Güncelleme Tarihi:
Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan, ister istemez örgütün silahlı güçlerinin bölgede insanlar üzerinde bir kontrol kurduğunu belirterek, "Kırsal alanda hayatın yeniden canlanması, bu alandan hem örgütün hem de devlet güvenlik güçlerinin belli bir oranda çekilmesiyle birlikte, eski sorunlar yeniden su yüzüne çıkmaya başlıyor" dedi.
Diyarbakır’ın Bismil ve Hazro ile Muş’un Bulanık ilçeleri ve Batman Aydınkonak köyünde aileler arasında arazi anlaşmazlığı gibi nedenlerle çıkan ve 26 kişinin yaşamını yitirdiği 40 kişinin yaralandığı çatışmaları değerlendiren Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Erkan şunları söyledi:
"Yüzyıllardır bu bölgede şiddet, kan davası, töre gibi olaylarda çok sayıda insan ölüyordu. Fakat, son yıllarda bu olaylarda bir azalma vardı. Bölgenin bütün enerjisinin, duygu dünyasının, düşünce dünyasının belli bir ölçüde Kürt sorununa yoğunlaşmış olması, diğer sorunları belli bir ölçüde tali sorun haline getiriyordu. Bir de ister istemez örgütün silahlı güçleri bölgede bir kontrol kurmuştu insanlar üzerinde. Yani çok fazla örgüt dışında bu olaylara fazla girişilmiyordu. Çözüm sürecinde bu sorunlar yeniden su yüzüne çıkmaya başladı. Kırsal alanda hayatın yeniden canlanması, bu alandan hem örgütün hem de devlet güvenlik güçleri belli bir oranda çekilmesiyle birlikte, eski sorunlar yeniden su yüzüne çıkmaya başlıyor. Genelde kuzenler arasında olaylar çıkıyor. Beni endişelendiren genç kuşağın bu töre gibi olaylardan uzak durması gerekirken, eski kuşaklar gibi yeniden bu olaylara silahlı bir çözüme veya toprak meselesini silahlı olarak halletmeye çalışmasıdır."
'BÖLGEDE HER KÖYDE, HER AİLEDE ÇOK FAZLA SİLAH VAR’
Sosyolog Prof. Dr. Erkan, bölgede baraj yapımları nedeniyle toprakların değerlenmiş olmasının, büyük ölçüde burada bir rant konusunu da ortaya çıkardığını öne sürerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bölgede hep Kürt sorunu üzerine odaklanmaya çalışıyoruz. Önemli bir sorun, çözülmesi gereken bir sorun. Ama, bölgenin bu olaylarda olduğu gibi diğer önemli sosyal sorunları da vardır. ’Kürt sorununun çözülmesi ile bu sorunlar ortadan kalkacak’ yaklaşımı doğru bir yaklaşım değildir. Bölgenin toplumsal, ekonomik ve geleneksel yapısı bu tür sorunları yaratan durumdadır. Benim endişem bu tür sorunların artacağı yönde bir eğilim var. Şuna da dikkat etmek gerekiyor. Demek ki çok fazla silah var. Bölgedeki her yerde, her ailede ve her köyde fazla silah var. Bir de ve sorunun çözümünde diyalog kapanmış gibi. Yani en küçük bir olayda konuşarak, tartışarak en küçük sorunu müzakere ile çözmek yerine, ailelerde şiddete başvurma eğilimi çok fazla. Yani bölgede giderek şiddete alışma, şiddet ile sorun çözme gibi bir eğilim ortaya çıkmış görünüyor. Ben bundan endişe duyuyorum."
DTK: BU KAVGALAR UZLAŞI İÇİN BÜYÜK TEHLİKE
Demokratik Toplum Kongresi’nden (DTK) aynı konu ile ilgili yapılan yazılı açıklamada ise şöyle denildi:
"Bu olayların ardı ardına Muş, Bismil, Hazro ve Batman’da yaşanması tesadüf olarak ele alınamaz. Sebebi ne olursa olsun, bu tür kavgaların Kürt halkını iradesizleştirmek isteyen sistemden kaynaklı olduğunu görmek gerekiyor. Ulusal birlik ve toplumsal uzlaşı için çalışmaların yoğunlaştığı bu günlerde bu tür kavgaların büyük bir tehlike arz etmektedir. Bu tür kavgaların önüne geçmek halkımızın tümünün yurtseverlik görevidir. Bu tür geri tartışmalarda ısrar eden ve bu pratiklerini sürdüren kesimlerin 40 yıllık mücadelenin açığa çıkardığı değerlere saygısızlık edeceklerini ve halkımızın gözünde mahk?m olacaklarını ifade etmek gerekir. Bu temelde DTK olarak halkımızın tüm dinamiklerini ve örgütlü yapılarını, bu tür olayların önüne geçmek için harekete geçirmeye çalışıyoruz."