Güncelleme Tarihi:
İSTANBUL'da yaşayanların son aylarda maruz kaldığı hırsızlık olaylarının başında arabayla kapkaç geliyor. Yolda yürürken bir araba yanınıza yanaşıyor, siz park edeceğini düşünüyorsunuz ama kolunuzdan çantayı çekiyor ve gaza basıyor! Tabii bu beklenmedik sert darbe sonucu siz yere düşüyorsunuz. sadece çantanızı çaldırmakla kalmıyor bir de yaralanıyorsunuz. Zaten mağdurların çoğunluğunun önemsediği de işin bu kısmı. Maldan çoktan geçmişler, yeter ki canlarını kurtarabilsinler. İşte dudak uçuklatan son örnekler...
Melike ALTAN,
54 yaşında, öğretim üyesi, 22 Mayıs 2000, 4. Levent
Levent'te kapkaççılara çantasını kaptıran Prof. Dr. Melike Altan az daha hayatından oluyordu. Önceki gün meydana gelen olayda, İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Melike Altan, aynı fakültenin Fotogrometri Ana Bilim Dalı Başkanı olan eşi Prof. Dr. Orhan Altan ile 4. Levent Yapı Kredi Bankası'ndan para çekmeye gitti. Bankadan 4 milyar 500 milyon lira çeken Melike Altan, bankanın önünde araba içinde kendisini bekleyen eşine doğru yürürken iki kişinin saldırısına uğradı. 34 VE 3320 plakalı beyaz bir Renault'ta bulunan saldırganlardan biri aracı kullanırken, diğeri aracın sağ kapı camından elini uzatarak Melike Hanım'ın çantasını kaptı. Çantası kolunda asılı kalan Prof. Dr. Altan yerde sürüklenmeye başladı. Çantayı kapan saldırganlar olay yerinden aynı araçla kaçtılar.
Olaya müdahale etmek için harekete geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Orhan Altan, ‘‘Herşey o denli hızla gelişti ki şaşkınlık içinde kaldık. Eğer çantanın sapı kopmasaydı, eşimin başı arabanın tekerlekleri altında kalacaktı’’ dedi. Altan, bankanın güvenlik görevlilerinin olayı görmelerine rağmen müdahele etmediklerini söyledi. Saldırganların olay yerinden uzaklaşmasından sonra Prof. Dr. Melike Altan, Amerikan Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Başına sekiz dikiş atıldı. Prof. Dr. Melike Altan, polisin olayı basit bir kapkaç hadisesi olarak kayıtlara geçirdiğini ve bunda da ısrarlı davrandıklarını söyledi. Olayın gasp olduğunda ısrar etmelerine rağmen polisin kendilerine, ‘‘Gasp olabilmesi için adamların silahlı olmaları gerekiyor’’ dediğini belirten Melike Hanım, ‘‘Silahlı olup olmadıklarını bilemeyiz ki. Ben bu olay sırasında hayatımı da kaybedebilirdim’’ dedi.
Polis plakayı tutanağa geçirmedi
Ayşen GÜLER
21 yaşında, öğrenci,18 Nisan 2000, Kazım Karabekir Sokak, Erenköy
‘‘Bakkaldan eve dönüyordum. Saat 20.30 gibiydi ve hava hafif karanlıktı. Kaldırımda yürüyordum, yanıma bir arabanın yanaştığını farkedince döndüm, selektör yaptılar. Ben de parkedeceklerini düşünüp, biraz daha kenara çekildim ama araba yanıma yanaşınca, şoförün yanında oturan çantamı çekti, yere düştüm ve 50 metre kadar sürüklendim. Uno gibi metalik renkli iyi bir arabaydı, içinde dört genç çocuk vardı. Tipleri çok düzgün olduğu için aklıma böyle bir şey gelmedi. Çantamı çaldıktan sonra, bir de arkamdan el kol hareketi yaptılar. O sırada bir kadın balkondan beni görmüş ve arabadan attılar sandığı için polisi aramış ama ekip arabası bir saat sonra geldi. Bakkaldaki çocuk plakayı almış, 34 TS 037. Göztepe karakoluna gittiğimizde, polise söyledik plakayı ama tutanağımda ‘plakasını göremediğim’ diye geçiyor. Ben o kargaşa içinde farketmeden imzaladım onu. Ben davacı olacağımı söyledim ama polisler 'iki ay yatıp çıkıyorlar. Davacı olacağınıza medyaya gidin!' dedi.’’
Aynı otomobil çalmaya devam etti
Kamelya KAVAKLI
32, Yıldız Üniversitesi, uzman, 18 Nisan 2000, Kaptan Arif Çıkmazı, Erenköy
Kamelya Kavaklı'nın başına geley olay, Ayşen Güler'le aynı gece ve aynı caddede oluyor. Kaptan Arif Çıkmazı ile Kazım Karabekir birbirini dik olarak kesen iki sokak. 34 TS 037 plakalı araçtakiler, Kamelya'nın çantasını Ayşen Güler'inkini çalmadan 10 dakika önce bakkalın önünde çalıyor. Ayşen Güler ve Kamelya Kavaklı, Göztepe Karakolu'nda tanışıyorlar, hatta o sırada karakolda bulunan bir başka kadın daha var. O da aynı arabanın üçüncü kurbanı! Kamelya Kavaklı, çantayı bıraktığı için çok fazla zarar görmediğini söylüyor. Onunla ilgili tutanakta da arabanın plakası belirtilmemiş. Aynı arabanın daha soraki günlerde yine çevredeki sokaklarda başka bir kızın da çantasını çaldığını duymuşlar.
İç kanama, çift çatlak zedelenme, morluklar
Meral ARAF
28 yaşında, insan kaynakları uzmanı, 31 Mart 2000 Nispetiye Caddesi, Etiler
‘‘İş yemeğinden dönüyordum, saat 23.30 civarıydı. Arabamı park ettiğim sırada, köşede duran arabayı fark ettim. Ben kontağı kapatınca onlar arabalarını çalıştırdılar, bu yüzden ben kapılarım kilitledim ve onlar gitsin diye bekledim. Bu tip olayları duyduğum için genelde tedbirli davranıyorum. Onlar yanımdan geçip gittiler. Dikiz aynamdan, sokaktan çıktıkların görünce arabadan indim ama o anda onlar U dönüşü yapıp hızla yanıma geldiler ve çantama asıldılar. Zaten ellerim dolu oloduğu için yere düştüm. Sol kolumda iç kanama ve çift çatlak, sağ kolumda incinme, boynumda ise zedelenme oldu. Yerde sürüklendiğim için de vücudumda morluklar meydana geldi. Rumelihisar Karakolu'na gittik. Çantam daha sonra Yenibosna'da bir çöplükte bulunmuş. Bir hafta sonra yan dairemde oturan komşumun da başına aynı olay geldi. ’’
Bir kızın omuzunu çıkardılar
Aysun AKŞAHİN
55 yaşında, ev kadını, Aralık 1999, Bostancı
‘‘Bostancı Lunaparkı'nın köşesinden eve doğru gidiyordum. Akşam saat 20.00'di. Yanıma, kaldırımın kenarına yavaşça beyaz Kartal model bir araba yanaştı. Işıklarını söndürdü. Ben arabayı parkedecekler sandım. Tam yanıma gelince arka camdan beline kadar çıkmış bir çocuk çantamı çekti, o arada araba hızlandı. Çantamın sapı koptuğu için ben yere düşmekten son anda kurtuldum. Hava karanlık olduğu için plakayı göremedim. Birkaç gün sonra Maltepe'de çantam bulunmuş. İçinde sadece kimliklerim vardı. Karakola gidip zabıt tutturdum ama kimse beni aramadı daha sonra. Sonra komşulardan bu beyaz Kartal'ın bizim orada çok dolaştığını öğrendim. Birkaç sokak yukarıda bir genç kızın da çantasını çalmışlar, o kızın omuzu çıkmış.’’
İki katına yakın artış
İSTANBUL Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü'nün basın bürosundan aldığımız bilgiye göre, 1993 yılından itibaren (CMUK'taki değişklik baz alınmış) mala karşı işlenen suçlarda (Hırsızlık, yankesicilik, kapkaç, dolandırıcılık) iki katına yakın artış görülmüş. 1993 yılında 18 bin 992 olay, 1994 yılında 27 bin 741'e yükselmiş. Bu rakam 1999 yılı verilerinde 48 bin 273. Suçun en yüksek olduğu yıl 1997.
Rakamlardaki değişiklik ‘‘kapkaç’’ olaylarında da aynı şekilde olmuş. İşte yıllara göre kapkaç bilançosu:
1993 yılında kayda geçen 301
1994 yılında kayda geçen 987
1995 yılında kayda geçen 1493
1996 yılında kayda geçen 3468
1997 yılında kayda geçen 5158
1998 yılında kayda geçen 5449
1999 yılında kayda geçen 4102