Güncelleme Tarihi:
Deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, CNN TÜRK'te yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
Bu konuyu mümkün olduğunca uygun yerlerde uygun şekilde dile getirmeye çalışıyoruz. 1999 Gölcük depremleri olduktan sonra Marmara Denizi ve Marmara bölgesi tehdit altına girdi. O zamandan beri İstanbul'a ve Marmara Bölgesi'ne dikkat edilmesi gerektiğini söylüyoruz. İstanbul'da çok şeyler yapıldı, doğru. Bunu belediyeler, hükümet yaptı. Belli ölçüde halk yaptı ama bu yapılanlar yeterli değil.
"BİR AN ÖNCE İSTANBUL'U DEPREME HAZIRLAMALIYIZ"
Bir an önce İstanbul'u planlı programlı, devletiyle, belediyesiyle, vatandaşıyla, omuz omuza, kol kola gönül birliğiyle depreme hazırlamamız gerekli. Aksi halde çok üzüleceğiz demektir.
Şimdi kentsel dönüşüm denilince, deprem odaklı kentsel dönüşümden bahsetmek lazım. Bir kenti depreme hazırlamak demek sadece yapı stokuyla olmaz. İstanbul'u depreme hazırlamak için önce yönetimi, halkı, alt yapıyı, yapı stokunu, ekosistem, çevreyi ve ekonomiyi deprem dirençli yapacaksın.
"ÖNLEM ALMAK İÇİN VAKTİMİZ KALDI MI?" SORUSUNA YANIT
Bu zaman işini işini bilmiyoruz. Bu konuda yapılan yayınlar var. Son revize yayına göre de bilim dünyasının kabul ettiği yöntemleri uygulayarak ciddi bir dergide yayınlayarak diyorlar ki; Marmara Bölgesi'nde her an olmak kaydıyla, 1999'dan itibaren her an olmak kaydıyla önümüzdeki 30 yıl içinde, olma olasılığı yüzde 47. Bu çok yüksek bir şey. 30 yıl içinde dediklerine göre, biz 24. yıl içerisindeyiz, dolayısıyla zararın neresinden dönülürse kardır. 1 insanımız bile hayatını kaybetmezse bizim için önemlidir.
6 Şubat 2023 depremlerinin 11 ilde bizim gördüğümüz can kaybından, mal kaybından çok daha fazlasını İstanbul depreminde kaybederiz.
İSTANBUL'DA EN FAZLA RİSK OLUŞTURAN İLÇELER?
2. Boğaz Köprüsü'nü düşünün, harita üzerinde onun yerini belirleyin ve ona paralel doğu-batı bir çizgi çizin, onun güneyinde kalan alanlar 1999 depreminde hissettiklerinden çok daha fazla katbekat hissedeceklerdir. Kuzeyinde kalan alanlar da daha az hissedeceklerdir. Bu çizgi bir anlamda hasar durumunu yansıtıyor olabilir. Avrupa Yakası'nda zemin Anadolu Yakası'na göre daha kötü olduğundan Avrupa Yakası daha fazla hasar görecektir. Özellikle her iki yakada da kıyıya yakın yerler göreceli daha fazla hasar göreceklerdir.