Güncelleme Tarihi:
Türkiye'nin 3 büyük tabaka arasında kaldığı için deprem tehlikesi taşıdığını belirten Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Geomatik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, fayların stres haritalarını göstererek, kırmızı renkli bölgelerde hızlı hareket ettiğini kaydetti.
Prof. Dr. Kutoğlu, haritada açık renkli olan alanlarda da deprem yaşanabileceğini ancak bu bölgelerdeki eski depremlere ilişkin yazılı belge tutulmadığını dile getirdi. Kayıtlar ve haritaların internette bulunduğunu belirten Kutoğlu, "Bu gerginlik haritalarına bakarak, kendi şehirlerinde en son ne zaman deprem olduğuna bakarak, deprem tehlikesini kestirebilirler. Zayıf zeminde, dolgu alüvyal zeminde olan depremin etkisi çok daha yıkıcı olabilir. Buna zemin büyütmesi değeri, diyoruz. Eğer bir bölgenin zemin büyütme değeri 0.5g'nin üzerindeyse o binalarda sarsıntı hasar üretmeye, yıkıcı olmaya başlıyor" diye konuştu.
AFAD'ın e-Devlet üzerinden ulaşılabilen 'Türkiye Deprem Tehlike Haritası'nda deprem zemin büyütme değerlerinin görülebilir olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kutoğlu, "Bu haritada deprem zemin büyütme değeri 0.5g'nin üzerindeyse sarsıntı, binalarda hasar vermeye başlıyor. Kendi seçtiğiniz bölge 0.5g'nin üzerindeyse binanızın depreme ne kadar dayanıklı olduğunu inceletmenizde fayda var. Bunu tavsiye ederiz. En çok konuşulan İzmit ve Düzce depremlerinden sonra burada sismik boşluk kalmadığı için en çok deprem beklenen bölge Marmara Denizi" dedi.
'ZARAR AZALTMA ÇALIŞMALARINDA İSTENEN SEVİYEYE GELEMEDİK'
Haritada sarı olarak gösterilen, Trakya bölgesinde yer alan bölgelerde zemin büyütmesinin az olduğuna işaret eden ancak Güney Marmara bölgesinde zemin büyütme değerinin yüksek olduğunu belirten Kutoğlu, "Buradaki değer 0.968g. Bu hasar verme şiddetinin neredeyse 2 katı. Dolayısıyla burada yaşayan bir insanın 'Deprem bölgesi bize çok uzak, biz hasar görmeyiz' deme lüksü yok. Marmara Denizi içinde bir deprem olduğunda o vatandaşlarımız da oldukça yüksek bir sarsıntı yaşayacaklar" diye konuştu.
Düzce veya Gölcük kollarında aynı büyüklükte depremler yaşanma ihtimali olmadığını kaydeden Prof. Dr. Kutoğlu, şunları söyledi:
"Orada daha farklı küçük faylanmalar var. O faylarda 5-6 büyüklüğünde depremler meydana gelebilir. Tek fay sistemi onlar değil ama ana kollarda deprem oldu, oradaki sismik boşluklar doldu. Şu an bütün araştırmalar Marmara Denizi'ne yoğunlaşmış durumda. Kuzey Anadolu fayının hem hareket hızının yüksekliğinden hem de kırılma sistematiğinden dolayı bunu gösteriyor ama Kuzey Anadolu fayının doğu tarafında da bazı sismik boşluklar söz konusu. Depremin o tarafa dönmeyeceğini kimsenin bugünden söylemesi mümkün değil. Elazığ depremi meydana geldi. Doğu Anadolu fayı üzerinde de gerginlikler var. Elazığ depreminden sonra oradaki stres transferi fayın kuzey ve güneyine kaymış durumda. Hatay, Maraş bölgelerine ve kuzeydeki şehirlerimize kaymış durumda. Şöyle bir algı yanlış; mutlaka gelecekte büyük boyutlu depremler yaşanacak ama bu illa ki Marmara Denizi'nde olacak, diye bir şey söz konusu değil. Ondan çok daha önce depremler yaşayabiliriz. 1999 depremlerinden, Van depremi, Elazığ ve İzmir depreminden sonra hala daha yeterince istenilen seviyede dayanıklı hale gelemedik. Zarar azaltma çalışmalarını hala istenilen seviyeye getiremedik. TOKİ marifetiyle çok sayıda konut yapılıyor ama sorunlu konutlarda yaşam hala devam ediyor."