Prof. Dr. Haberal'ın video konferans yöntemiyle savunması alındı

Güncelleme Tarihi:

Prof. Dr. Haberalın video konferans yöntemiyle savunması alındı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 05, 2010 10:56

İkinci “Ergenekon” davasının 50. duruşmasında, video konferans yöntemiyle eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın savunması alındı.

Haberin Devamı

HABERAL SAVUNMA YAPIYOR

 

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen, aralarında Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ve Gazeteci Tuncay Özkan’ın da bulunduğu 41’i tutuklu toplam 108 sanığın yargılandığı davanın bugünkü duruşmasına 34 tutuklu sanık katıldı.

 

Tutuklu sanıklar İnönü Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Oğuzhan Sarıoğlu, Oğuz Bulut, Cengiz Köylü, Durmuş Ali Özoğlu ve Mustafa Dömez getirilmedi. Tutuksuz sanıklar emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve Emin Şirin katıldı. İkinci Ergenekon davası tutuklu sanıklarından Başken Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın, 29 Mart tarihinde alınan ara karar gereği tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'ndeki odasından video konferans yöntemiyle savunmasının alınmasına başlandı. Haberal’ın savunmasının alınması sırasında üye hakim Hüsnü Çalmuk ve avukatları ile sağlık ekibi hazır bulundu.

 

Haberin Devamı

"HAKKIMDAKİ İDDİALARI REDDEDİYORUM"

 

Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, alınan ara kararı okuyarak, ağır sağlık sorunları yaşayan ve ani ölüm riski taşıyan rahatsızlığın olduğu raporlarla anlaşılan Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın tedavi gördüğü hastaneden üye hakim Hüsnü Çalmuk, avukatları ve sağlık ekibi eşliğinde savunmasının video konferans yöntemiyle bir saati aşmayacak şekilde alınacağını ifade etti.

 

Ardından savunmasını yapması zerine sözü Haberal'ın kimlik tespiti yapıldı. 'Ne iş yaptığı' sorulan Haberal doktor olduğunu ve aylık 10 bin TL geliri olduğunu söyledi. Başkan Köksal Şengün, kimlik tespitinin ardından iddianamede Haberal'la ilgili bölümü okudu.

 

Ardından Haberal savunmasına başladı. Başkent Üniversitesi ve Kanal B'nin kendisine ait olmadığını, onların Türk milletine ait olduğunu ifade eden Haberal, "356 gündür tutukluyum. Hakkımdaki iddiaları reddediyorum" dedi.

 

Haberin Devamı

"SUÇUM VARSA CEZAYA RAZIYIM"

İkinci Ergenekon davasının  tutuklu sanıklarından eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal,  “Suçum varsa cezaya razıyım, çekmeye hazırım. Benim tahliyem, delillere  dayanmalı. Sağlık sorunlarım nedeniyle tahliye edilmem rahatsızlık verir” dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları  Yerleşkesi'ndeki salonda video konferansla savunması alınan Haberal, Mahkeme  Başkanı Köksal Şengün'ün yasal haklarını hatırlatırken bunların arasında susma  hakkını da kullanabileceğini söylemesi üzerine, gözaltına alındığı sırada  Emniyette de bu hakkının kendisine hatırlatıldığını söyledi.

Kendisinin orada da “susma hakkını” değil, “konuşma hakkını”  kullanacağını ifade ettiğini belirten Haberal, burada da “konuşma hakkını”  kullanmak istediğini bildirdi.

Başkent Üniversitesi ve Kanal B'nin kendisine ait olduğu yönünde  ifadelerin geçtiğini anımsatan Haberal “Bunların bütün tesislerini ben kurdum,  ama bunlar benim değil. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti'nindir. Türk halkınındır.  Haberal'ın sahip olduğu TV kanalı ve hastane söylemi yanlıştır. Bunlar Türk  halkınındır” diye konuştu.

Prof. Dr. Haberal, 356 gündür tutuklu bulunmasını gerektiren tüm  iddiaları reddettiğini belirterek, cep telefonu ile ilgili ilk dinleme kararının  delil toplama amacıyla alındığını söyledi.

Bundan 3 ay sonraki telefon dinleme kararının Cumhuriyet gazetesine  yapılan 3 ayrı bombalı saldırı, Danıştay saldırısı, Ümraniye'de ele geçen  bombalar ile Eskişehirde yapılan operasyonda ele geçirilen mühimmatlarla ilgili  olduğunu kaydetti.

Telefon dinleme kararının sadece cep telefonu için olduğunu ifade eden  Haberal, ancak yasal dayanaktan yoksun olarak hastanede bulunan ofisindeki sabit  hattının da dinlendiğini bildirdi.

Mehmet Haberal, “Ergenekon silahlı terör örgütü içinde faaliyet içinde  olma şüphesi” ile ofisinde arama yapıldığını belirterek, oraya gelen polislere,  “Bu Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışıyor mu?” dediğini ve istenilen her şeyi kendi  elleriyle teslim ettiğini söyledi.

Gözaltına alındıktan sonra Emniyette 8 saat ifade verdiğini kaydeden  Haberal, şöyle devam etti:
“Daha sonra adliyeye çıkarıldım. Burada savcıya ifade verirken bir savcı  aniden içeri girerek. 'Sayın savcım televizyonlar, Haberal tutuklanması talebiyle  mahkemeye sevk edildi diye son dakika geçiyor' dedi. Savcı 5 dakika içinde adeta  televizyonarı teyit ederek beni mahkemeye sevk etti. Hakim de o kadar uzun süre  savunma yapmama rağmen 10 dakika içinde tutuklanmama karar verdi.”

Daha sonra Metris Cezaevinde 4-5 metrekare olan 27 numaralı odaya  alındığını ifade eden Haberal, “Adliyede rahatsızlanmıştım. Bu şikayetim  cezaevinde de nüksedince revire gittim. Burada 1 saat bekledim, şikayetim  geçmeyince Bayrampaşa Devlet Hastanesine sevk edildim. Ancak doktorlar beni  oradan İÜ Kardiyoloji Enstitüsüne naklettiler. Buradaki muayenemin ardından benim  yoğun bakıma alınmama karar verildi” şeklinde konuştu.
Hastanede 12 gün boyunca yoğun bakımda kaldığını anlatan Haberal,  hastanede kaldığı 3. kattaki 304 numaralı odada yoğun bakım tedavisinin sürdüğünü  söyledi.

Haberin Devamı

“BENİM TAHLİYEM DELİLLERE DAYANMALI”

Mehmet Haberal, halen bir sürü sağlık probleminin devam ettiğini  vurgulayarak, aldığı ilaçların yan etkisi nedeniyle bazı problemler yaşadığını  bildirdi.

Video konferans yöntemiyle duruşmaya katıldığı odasını kastederek, “Şu  10 metrekarelik odada 356 gündür buradayım 31 Ağustos 2009 tarihinde savcılık  kararıyla Adli Tıp Kurumuna sevk edilmem sırasında dışarı çıkmadım” diyen  Haberal, kendisinin burada mücadele ederken avukatlarının da dışarıda tahliye  edilmesi için uğraş verdiğini kaydetti.

Haberal, iddianame kabul edilmeden önce 11, kabul edildikten sonra 14  kere avukatlarının tahliye talebinde bulunduğunu anlatarak, “Suçum varsa cezaya  razıyım. Çekmeye hazırım. Benim tahliyem, delillere dayanmalı. Sağlık sorunlarım  nedeniyle tahliye edilmem rahatsızlık verir. Bunu avukatlarımla da konuştum”  dedi.

Haberin Devamı

KENT OTEL TOPLANTILARI

Haberal, Kent otel toplantıları ve merhum Başbakan Bülent Ecevit'e yapılan tedaviye ilişkin iddialara da yanıt verdi.

Haberal, diyalog grubu tarafından Kent Otel'de düzenlenen çaylı ve kuru pastalı toplantılarda herkesin fikrini söylediğini, bunların gizli, kapalı toplantılar olmadığını ifade ederek, “Buradaki amaç ülkenin sorunlarına acaba nasıl katkı sağlayabiliriz, ülkeyi yönetenlere katkı sağlayabiliriz düşüncesidir” diye konuştu.

Bu toplantıların daha sonra Gölbaşı'ndaki Patalya Oteli'nde devam ettiğini dile getiren Haberal, bu otelde bazı siyasi partilerle birlikte birçok dernek ve vakıf tarafından da toplantılar düzenlendiğini anlattı.

Haberin Devamı

Haberal, bu toplantıların her demokratik toplumda olması gereken faaliyetler olduğunu belirterek, bu grubun daha sonra Milli Egemenlik Hareketi olarak isim değiştirdiğini, Anayasal hak çerçevesinde olan bir sosyal oluşum olduğunu kaydetti. Yapılan bu toplantılar sonrası basına da bilgi verildiğini ifade eden Haberal, bu toplantıların kapalı kapılar ardında gizi olarak yapılmış gibi algılanmasını üzüntüyle karşıladığını vurguladı.

ECEVİT'İN TEDAVİSİ

Merhum Bülent Ecevit'i her zaman rahmetle andığını belirten Haberal, Atatürk'ün söylediği gibi “Beni Türk hekimlerine emanet edin” düşüncesiyle Ecevit'in tedavisini yaptıklarını, kendisini emanet eden Ecevit'i de şükranla andığını söyledi.

Kendi branşı olmadığı için diğer doktorların Ecevit'in tedavisini gerçekleştirdiklerini anlatan Haberal, tadaviyle ilgili heyet raporunu Başbakanlık müsteşarına elden verildiğini, yine Ecevit'in eski koruma müdürü milletvekili Recai Birgün'e de sunduklarını kaydetti.

Haberal, tedavi devam ederken de kontrol raporlarını Başbakanlığa sunulduğunu dile getirerek, o dönemde çıkan iddialarla ilgili Ecevit'in bunları yalanlayarak tedavisine katılan doktorlara teşekkür ettiğini vurguladı.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!