Güncelleme Tarihi:
PSİKİYATRİST Gülseren Budayıcıoğlu, kadına şiddet vakalarının psikolojik boyutu ile ilgili TBMM Kadına Yönelik Şiddeti Araştırma Komisyonu’nu bilgilendirdi.
Budayıcıoğlu’nun önceki gün Komisyon’a yaptığı sunum, Meclis tutanaklarında özetle şöyle yer aldı: “Özellikle kırsal kesimde çocuk dövmek, ‘arada bir karıyı dövmek’, neredeyse rutin bizim ülkemizde. Bir insan dünyaya geldiği zaman şiddetle öyle ya da böyle tanışırsa ya da buna tanıklık ederse... Yani baba, anneyi dövüyor, bunu görüyor çocuk, sonra 2 tane de ona çarpıyorlar. Psikiyatrist olarak söylüyorum: Kadın ya da erkek, bu insanlar yetişkin oldukları zaman, o şiddeti hayatlarına mutlaka bir şekilde dahil ederler.
DÜELLO GİBİ
Bir de başka tarafı var. Bu şiddet iki türlüdür: Şiddeti gören biri ya gösterecek ya da görecek. Bu böyle düello gibidir. Ayrılmalara kalkan, buna itiraz eden ama bir yandan da, kocasından böyle dayak yiyen ama devam eden evliliklere de çok tanık oluyoruz, değil mi? Eğer bunun kökünü kazımak istiyorsak, mutlaka aile içi şiddeti durdurmak durumundayız. Şimdi, bunu durdurursak gelecek kuşakların çok rahat edeceklerine ben canıgönülden inanıyorum.
TEDAVİ EDEBİLİRİZ
Bir erkek ya da bir kadın şiddeti bir kere uyguladıysa, bunu tekrar yapma ihtimali, sanıldığından çok çok yüksektir, neredeyse yüzde 100 derim. Her ayrılık denemesi erkeği daha fazla şiddete yönlendirir. O nedenle ben kadınlarımıza bu konuda şöyle demek isterdim: Bir kere karar alın ve bu kararınızın mutlaka arkasında durun. ‘Ya, gel bir daha konuşalım’. Biliyorsunuz, öldürmelerde böyle olur. Bizim devletimiz kadınları öldüren bu erkekleri ayırabilse, inanın şiddet ciddi oranda azalır. Şimdi, biz bunları eğer tespit edebilirsek, onları tedavi edebiliriz, izole edebiliriz, akıl hastanelerinde tutabiliriz. Bu konuda çok ciddi yasal düzenlemelere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bunlara devlet şunu diyebilir, işte ‘Her ay ya da üç ayda bir mutlaka doktor seni görecek’. Bu tür bir düzenleme çok önemli bir adım olur.”