağımızı şaşırdık.’Bazı doktorların bu furyadan yararlanıp büyük paralar karşılığında rapor verdiği iddialarını soruyorum. ‘Ne yazık ki doğru’ diyor ve ekliyor:‘Bütün Türkiye’de lise son sınıf öğrencileri rapor peşinde. Böyle bir rezalet dünyanın hiçbir yerinde olamaz.’***Ortada çok yönlü bir rezalet olduğu kesin. 1- Eğitim sistemi açısından bakıldığında, lise son sınıf olayı bu aylarda bitiyor. O halde son sınıflarda tatili niçin öne, örneğin nisan ortasına, mayıs başına almazlar da, yüz binlerce öğrenciyi böyle sahtecilik yollarına iterler? 2- Doktorlar açısından bakıldığında, onlar ne yapsın? Karşılarında öğrenciler, veliler, tanıdıklar, paralılar, parasızlar, herkes rapor almak istiyor. Doktor ya hatır için düzmece rapor verecek, ya da fırsattan yararlanıp işin ticaretini yapacak, para kazanacak.3- Okul yönetimleri ve hocalar çaresiz. Rezaleti görüyorlar, yapacakları bir şey yok. Çocukların geleceği dershanelere göre biçimlenmiş. 4- En önemlisi: 17-18 yaş grubundaki lise son sınıf öğrencilerini daha bu yaşta sahtecilik yapmaya zorluyoruz. Hemen hemen ilk hayat deneyimleri bu oluyor. Düzmece rapor! Hayata bununla başlıyorlar. Anaları babaları ve yakınları seferber olmuş, evde konuşuluyor. Rapor için ya torpil aranıyor, ya da para veriliyor. Öğrenci Türkiye’de işlerin böyle yürüdüğünü o yaşta öğrenmek zorunda kalıyor, ister istemez kandırmaca-torpil-hatır gönül-para kalıbına girmek zorunda kalıyor. ***Milli Eğitim Bakanlığı madem dershane olayında teslim bayrağını çekmiş, o halde lise son sınıflarda eğitimi erken bitiremez mi? Rahat bıraksınlar bu çocukları, anaları, babaları...Kimse sahtecilik yollarına sapmak zorunda kalmasın... Kimse rapor peşinde koşmasın... Öğrenciler, veliler, doktorlar, hastaneler, okul yönetimleri, hocalar bu sorunla uğraşmasın...Lise son sınıfta eğitim erken sona erdirilsin, bu çocuklar ister dershaneye gitsin, ister başka yere!Eğitimi yönetenler, yıllardır sergilenen bu çok yönlü rezaleti görmüyor mu? Sorumsuzluğun bu kadarı ayıp değil mi? Böyle ‘milli’ eğitim olur mu?
button