Güncelleme Tarihi:
Şimdiye kadar onlarca Hollywood filminde işlenen 'nükleer kriz' senaryosunu, dünya şu anda gerçekten yaşamaya mı başladı?
Nükleer silah ABD tarafından II. Dünya Savaşı'nın son günlerinde iki kez kullanıldı. 6 Ağustos 1945 sabahı, Little Boy kod isimli uranyum tipi silah, Japonya'nın Hiroşima kentine atıldı. Üç gün sonra da Fat Man isimli plütonyum tipi silah Nagazaki kentine atıldı. Bombalamalar sonucu çoğu sivil 132.000 kişi yaşamını kaybetti. Bombaların izi on yıllar boyunca bölgede kaldı.
Nükleer silah ABD tarafından II. Dünya Savaşı'nın son günlerinde iki kez kullanıldı. 6 Ağustos 1945 sabahı, Little Boy kod isimli uranyum tipi silah, Japonya'nın Hiroşima kentine atıldı. Üç gün sonra da Fat Man isimli plütonyum tipi silah Nagazaki kentine atıldı. Bombalamalar sonucu çoğu sivil 132.000 kişi yaşamını kaybetti. Bombaların izi on yıllar boyunca bölgede kaldı.
Dünya tarihine, 1945'te ABD tarafından Japonya'ya üç gün arayla atılan 'atom bombası' olarak acıyla kazınan ve aradan geçen yıllar boyunca 'dehşet vericiliği' daha da kat be kat artan nükleer silahlar, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimi sonrası yeniden gündeme girdi.
Rusya'nın, Ukrayna'ya yönelik işgal harekâtı, Putin için hızlıca 'istenileni' veremeyince, Rus lider bu kez nükleer kartını masaya sürdü.
Putin, Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov ile görüşmesi sonrası, Rus ordusunun nükleer silahlar ve hipersonik füzeleri kapsayan caydırıcı güçlerinin 'özel savaş durumuna' geçirilmesi talimatını verdi. Bu da ordusunun envanterinde bulunan yaklaşık 6 bin nükleer silah başlığının masaya sürüldüğü anlamına geliyor.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Rusya ve ABD arasındaki yeni Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması'nın (NEW START) 5 Şubat 2026'ya kadar uzatıldığını açıklamıştı. Uzmanlara göre anlaşmanın uzatılması ihtimali azalıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Rusya ve ABD arasındaki yeni Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması'nın (NEW START) 5 Şubat 2026'ya kadar uzatıldığını açıklamıştı. Uzmanlara göre anlaşmanın uzatılması ihtimali azalıyor.
Rusya bu rakamla 'dünyada en fazla nükleer silaha sahip ülke' durumunda olsa da yer kürenin geneli için durum daha da endişe verici durumda.
Açık kaynaklara göre; Batı Bloku'nun elinde de 6 bine yakın nükleer silah var.
Bunlardan 5 bin 428'inin ABD, 290'ının Fransa, 225'inin de İngiltere'nin elinde olduğu tahmin ediliyor.
ABD, nükleer savaş başlığı taşıyabilecek balistik füzeleri 'vurma yeteneğine' büyük yatırım yaptı. Uzmanlara göre; testlerde karışık bir başarı oranına sahip bu sistem, Rusya'nın nükleer füzelerince kolaylıkla alt edilebilir.
Yine Çin, Hindistan, Kuzey Kore ve Pakistan'ın elinde de nükleer silah olduğu biliniyor.
Bunların yanı sıra İsrail'in elinde de nükleer silah olduğu 'sanılıyor.'
Yolumuza kim çıkmaya çalışırsa çalışsın veya ülkemiz ve halkımız için kim tehditler yaratırsa, Rusya'nın yanıt vereceğini bilmeliler. Sonuçları tüm tarihinizde hiç görmediğiniz gibi olacak. Bugünün Rusya'sı en güçlü nükleer devletlerden biri olmaya devam ediyor.
Vladimir PutinPeki, sayısız Holywood filmine de konu olan 'nükleer silah'ların Putin'in son 'tehdidi' ile de masaya sürülmesi ne anlama geliyor? Putin'in bu çıkışı karşısında endişelenmeli miyiz? Yoksa bu bir blöf mü?
"BENCE ENDİŞELENMELİYİZ..."
Konuyla ilgili Hürriyet.com.tr'ye konuşan, Genelkurmay eski İstihbarat Başkanı, Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin dikkat çeken tespitlerde bulundu.
"Bence nükleer silah konusunda endişelenmeliyiz" diyen Pekin, "Sadece Rusya’da değil ABD, Pakistan, Hindistan, Fransa, İngiltere, İsrail ve Kuzey Kore gibi ülkelerde de nükleer silah var. İran’ın da nükleer teknolojiye ulaşma çalışmaları devam ediyor. Konvansiyonel silahların çok pahalı olması ve harekatların zayiatla sonuçlanması, artık büyük devletlerin kendilerinin savaşmak yerine küçük bazı grup ve devletleri savaştırmasına sebep oluyor. Nükleer silahlar bundan sonra daha yaygın hale gelebilir. Hele de Putin’in tehdidinden sonra, nükleer silahlar pek çok ülkeye cazip gelebilir. Konvansiyonel silahlar konusunda yeteri kadar gücü olmayan ülkeler, nükleer silah temin etme yoluna gidebilirler" diye konuştu.
Putin, işgalin gerekçesi olarak Ukrayna'nın kendi nükleer cephaneliğini inşa etme yolunda olduğuna dair asılsız iddialarda da bulundu. Buna dair hiçbir kanıt yok.
ABD Bilim Adamları Federasyonu Nükleer Bilgi Projesi direktörü Hans Kristensen"BİRİLERİ SIKIŞIRSA BU SİLAHLARA BAŞVURABİLİR"
Rusya'nın nükleer silah sayısı bakımından 'lider ülke' olduğunu hatırlatan Pekin "Ancak bu durum diğerleri onunla mücadele edemez anlamına gelmiyor. Önemli olan ilk vuranın kim olacağı. Çünkü ilk vuran diğerinin cephaneliğini yok etmeye çalışıyor. Karşı tarafa karşılık verme şansı bırakmamaya çalışıyorlar. Rusya nükleer cephanelik açısından önemli bir ülke. Ancak hepsi aynı güçte değil, bazı taklit nükleer silahlar da var. Onların bir kısmı uçaktan, bir kısmı kısa menzilli silahlarla atılıyor. Nükleer silah tehdidine karşı yeniden önlem alınmaya başlanması gerekiyor. Çünkü birileri sıkıştığı zaman bu silahlara başvurabilir" dedi.
Rusya ve ABD’nin sahip olduğu nükleer cephane milyarlarca insanı öldürecek kadar büyük. Nükleer silahlara sahip olduğu bilinen diğer ülkelerin çok daha küçük cephaneleri var.
Rusya ve ABD’nin sahip olduğu nükleer cephane milyarlarca insanı öldürecek kadar büyük. Nükleer silahlara sahip olduğu bilinen diğer ülkelerin çok daha küçük cephaneleri var.
Pekin şu tespitlerde bulundu:
"Nükleer silah tehditlerini Putin’in sıkışmışlığı olarak değerlendirebiliriz. Bütün Batı dünyasının Rusya’ya cephe almasından dolayı çok zor durumda olduğunu görebiliyoruz. Konvansiyonel olarak güçlü bir ülkenin Ukrayna’nın karşısında düştüğü durumu anlatan bir sıkışmışlık bu. Dolayısıyla bu şekilde bir talimat vermek oldukça yanlış. Gizli birtakım tehditler daha önce olsa da bu denli açık bir tehdit ilk defa görüyoruz. Sıkışmışlık durumunda bazı liderlerin böyle bir tedbire başvurabileceğini ortaya koyduğundan bizi daha fazla korkutması gerektiğini düşünüyorum."
Ukrayna savaşında nükleer silahların neredeyse hiç kullanılmayacağını düşünüyorum. Bunun temel nedeni ABD ve NATO müttefiklerinin Ukrayna’ya asker göndermeyeceklerini açıkça belirtmeleridir. Askeri müdahale tehdidi olmadan Putin’in nükleer silahlarını kullanmak için çok az nedeni var. Özellikle de Rusya’nın Ukrayna ordusuna göre güç üstünlüğü de oldukça fazla. Batı'daki herhangi birini Ukrayna'ya yardım etmek için askeri müdahaleyi düşünmekten bile caydırmak için bu tehdidi yapıyor.
Eski ABD Başkanı Bill Clinton'ın eski danışmanı olan Prof. Matthew Bunn'Nükleer savaş korkusu, ülkelerin nükleer silah kullanmasını engellemeye yeter mi?' sorusuna da yanıt veren Pekin şunları söyledi:
"Bana göre yeter ama insanlar farkında değil. Bu konu büyük devletlerce de değerlendirilmeli. Nükleer silahların kısıtlanması konusunda ABD, Çin gibi büyük ülkeler bir anlaşma yapmalı. Çünkü dünya çok büyük bir tehlike altında. Önümüzde Hiroşima örneği var ama çoğu insan hatırlamıyor bile. Bu silahların ne denli öldürücü olduğu konusunda halk bilinçlendirilmeli. Halk ise bilinçlenip bu konuda ülkelerine baskı yapmalı ve bu silahları istememeli."
Putin'in gerçek amacı, Ukrayna'yı yutmak ve emperyal Rusya'nın tarihsel gücünü yeniden kurmak. Amacı dünyayı nükleer savaşa sokmak değil.
Boston Üniversitesi Öğretim Görevlisi Paul HarePUTİN NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?
Putin'in Ukrayna'yı işgal planı ile ilgili de tespitlerde bulunan Pekin şunları söyledi:
"Başlangıçta Putin’in tam bir işgal hareketi yapmayacağını düşünüyordum. Zaten Ukrayna’nın etrafını kuşatmıştı ve Donbas bölgesinde büyük etkisi vardı. Diğer bölgeleri işgal etmeden buradaki baskıyı artırıp böylece işin görüşmelerle sonuçlanacağını düşünenlerdendim. Putin ise işgal harekatına başladı ve bu iş böyle devam edecek ve mutlaka yönetimi değiştirecek. Kiev konusunda endişelerim var. Kiev’de bir gerilla muharebesi yapılırsa, yani sokak sokak çatışmaları başlarsa bu çok büyük zayiata sebep olur. ABD İstihbaratı’nın “Bu kolay olmayacak, çok kanlı olacak. 50 binden fazla insan ölecek” söylemi de böyle devam ederse doğru çıkar. Putin’in alınan tedbirlerle duracağını sanmıyorum. Müzakere masasından da bir sonuç çıkacağını düşünmüyorum. Çünkü sorun bir Ukrayna-Rusya arasında olmaktan çok Rusya-NATO arasında. Bu işin kolay bitmeyeceği çok açık ve iki ülke arasında inanılmaz bir güç farkı var."
Putin, 2015 yılında bir Rus devlet televizyonu belgeselinde, bir yıl önce Rusya'nın Kırım'ı ilhakı sırasında Rus nükleer güçlerini alarma geçirmeyi düşündüğünü söyledi. Çok küçük bir balonun içinde yaşıyor ve çok paranoyak. Gerçekten mantıklı olmayan şeyler yapmaya istekli.
ABD Bilim Adamları Federasyonu Nükleer Bilgi Projesi Direktörü Hans Kristensen