Güncelleme Tarihi:
Akbaba, "10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü" dolayısıyla Üsküdar Üniversitesi'nde düzenlenen panelde yaptığı konuşmada, ruh sağlığı olmadan beden sağlığının olamayacağını vurguladı. Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu tarafından 1992 yılından bu yana kutlanan Dünya Ruh Sağlığı Günü'nün, her yıl bu gerçeğin altını çizdiğini ve bu alanda yaşanan sorunlara kamuoyunun dikkatini çekmeye çalıştığını ifade eden Akbaba, bu yılki ana temanın "Ruh Sağlığı Temel Haklarına Saygı" olarak belirlendiğini söyledi.
Akbaba, ruh sağlığı tedavisi gören kişilerin haklarına işaret ederek, toplumun bu insanlara karşı nasıl bir yaklaşım içinde olması gerektiğini anlattı. Akbaba, "Kimseyi dışlamayın, izole etmeyin, etiketlemeyin. Ruh sağlığı sorunu yaşayan kişilerin yakınlarının bu kişilere yapacağı en büyük yardım, yardımın önünü açmaktır" diye konuştu.
Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevil Atasoy da "Ceza, Adalet Sistemi ve Ruh Sağlığı" başlıklı konuşmasında, suça karışan ve ruh sağlığı sorunu yaşayan kişilerin karşılaştığı sorunlara değindi.
Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Semra Baripoğlu ise "Ruh Sağlığı İçin Gerekli Sosyal Destekleri Verebiliyor muyuz? Psikiyatri Klinikleri Şartları Nasıl Olmalı? Ruh Sağlığı Yasası'yla Ülkemizde Neler Değişir?" başlıklı konuşmasında, ruh sağlığı alanında Türkiye'deki çalışmalar ve yapılması gerekenler hakkında görüşlerini paylaştı.
Panelin ardından yayımlanan manifestoda ise şunlar kaydedildi:
"Kişinin, sağlık sorununun ne olduğunu bilmeye ve yardım talep etmeye hakkı vardır. Kimse bu hakkından mahrum edilemez. Yardıma ihtiyacı olan bir kişinin hiçbir tedavi almadan eve kapatılması kabul edilemez. Ruh sağlığı sorunu yaşayan bir insanın hem tedavi hem destek sürecinde istekleri göz ardı edilmemelidir. Kişi, yaşamını etkileyen kararların veriliş sürecine katılabilmelidir. Hayat tecrübesi, yaşı, sosyo-ekonomik ve kültürel geçmişi tedavi sürecinin önemli basamaklarıdır. Özel hayata saygı duymak olmazsa olmazdır. Kişinin gizlilik hakkı hiçbir şekilde suistimal edilmemelidir. Ruh sağlığı sorunu yaşayan bireylerin insani değer ve haysiyetlerine saygı göstermek, insan hakkının bir gereğidir. Toplumun, sorun yaşayan insanlara yaklaşımı, en az profesyonel yardım kadar önemlidir. Sorun yaşayan insanlar damgalanmamalı, toplumdan dışlanmamalı ve etiketlenmemelidir. Ruh sağlığıyla ilgili sorunu olanlara empatiyle yaklaşmak, toplumdaki ayrışmayı ortadan kaldırması açısından önemlidir. Toplumun, ruh sağlığını tehdit eden sorunlara karşı bilgilendirilmesi gerekir. Yakın çevrenin verdiği güvenlik ve rahatlık hissi pek çok sorunun aşılmasına yardım eder. Psikiyatri klinikleri insan haklarına uygun bir donanıma sahip olmalıdır. Ruh sağlığı hizmeti alanlara hiçbir ayrım gözetmeksizin, en üst kalitede, kanıta dayalı, en iyi örnek teşkil edecek şekilde kişiselleştirilmiş bakım planlaması, tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri sunulması gerekmektedir."