Güncelleme Tarihi:
İTÜ İnşaat Fakültesi'ni bitirdikten sonra master yaparak yüksek inşaat mühendisi olan Prof. Dr. Sürmelihindi, ardından Almanya'ya giderek depreme karşı binaları güçlendirmek ve takviye etmek konusunda bilimsel araştırmalar yaparken doktora tezi vererek profesör unvanı aldı.
Almanya’daki bilimsel çalışmalarının ardından Türkiye'ye dönerek Gaziantep’e yerleşen Prof. Dr. Sürmelihindi, ABAG (Avcılar Belediyesi Afet Gönüllüleri) projesi eğitim toplantıları kapsamında İstanbula geldi. Prof. Dr. Sürmelihindi, Türkiye'nin yüzde 98'inin deprem kuşağı üzerinde bulunduğunu, nüfusun yüzde 71'inin de 1'nci derecede deprem bölgelerinde yaşadığını, 1 kişinin bile yaşamını kurtarabilmesini sağlayacak bilgiler verebilmesi halinde amaçlarına ulaşmış olacaklarını anlattı.
Prof. Dr. İbrahim Sürmelihindi, şunları söyledi:
''Yerleşim birimleri fay hattına uzaklıklarına göre 1, 2, 3, 4, 5'nci deprem bölgelerine ayrılıyor. İstanbul 1'nci derece deprem bölgesinde. Hatta fay hattına da çok yakın; 17 kilometre uzaklıkta. Dünyanın birçok yerinde depremin nereden, ne zaman geleceği, nerede olacağı bilinmiyor. Ama biz Kuzey Anadolu Fay hattından depremin geleceğini biliyoruz. Bu bizim avantajımız. Diğer avantajımız; Kuzey Anadolu Fay (KAF) hattındaki levhaların yanal olması. Yani son olarak Irak’taki Süleymaniye kentindeki gibi iki levha çarpışmıyor, çok büyük bir bölgeyi sallamıyor. Veya Amerika'daki San Andreas fay hattındaki gibi bir levha diğerinin altına girmiyor. KAF hattında levhaların yanal olması depremi en az şekilde çevresine etki ettirecek. Kısaca; depremin nerede olacağını biliyoruz ve fayların yanal bir çarpışma ile depremin zararı çok geniş bir alana yayılmayacak. Üçüncü avantajımız da bu deprem merkezinin Marmara Denizi’nde olması. Bu deprem olduğu zaman Marmara Denizi bu deprem enerjisinin birazını yutacak. Tsunami olacak; 3-4 metre. Marmara Denizi, deprem ile açığa çıkan o büyük enerjiyi bir miktar yutacaktır. Önemli olan bu gerilimin boşalması. Marmara Denizi o bakımdan bizim için avantaj.''
Prof. Dr. İbrahim Sürmelihindi, 122 kilometre uzunluğundaki fay hattının İstanbul'a 17 kilometre uzaklıkta mutlaka kırılacağını, geçmişe bakıldığında periyodik olarak ortalama her 250 yıllık periyotlarla büyük depremler olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Sürmelihindi, 1506'daki büyük İstanbul depremini 1766'daki depremin izlediğini, bu hesaplamalara göre yeni yer sarsıntısı tarihinin 250 yıl sonra 5-10 yıllık bir kayma ile 2016'yı gösterdiğini ifade ederken, ''Size 'tedbir alın' diyoruz. Sizi bu işin bilimine sokmayacağız. Deprem istatistiklerine göre 100 ölümden 80'i yıkılan binalar nedeniyle oluyor. Yüzde 20'si de çıkan yangınlar ve panikten. Bu durumda ilk hareket noktamız binamızın sağlıklı olması. Türkiye'deki tabloya bakarsak binaların yüzde 40'ı kaçak ve ruhsatsız. Mevcut binaların yüzde 67'si iskansız'' dedi.
MARMARA DEPREMİ İÇİN ÜRKÜTEN 3 TAHMİN
Prof. Dr. Sürmelihindi, DHA muhabirine bilgi verirken Kuzey Anadolu Fay hattının iki parça halinde ve doğu tarafının kırılması halinde Richter ölçeğine göre 7.2 büyüklüğündeki depremle Pendik, Kartal, Fenerbahçe sahil kesimlerinin etkileneceğini, 3 metreyi bulan tsunami görülebileceğini söyledi.
Prof. Dr. Sürmelihindi, aynı fay hattının İstanbul'un batı tarafnda kırılması halinde 7.4 büyüklüğündeki olması tahmin edilen olası depremde Avcılar, Florya, Yeşilköy ve Bakırköy sahil kesimlerinin etkileneceğini anlatırken sözlerine şöyle devam etti:
''Olası depremin Çınarcık'tan geçen fay hattını da tetikleyip kırması halinde 15 milyonluk mega kent için tam bir felaket olacaktır. Depremin şiddetinin 7.6 olacağı ve tsunami yüksekliğinin 7 metreyi bulacağı tahmin edilmektedir. Bunlar bazı çevrelerce felaket tellallığı olarak görülmektedir. Halkımızın en kötü senaryoya göre hazırlıklı olmasının ve ona göre tedbir alınmasını sağlanması gerektiğine inanıyorum. Dünyanın diğer yabancı bilim insanlarının yanı sıra Dr. Naci Görür ve dünya çapında yer bilimci Prof. Dr. Celal Şengör hocamızın da düşünce ve uyarıları bu yöndedir.''