Güncelleme Tarihi:
Delil yokluğu, yokluğun delili değildir.
RICHARD Dawkins dünkü Twitter mesajında, "Dünyadaki tüm Müslümanların aldığı Nobel ödülü sayısı Trinity Koleji mensuplarının aldığından azdır. Gerçi onlar (Müslümanlar) da Orta Çağ'da harika şeyler yaptılar" dedi.
Bu ırkçılık mı?
Müslümanlar bir ırk oluşturmadığına göre değil.
Somut verilere bakıldığında yalan mı?
Cambridge Üniversitesi bünyesindeki Trinity Koleji geçmişte 32 Nobel ödüllü bilimadamı çıkarırken Nobel alan Müslümanların sayısı 10’da kaldığı için, yalan da değil.
Öyleyse sorun ne?
Bunu bir başkası yazsa, herhalde hiçbir sorun olmaz, tepki dahi çekmezdi.
Fakat cümlenin yazarı, ‘Yeni Ateizm’in Dört Atlısı’ndan biri olunca işler değişiyor.
Radikal ateizmin bayraktarlığını yapan bu grupta, bilimadamları Sam Harris ile Daniel Dennett’ın yanı sıra gazeteci Christopher Hitchens da var.
Ateizm propagandası yapan reklamlar vermek, provokatif açıklamalarla sözde ezber bozmak gibi saplantıları olan Yeni Ateizm’in en büyük sorunu, İslamofobi’ye fena halde meyilli olması.
Kuran'ı okumadan İslam’ı eleştiren bir Dawkins’in iyi niyetli olduğunu söylemek mümkün mü?
* * *
Dinin kişiyle Allah arasında var olduğuna, bunun ötesinin ancak siyaset olacağına inanan bir Müslüman olarak Yeni Ateizm’e de, radikal dinciliğin dünyanın dört bir yanındaki tüm türevlerine olduğu gibi eleştirel bir gözle bakıyorum.
Ama doğrusu eleştirilerimi, karşıt görüştekilerin ifade özgürlüklerini zedelemeden yöneltecek bir zemini uzun süre bulamamıştım.
Öyle ya, Dawkins ne açıkça nefret suçu işliyor, ne şiddet kullanma çağrısı yapıyordu.
Ta ki, yıllardır her çalışmasını takip etmeye çalıştığım Hollandalı bilimadamı Frans de Waal, geçen martta Salon dergisinde Yeni Ateistleri eleştiren bir yazı kaleme alana kadar…
Saygın bir primatolog olan De Waal’ın araştırmaları maymunlar, şempanzeler ve bonobolar üstünde yoğunlaşıyor.
Türlerin tarih içinde evrimle geliştiğini ve İslam’da bununla çelişen hiçbir unsur bulunmadığını görebilen bir Müslüman olarak (ki mesela Prof. Dr. Süleyman Ateş dâhil birçok teolog aynı fikirde), De Waal’ın evrim psikolojisine dair gözlemlerini merakla okuyorum.
Zaten De Waal, hayvanlarda etik ve ahlak duygusu, sempati, empati ve kurallara bağlılık gibi konularda dünyada bir numaralı otorite.
Kendisi de bir ateist olan De Waal, bu yıl yayımlanan kitabı ‘Bonobo ve Ateist’ten bir bölümü özetlediği Salon’daki yazısında “militan ateistleri” çok sert eleştiriyordu.
Yeni Ateistler’in tanrıtanımazlığı “bir müjde gibi yayma”, yani sanki “evanjelist misyonerler” gibi dünyaya duyurma tutkusu, bu uğurda kırıp dökmeleri neden kaynaklanıyordu?
De Waal, Dawkins gibileri kastederek şu cevabı veriyor: “Eğer içinizdeki şeytanlar yüzünden değilse, neden uykunuzda bile öfkeli gibisiniz?”
Dawkins gibilerin temsil ettiği “dogmatizmin, tüm dinlerden çok daha tehlikeli olduğunu” bu yüzden savunuyordu, De Waal...
Daha sonraki bir blog yazısında, “Tanrı’nın varlığına dair cevap verilemez soruların ötesine geçmeliyiz” diyordu.
Dilbilimci Noam Chomsky de, Yeni Ateistler’in hiçbirinin din konusunda bilimsel uzmanlığa sahip olmadığını vurguladıktan sonra, “Ayrıca bu insanlar kime vaaz veriyor? Amaçları ne,” diye soruyordu.
* * *
Sonuçta, De Waal’in görüşleri ışığında Dawkins gibilerin, topluma etkileri açısından ‘silahsız birer Bin Ladin’den çok da farklı olmadığını düşünüyorum.
Elbette, nefret söylemine başvurmadıkları ve şiddet çağrısı yapmadıkları müddetçe, ne kadar saçma ve rahatsız edici olursa olsunlar, Yeni Ateistler de görüşlerini korkmadan seslendirebilmeli.
Zaten en önemlisi de, böyle bir ifade özgürlüğünün var olduğu bir ortam yaratmak ve hangi taraftan gelirse gelsin her tür provokasyona karşı bu ortamı korumak...
Ramazan/Şeker Bayramınız mübarek/kutlu olsun…