Güncelleme Tarihi:
Enfeksiyon hastalıkları, kronik hastalıklar ve yaşlanma sırasındaki hastalıklara karşı bağışıklık tepkileri üzerine çalışmalar yürüten ve özellikle immünoloji (bağışıklık sistemi) konusundaki çığır açan çalışmalarıyla dünyanın sayılı isimlerinden biri olarak gösterilen Türk bilim insanı Prof. Dr. Derya Unutmaz, ABD Connecticut’taki 1600 kişinin çalıştığı Jackson Laboratuvarı Enstitüsü’nde baş araştırmacı olarak görev yapıyor. Prof. Dr. Unutmaz, Demirören Haber Ajansı’na (DHA) verdiği röportajda Türkiye’nin ABD ve pekçok Avrupa ülkesinin tam tersine koronavirüs salgınında zamanında ve çok doğru adımlar attığını söyleyerek “Bu noktadan sonra salgını kontrol etmenin yolu, mümkün mertebe çok test yapmak. Örneğin yurt dışından giriş yapan herkese, bunların temas ettiği kişilere, hastanelerde tüm sağlık personeline test yapılmalı. Bir Güney Kore, bir de İtalya örneği var. Güney Kore 200 binden fazla kişiye test yaptı ve daha semptomlar oluşmadan birçok kişiyi bu şekilde izole etti. Tüm kalabalık faaliyetleri, okulları tatil etmek, çok doğru ve yerinde bir karar. İtalya ve hatta Amerika, Avrupa’nın birçok ülkesi, bu konuda çok geç kaldı. İki-üç haftalık gecikme bile çok kritik. Bir de bu testi yaptırmak isteyenler için seyyar çadır veya ayrı bölümler oluşturulması, hastanelerde yayılmasını da önler” dedi.
‘ÖNLEMLER AŞIRI GÖRÜNÜYOR AMA DEĞİL’
Bunun için belki birkaç yüz bin test kitinin her an hazır durumda bulundurulması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Unutmaz, “Bizler de anlamaya çalışıyoruz bu virüsü. Amerika’da da çalışmalara başladık. İnanılmaz bilimsel ilerleme var, tedavi ve aşıda çok kısa sürede başarı gösterilecek. Örneğin HIV /AIDS çalışmalarında 3-5 yılda elde edebildiğimiz sonuçları koronavirüs konusunda 3-4 ayda gerçekleştirdik. Önlemler çok aşırı görünebilir ama alternatifi gördüğümüz gibi İtalya, İran ve daha birçok ülkedeki gibi tüm ülkenin karantinaya girmesine kadar varabiliyor. Bunun bedeli aşırı büyük. Bu bakımdan Türkiye adımlarını zamanında atmış görünüyor” diye konuştu.
Ocak ortasında virüsün ilk yayılma haberlerini aldıklarında Covid-19’un çok bulaşıcı olduğunu anladıklarını belirten Prof. Dr. Unutmaz, “SARS/MERS bu kadar bulaşıcı değildi ama onlar çok daha öldürücü. (yüzde 10 ila 30 arasında değişiyor ölüm oranları). Virüslerin fazla ölümcül olması da bulaşmalarını sınırlar. Örneğin Ebola, dünyaya yayılmıyor. Covid-19’da yayılımın önlenmesi çok önemli, eğer kontrol edilemezse maalesef 2-3 milyar insan bu yeni coronavirüs ile enfekte olacaktır. Bu nedenle ölüm oranı düşük olsa bile sağlık sistemlerinin çökmesi gibi bir tehlike var. Bu nedenle halkın bilimsel uyarıları ciddiye alıp kişisel önlemlerini sıkı tutması gerekiyor. Aşı kesinlikle geliştirilecek, ondan şüphem yok, şimdiden çok umut verici çalışmalar var. Ama bir süreç gerektiriyor, insanlar üstünde test edilmesi, yeterince üretilmesi vb. Ne kadar hızlı olursa olsun 6 ay-1 yıldan önce aşının piyasaya çıkacağını sanmıyorum. Bu bile normalden çok daha hızlı olur” dedi.
‘KİRLİ BİLGİ, VİRÜSÜN YAYILMASINA HİZMET EDER’
Sosyal medya gibi mecralarda yayılan kirli bilgilerin de çok tehlikeli olduğu konusunda uyarı yapan Prof. Dr. Unutmaz, tedavi geliştirme sürecinin aşıdan daha hızlı ilerleyebileceğini vurgulayarak şu bilgileri verdi: “Var olan bazı ilaçların etkileri test ediliyor ve umuyorum yakında daha iyi sonuçlar gelecek. Komplo teorilerine hiç prim vermeyelim. Bu durum, hangi ülkede az çıktı hangisinde çok vaka çıktı olayı değil artık. Bir pandemi ve tüm insanlığın bir virüse karşı verdiği mücadele. Hepimiz aynı gemideyiz, bunu unutmayalım. ‘Genetik olarak Türkler virüse dayanıklı’ gibi saçma ya da yanlış spekülasyonlar yüzünden önlem almayacak ya da durumu hafife alacak insanların virüsü yaymasının vebali çok büyük.”
‘KARANTİNA VE İZOLASYON AYNI ŞEY DEĞİL’
Bu konuların araştırılması gerektiğini de belirten Prof. Dr. Derya Unutmaz, “Örneğin çocuklarda belki ACE2 enzimi, belki virüsün hücreye girmesi için gerekli bir proteaz enzimi, veya virüsün hücre içinde çoğalabilmesi için gerekli proteinler, yaşlılara göre daha az olabilir. Veya bu, bağışıklık sistemi ile ilgili olabilir. Ya da başka bilmediğimiz direnç mekanizmaları vardır. Bunlar araştırılıp kesinleştikten sonra bir yorum yapılabilir. Ben 30 yıldır bu işin içindeyim, net hiçbir şey söylemiyorum, ki şu anda bu konularda biz de araştırmalara başladık. Bu kadar ciddi bir durumda, konunun uzmanı olmayan kişilerin yorum yapması, demeç vermesi, halk sağlığını tehlikeye sokuyor. Maske kullanımı hasta olan kişiden olmayanlara bulaşmayı önleyici etkisi nedeniyle önerilir. Sağlık personelinin N95 maskesi (yüzlerine uyan, ölçümü yapılmış) kullanması gereklidir, diğerleri yeterli olmaz bulaşmayı önlemek için” şeklinde konuştu. Toplumun karantina ve izolasyon kavramlarını da karıştırdığını anlatan Prof. Dr. Unutmaz, şu bilgileri verdi: “Bulaşıcı bir hastalığın yayılmasını önlemek için belli bir bölgenin veya yerin kontrol altında tutulup gözlemlenmesi, karantinadır. Henüz hasta olmayan veya hastalığın belirtilerinin gözlenmediği kişilerin, virüsün kuluçka dönemi boyunca kontrol altında tutulmasıdır bu. İzolasyon ise hasta olduğu kanıtlanmış bireylerin, sağlam olanlardan ayrılması, hastanede veya özel kuruluşta özel koşullarda bakım verilmesidir.”
'HAVALARIN ISINMASINA GÜVENMEYİN'
Hava ısınınca etkisi azalacak yönündeki görüşlerin doğruyu yansıtmadığını belirten Prof. Dr. Unutmaz, uyarılarını şöyle noktaladı: “Bu oldukça spekülatif bir konu, çünkü bu virüsü henüz yeterince tanımıyoruz. Örneğin 17 yıl önceki SARS hava ısındığı için azalmadı, çok büyük önlemler alınarak kontrol edildiği için durduruldu. Belki havadaki nem oranı daha önemli olabilir fakat bu da pek bilinmiyor. Yani havaların sıcaklığına güvenmeyelim, ne olacağını kimse tam bilmiyor. Yapılan son yayınlara göre de hava sıcaklığının tek başına bulaşmaya fazla bir etkisi yok. Şunu da eklemek istiyorum, bu tüm insanlığın bir virüse karşı savaşı, hiçbirimiz bundan muaf değiliz (özel koruyucu genlerimiz de yok, bazı sorumsuz kişilerin iddia ettiği gibi!) ve hangi önlem alınırsa alınsın salgını durdurmak mümkün olamayabilir. Fakat kontrol etmek elimizde. Virüsün bulaştığı kim varsa tüm gücümüzle arayıp, test edip tecrit ederek bu mümkün olacak.”