Güncelleme Tarihi:
Bilkent Üniversitesi Konser Salonu'ndaki anma törenine, İhsan Doğramacı'nın eşi Ayser Doğramacı, kızı Şermin Savaşçı, oğulları Ali Doğramacı ve Osman Doğramacı, AK Parti Elazığ Milletvekili Necati Çetinkaya, TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan ve eşi, ABD'nin Ankara Büyükelçisi James Jeffry, Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Uğur Erdener, Ankara Ünivresitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Nükhet Yetiş, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, bilim, siyaset ve sanat dünyasından pek çok kişi katıldı.
İhsan Doğramacı'nın Türk bayrağına sarılı naaşı, konser salonundaki sahneye konuldu. İhsan Doğramacı'nın naaşı başında ikişerli gruplar halinde öğrenciler bekledi. Anma törenine yoğun katılımdan dolayı, tören birçok kişi tarafından ayakta izlendi.
Törende İhsan Doğramacı'nın özgeçmişi okunurken fotoğrafları da sahnedeki perdeye yansıtıldı.
Oğlu ve Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Doğramacı, törende yaptığı konuşmada, her neslin bir sonraki neslin daha iyi yaşaması için çalıştığını ve eserler meydana getirdiğini söyledi.
Doğramacı, şöyle devam etti:
“Bu şekilde çalışan, çok nadir, çok seçkin büyük bir insanın oğlu olma gururunu taşıyorum. Kardeşim Osman, ablam Şermin ile emanetçi olan bizler, bu salondakiler, herkes, bizden öncekilerin eserlerini bizden sonraki kuşaklara taşımak durumundayız. Babamın, daha iyiye, en iyiye doğru yürümek ilkesi çerçevesinde hepimiz, bize emanet edilen bu varlıkları, kurumları, ilkeleri ve olguları koruyacağız.Bizden önceki devlerin omuzlarında yükselen bizler daha iyiyi de aramaya devam edeceğiz. Onları örnek alarak, genç nesillerimizi kendimizinkilerden daha yükseğe çıkarmak için çalışacağız. Bu, içinde bulunduğumuz bilim ve sanat dünyasının kurucusunu, örneğini bu şekilde bizler izlerken, ister istemez onun da aramızdan ayrılmadığını, hala bizlerle birlikte olduğunu hissedeceğiz. Onun şarkısı bitmedi, bizler o şarkıyı söylemeye devam edeceğiz. Ne mutlu bizlere.”
Ali Doğramacı, gözyaşlarına engel olamayarak, konuşmasını bitirdi.
“ÇOCUKLUK YILLARINDA KENDİ PALTOSUNU ARKADAŞINA VERDİ”
Bilkent Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Talat Halman ise törende yaptığı konuşmada, Doğramacı'nın kaybının 10 dahinin birden sonsuzluğa göç etmesi anlamına geldiğini ifade etti.
Halman, Doğramacı'nın “pediatri biliminin piri” olduğunu belirterek, bu alanın Doğramacı adıyla eş anlama geldiğini söyledi.
“İhsan Doğramacı dillere destan bir çocuk doktoruydu” diyen Halman, çocuk sağlığına büyük hizmetler verdiğini, Türkiye'de “çocuk cumhuriyeti” yarattığını söyledi.
Doğramacı'nın “tıp eğitiminde devrimci” bir kişiliği olduğunu anlatan Halman, onun Türkiye'nin tıbbi imkanlarına yenilikler getirdiğini, tıbbı modernleştirerek geleceğe taşıdığını ve dünya için bir model yarattığını belirtti.
Doğramacı'nın “üniversite yaratıcısı” olduğunu dile getiren Halman, Hacettepe ve Bilkent Üniversitelerinin kurulmasına, Anadolu'da da pek çok üniversitenin ve tıp fakültesinin kurulmasına öncülük ettiğini anımsattı.
Halman, Doğramacı'nın Bilkent Üniversitesine kendi adını vermediğini belirterek, “Şimdi 25 yıl sonra büyük bir ihtimalle onun hatırasına hürmetle İhsan Doğramacı Üniversitesi doğacak” diye konuştu.
Doğramacı'nın 60'dan fazla şirket kurarak iş alanları yarattığını anlatan Halman, onun aynı zamanda “bir hayırseverlik abidesi” olduğunu belirtti.
Erbil'de ilkokul yıllarında paltosu olmayan ve çok üşüyen bir arkadaşına kendi paltosunu veren Doğramacı'nın cömertliğini henüz çocukluk yıllarında göstermeye başladığını ifade eden Halman, bu yönünü ömrünün sonuna kadar devam ettirdiğini dile getirdi.
Yaşamının değişik dönemlerinde Doğramacı'ya, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanı olması yönünde öneriler geldiğini, hatta bunları kabul etmesi için baskılar yapıldığını aktaran Halman, bu önerileri kesin olarak reddettiğini, ömrünü sağlık ve eğitime adadığını söyledi.
Dünya Sağlık Örgütünün anayasasını 31 yaşında Türkiye adına imzalayan doktorun Doğramacı olduğunu kaydeden Halman, pek çok uluslararası örgütte görev aldığını, ödüller ve unvanlara sahip olduğunu belirtti.
Halman, Doğramacı'nın müzik, sanat ve edebiyata çok büyük ilgisi olduğunu da belirterek, bazen öğrencilerle bir araya gelerek şiirler okuduğunu, çok sayıda sanatsal etkinliğin gerçekleşmesini sağladığını anlattı. Halman, “Doğramacı bir maestroydu. Gerçek bir sanat abidesiydi” diye konuştu.
Doğramacı'nın Bilkent'te bir kent yarattığını vurgulayan Halman, onun bir “kent mimarı” olarak da anılacağını söyledi.
Halman, Doğramacı'nın “örnek aile babası” olduğunu belirterek, kendini topluma adadığı gibi ailesine de adadığını kaydetti.
Konuşmaların ardından Doğramacı'nın vasiyeti üzerine piyanist Gülsin Onay, Chopin'in “Polonez Op.53” adlı eserini seslendirdi. Eserin seslendirilmesi sırasında Doğramacı ailesi ile törene katılanların bazılarının gözyaşlarına engel olamadığı görüldü.
Törene katılanlar, Doğramacı'nın naaşının önünden saygı geçişi yaptı.