Güncelleme Tarihi:
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyaretinden 10 gün sonra, CHP’nin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz Washington’daydı. Yılmaz, iki günlük ziyaretinde Beyaz Saray’da Türkiye dosyasına bakan Shannon Culbertson, ABD Dışişleri Bakanlığı’nda Güney Avrupa Direktörü Mark Libby ve Stratejik Planlama Dairesi’nden Richard Outzen ile görüştü.
Yılmaz’ın randevuları arasında ABD’deki Yahudi lobisinin önemli temsilcileri AIPAC ve Bnai Brith’in yöneticileri de vardı. Ziyaretinin ikinci gününde Türk gazetecilerle sohbet toplantısı düzenleyen Yılmaz, hem Erdoğan’ın Washington ziyaretinin ABD tarafındaki yankılarını hem de Türkiye hakkındaki genel kanıya dair izlenimlerini özetle şöyle anlattı:
“Türkiye’ye yeni bir kimlik monte ediliyor; otokratik. ‘Erdoğan rejimi’ ifadesi kullanılıyor Esad rejimi gibi. CHP’ye en çok sorulan soru şu: 2019 sürecinde yüzde 49 kampını bir arada tutacak stratejiniz var mı?
ABD’de ‘Gülen iade edilmeyecek’ deniyor, net bir tablo koyuyorlar. Sayın Cumhurbaşkanının ziyareti sırasında uzlaşma olmadığı anlaşılıyor.
TÜRKİYE’Yİ KIRMAMAK İÇİN
ABD yetkilileri PYD/YPG işbirliğinin taktiksel ve geçici olduğu imajı vermeye çalışıyor. Türkiye’yi çok fazla kırmamak için bir çaba içindeler. İlişkiler en az nasıl zarar görür konusuna odaklandıklarını anlıyoruz. Biz şunu diyoruz; PYD ‘Ben PKK’yı kınıyorum ve faaliyetlerini desteklemiyorum, kesinlikle bir bağım yok’ diyorsa bu bir yol olabilir. Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi PKK’yı reddettiği için onlarla ayrı bir kanal açtık. Aynı şey neden Suriye’de olmasın? Suriye halkı özerk bir yapı isterse bu, o bölgenin Türkiye ile ilişkilerini de kolaylaştırabilir ama tek bir şartla; PYD’nin PKK ile bağlarını kesmesi halinde. PYD’nin o bağı koparması mümkün. Hatırlayın Talabani ve Barzani de ‘PKK’yı kabul etmiyoruz. İşbirliği yapmıyoruz ve ofisini kapatıyoruz’ noktasına bir süreçle geldi. Halbuki ilk önceleri PKK ile Peşmerge ayrımı pek yapılmazdı.”
HERKES BU OLAYI KONUŞUYOR
TÜRKİYE’ye dönük zaten menfi bir algı var, bu olay da tuz biber olmuş. Dış İlişkiler Komisyonu’nun kabul ettiği karar tasarısının Temsilciler Meclisi’nde oylanması söz konusu. Bu konu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretini unutturmuş, her şeyin üzerine bir perde çekmiş sadece bu konu konuşuluyor. Özellikle ABD Büyükelçisi John Bass’in Ankara’da Dışişleri Bakanlığı’na çağrılmasına çok tepki olduğunu görüyoruz. ‘Burada suçlu kim? Yapan mı tepki veren mi?’ sorusunu soruyorlar.