Profesörün denizyıldızları

Güncelleme Tarihi:

Profesörün denizyıldızları
Oluşturulma Tarihi: Haziran 04, 2019 08:00

Anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanı Prof. Dr. Ercan Türeci, 14 yıldır savaş, çatışma, doğal afet ve yoksulluğun hüküm sürdüğü dünyanın en zor coğrafyalarında gönüllü hekimlik yapıyor. Prof. Dr. Türeci Emergency, Uluslararası Kızılhaç (ICRC), Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), Operation Rainbow (OR) ve Operation Smile (OS) ile Afganistan, Filistin, Nijerya, Nikaragua, Pakistan, Peru, Yemen, Honduras, Filipinler ve Fas’a 25 kez gitti ve sayısız ameliyata girdi. Bayramları, özel günleri sevdiklerinden binlerce kilometre uzaklıkta, ihtiyacı olan hastalara iyilik ve sağlık götürerek geçirdi. Prof. Dr. Türeci, 20 Mart’tan beri beşinci kez gittiği Güney Sudan’daki sahra hastanelerinde hastaların yüzünü güldürüyor.

Haberin Devamı

CERRAHPAŞA Tıp Fakültesi öğretim üyesi olan Prof. Dr. Ercan Türeci (61), gönüllülüğün yanı sıra kısıtlı ve zor yaşam koşullarına uyum, baskı altında çalışma gibi başka faktörleri de göz önüne alan yardım kuruluşlarıyla birlikte sayısız hastaya umut oluyor. Klasik ameliyathane olanaklarına oldukça uzak salonlarda, ameliyatlar gerçekleştiriyor. Prof. Dr. Türeci ve çalıştığı kurumlar, riskli de olsa, ciddi insani krizlerin yaşandığı bu bölgelere cesaretle gidiyor ve yaşamlara dokunuyor.

Profesörün denizyıldızları

‘GERİ DURMAK FITRATIMDA YOK’

Yoksulluk listelerinin en alt sıralarında yer alan ülkelerdeki bu çabalarını ‘denizyıldızı kurtarmak’a benzeten Prof. Dr. Türeci, “Sonuçta herkesin fikriyat ve hissiyattan kaynaklanan, hayata ve insana karşı bir duruşu var. Paraya değil dayanışma ve paylaşmaya inanırım. Nihayetinde dünyayı kurtarıyor değilim ama denizyıldızı hikâyesi misali, erişebildiklerim için fark yaratabilmenin söz konusu olduğu hallerde geri durmak benim fıtratımda yok” diyor.

Haberin Devamı

‘BÜTÜN KOŞULLAR KISITLI VE ZOR’

Tedavi planına göre ameliyat edilecekler günlük listeye giriyor. Ayrıca uçak veya helikopterle getirilen ve yöreden bir şekilde taşınan hastalar da acil olarak listeye alınıyor. Çocuk-erişkin her tür genel cerrahi, ortopedi ve sezaryen vakalarını yaptıklarını belirten Prof. Dr. Türeci, “Ortam, insan ve hasta popülasyonu bir başka ve değişik. Medikal-paramedikal bütün koşullar bilip alıştığınızdan farklı, kısıtlı ve zor. Ama sonuçta hepsinin üstesinden gelebilip olumlu sonuç üretebilmeyi, uzak-yakın yöre insanı için yararlı olup hayatlarının gidişatında anlamlı fark yaratabilmeyi bizzatihi gerçekleştirip yaşamak her şeyi katlanılabilir kılıyor. Bütün olumsuzlukların önüne geçiyor. Bir başka gönüllü kuruluş faaliyetini sonlandırıp çekildiği için bölge hastalarının tek muhatabı biziz. Bugünlerde asıl işimin yanı sıra iç hastalıkları, çocuk ve enfeksiyon hastalıkları uzmanı gibi de çalışmak durumundayım” dedi.

Haberin Devamı

ATEŞKES HUZUR GETİRMEYE YETMEMİŞ

Ülkedeki iç savaşın ateşkesle durdurulmuş olsa da kabileler arası çatışmaların kesintisiz sürdüğünü belirten Prof. Dr. Türeci, “Cattle raider denilen çobanların diğer kabile sürülerinden sığır çalma, köy basıp kadın ve kız çocukları kaçırma ve buna bağlı silahlı çatışmalar şeklindeki mutad faaliyetleri kesintisiz sürdüğünden bizim de her yaştan vakalarımız hiç azalmadan gelmeye devam ediyor” diye anlattı. 

Profesörün denizyıldızları

‘YA TOPRAĞIN ALTINDA YA TABUTTA ANNELER, BABALAR KARDEŞLER’

PROF. Dr. Ercan Türeci’nin gittiği yerler, yoksulluk listelerinde zaten en alt sıralarda yer alıyor. Buna doğal afet, çatışma ve savaş gibi haller eklendiğinde ortaya içler acısı bir tablo çıkıyor. Prof. Dr. Türeci, “İnsan olanın, yüreği kararmamış olanın bunlardan etkilenmemesi olanaksız. ‘Resim’i yaratan her ne olursa olsun en çok etkilenip hırpalananlar hep kadınlar ve hele de çocuklar. Beni en çok yaralayanlar ise mesela Kabil’de çocuğuyla birlikte vurulup getirilen bir annenin karın bölgesinde muhtelif yaraları vardı. Ameliyat sırasında rahminden de yaralandığı görüldü. Sonra da hamile olduğu ortaya çıktı: Rahmine isabet eden kurşun, yaklaşık 7-8 cm boyunda olan cenini de delmişti. Ruslar, Amerikalılar, Taliban, Paştun/Tacik/Özbek... Yıllar içerisinde herkes mayın döşemiş Afganistan’da. Her yanı mayın tarlası! Bunun en çarpıcı sonucu da yürürken, gezerken, oynarken kaçınamayacakları bir şekilde mayına basan, dört bir yanda bulabildikleri patlayıcılar ile parçalanan çocuklar. Yediği kurşun neredeyse boyunun yarısı kadar olan bebekler. Bir de Gazze’nin çocukları var. Psikologların olağanüstü gayret sarf ettiği, ellerine kağıt-boya kalemi verildiğinde farklı çizgi ve renklerle ama hep aynı hali resmeden çocuklar. Evlerini, ağaçları yıkan İsrail tank ve dozerleri... Ya toprağın altında ya tabutta; anneler, babalar, kardeşler...”

Haberin Devamı

Profesörün denizyıldızları

GÖNÜLLÜ OLMAK YETMİYOR

ZORLU bölgelerde hedef haline gelebilen gönüllüler için güvenlik önlemleri alınıyor mu? Prof. Dr. Türeci bu sorunun yanıtını şöyle veriyor: “Silahlı veya özel eğitimli insanlardan oluşan bir koruma söz konusu değil. Silah hiçbir şekilde, hiçbir yerde kabul edilmez zaten. Çalışma yapılması düşünülen ülke ve merkezde mevcut bütün taraflarla görüşme yapılıp tam onay sağlanmışsa alana girilir. Verilecek hizmet yine bütün taraflara eşit olarak sağlanır. Hastane ve özellikle de ekibin yaşadığı yerleşkenin etrafındaki çit veya duvarlar ile kapıda yerel insanlardan oluşturulan ‘güvenlikçiler’, ekibi zımnen korur. Aslında amaç daha çok izinsiz girişleri ve eşya-malzeme kaybını önleyebilmek. Ekip elemanlarının seçimini, coğrafi-siyasi uluslararası ilişkiler ve durumları göz önünde bulundurularak yapar. Örneğin Anglosakson (İngilizler ve Amerikalılar) kimlikliler Af-Pak (Afganistan-Pakistan) ülkelerine gönderilmez. Öte yandan ben de gönüllü olsam da ‘Türk-Sünni’ kimliğim nedeniyle artık Irak, Suriye, Lübnan, Libya hatta Yemen gibi ülkelere gönderilmiyorum.”

Haberin Devamı

14 YILDA 25 MİSYON

PROF. Dr. Türeci Afganistan (Kabil ve Panşir’e üç kez), Fas (Oujda), Filipinler (Cebu), Filistin (Ramallah, Gazze), Güney Sudan (Yambio, Raga, Maiwut, Juba, Kodok, Akobo, Ganyliel’e beş kez), Honduras (La Ceiba, San Pedro de Sula’ya üç kez), Nijerya (Port Harcourt, Maidiguri’ye üç kez), Nikaragua (Chinandega), Pakistan (Mansehra, Peşaver, Dargai, Hangu dört kez), Peru (Lima), Yemen’de (Sana’a) 14 yılda 25 kez misyona katıldı. Türeci, “Genelde bir kez uzun, bir kez kısa süreli yılda iki kez gönüllü katılıyorum ekiplere. Ama bu zamana ve ihtiyaç gibi koşullara bağlı olarak değişebiliyor” diyor.

İLAÇ VE MALZEME CENEVRE’DEN GELİYOR

Haberin Devamı

PROF. Dr Türeci’ye Uluslararası Kızılhaç (ICRC) ile geldiği Güney Sudan’da ulaştık. Juba, sonra Akobo, en son Ganyliel kasabasına geçen Prof. Dr. Türeci’nin de aralarında bulunduğu yedi kişilik ekip, 1 Haziran itibarıyla sadece buradaki hastanede 428 genel cerrahi, ortopedi ameliyatlarıyla sezaryen doğumlar gerçekleştirdi. Burada kullanılan ilaç ve malzeme için haftalık, üç aylık ve yıllık periyotlarla ihtiyaçlar belirlenip Juba ve Cenevre’ye gönderiliyor. Hava koşullarına göre pervaneli uçak veya helikopterlerle haftada iki kez Ganyliel’e aktarım yapılıyor. Hastanede hepsi prefabrik 24 yataklı iki koğuş ve 16 yataklı bir ‘yakın bakım’ ünitesi bulunuyor.

Profesörün denizyıldızları

DENİZYILDIZI HİKÂYESİ

Okyanus sahilinde yürüyüşe çıkan bir adam, bir gencin kıyıdan bir şey alıp okyanusa fırlattığını görür. Adam yaklaşır ve sorar: “Acaba ne yaptığınızı sorabilir miyim?”

“Okyanusa denizyıldızlarını atıyorum” diye yanıt verir genç adam.

“Peki bunu neden yapıyorsun” der yaşlı adam şaşkınlıkla.
Genç, “Güneş tepede ve gelgit suları çekiyor. Eğer atmazsam ölecek de ondan” der.

Yaşlı adam “Farkında mısın bilmiyorum ama sahil kilometrelerce uzunlukta ve denizyıldızlarıyla dolu. Bir şey değiştirmen mümkün değil” yanıtını verir. Bunun üzerine genç adam eğilip eline bir denizyıldızı daha alır ve okyanusa fırlatır. Denizyıldızının suyla buluşmasını seyrettikten sonra şöyle der: “Bunun için değiştirebildim ama!”

BAKMADAN GEÇME!