Güncelleme Tarihi:
Gümüşhane merkeze 50 kilometre uzaklıkta, deniz seviyesinden 2140 metre yükseklikte olan, manzarasıyla ilgi çeken Taşköprü Yaylası'ndaki kaynağı ve akarı olmayan Dipsiz Göl'de 'define' söylentisi üzerine ismi açıklanmayan 2 kişi, kazı için başvuruda bulundu. Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün olumlu görüşleri üzerine Gümüşhane Müze Müdürlüğünce ilgili kişilere define arama ruhsatı verildi. Gümüşhane Valiliği ile Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün onayı ile 6 Kasım'da jandarma yetkililerinin eşlik ettiği kazıda suyu tahliye edilen göl alanı, iş makineleri ile kazıldı. Jandarmalar, kazı alanına kimsenin yaklaşmasına izin vermedi.
APOLLİNARİS LEJYONUNUN HAZİNESİ ARANDI
Dipsiz Göl'de, yasal izinle yapılan kazıda sonuca ulaşılamazken, iddiaya göre, bölgede bir dönem kalan Roma İmparatorluğu'nun Anadolu'daki 4 büyük lejyonu arasında gösterilen, 15'inci Apollinaris lejyonunun var olduğuna inanılan hazinesinin arandığı öğrenildi. Dipsiz Göl'de, 4 gündür sürdürülen kazı çalışmaları, define bulunamayınca sonlandırıldı. Altın olduğuna inanılan göldeki kazının kimler tarafından yapıldığı ise halen açıklanmazken, iş insanı olduğu öne sürülen 2 kişinin, heyet huzurundaki kazı çalışmalarını yakından takip ettikleri belirtildi.
GÖL ALANI TOPRAKLA DOLDURULDU
Kaynağı ve akarı olmayan, Buzul Çağı'ndan kalma, 12 bin yıllık krater Dipsiz Göl'de tamamlanan kazı çalışmalarının ardından ekipler, alandan ayrıldı. Gümüşhane Valiliği, göl alanının eski haline getirildiğini açıkladı; ancak Dipsiz Göl alanının toprakla doldurularak, kapatıldığı görüldü. Su kalmayan göl, taş ve toprak yığını haline döndü.
SORUŞTURMA BAŞLATILDI
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dipsiz Göl'de gerçekleştirilen kazı çalışmalarının, gölün kurumasına neden olduğunu ve ilgililerin haklarında başlatılan soruşturma kapsamında görevden uzaklaştırıldığını duyurdu. Gümüşhane Valiliği de kazı için uygunluk raporu veren ilgililer hakkında ayrıca soruşturma başlatıldığını açıkladı.
ÇALIŞMALAR SONA ERDİ
Yasal izinle yapılan kazı çalışması sırasında toprak doldurulup, yok edilen Dipsiz Göl'ün eski haline dönüştürülmesi için çalışma başlatıldı. Gümüşhane Valiliği İl Özel İdaresi ekipleri, göl alanına doldurulan dayanıksız toprağı çıkarıp, yerine suya dayanıklı kireçli ve killi toprak döktü. Önceki gün başlatılan çalışmalar kapsamında; göl tabanının hazır hale getirilme çalışmaları tamamlandı. Suya dayanıklı kireçli, killi toprak dökülüp, iş makinesi ve silindir eşliğinde tabanı hazırlanan gölün; su takviyesi yapılmadan, bölgede beklenen yağışların ardından eriyecek karla doğal haline dönmesi beklenecek. Gölün doğal haline gelmemesi halinde ise yapılacak incelemeler sonucu yaklaşık 2 metrelik derinliğe sahip alana, tankerlerle su takviye edilip, edilmeyeceğine karar verilecek.
'GÖLÜN ÖZELLİKLERİ KAYBOLDU'
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) eski öğretim üyesi, jeoloji mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, Dipsiz Göl'ün eski haline dönüştürülmesi için başlatılan çalışmaları değerlendirdi. Gölün su tutup, tutmayacağının tamamen şansa bağlı olduğunu kaydeden Bektaş, "Bu göl doğal bir yapıydı. Bu gölün içinde bir canlı yapısı yani florası vardı, bitkisel bir jeolojik yapısı vardı. Bu gölün suyunu boşalttılar; içinde kazı çalışmaları, taramalar yapıldı. Define avcılığı yapılarak orası talan edildi yani gölün orijinali bozuldu. Şimdi de rehabilitasyon çalışmaları yapılarak göl eski haline dönüştürülmeye çalışılıyor. Gölün özellikleri artık kayboldu. Bundan sonra orada yapılacak olan göl, doğal değil yapay göl olacaktır. 'Dipsiz Göl, su tutar mı, tutmaz mı' sorusu ise tamamen şans. Çünkü bu tür göller, hem üstten yağmur suları ile hem de alttan kırıklardan sızan yeraltı suları ile beslenir" diye konuştu.
'DERS ÇIKARILMALI'
Yaşananlardan ders çıkarılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Bektaş, "Orada killi, kireçli bir malzeme kullanılarak dolgu yapıldı. Dolgunun kalınlığı, özelliği nedir bilmiyorum. Orası su tutar mı, tutmaz mı zaman gösterecek. Suyun kaçmasını sağlayacak olan yeraltı kırıkları ve buharlaşmadır. Gelen su ile giden suyun bir dengesi olması gerekiyor. Dört mevsim varlığını sürdürebilmesi için gelen suyun giden sudan daha fazla olması gerekiyor. Bu olaydan ders çıkarmamız gerekiyor. Bu tür buzul gölleri bu bölgelerde çok var. Bunlar son buzul çağlarının bizlere bıraktığı miraslardır. Maalesef yasa ve yönetmeliklerde eksikler var. Bu eksikler tamamlanmalı. Yasal bir kazı yapıldı ama maalesef bu gölün jeolojik önemi bilinmiyor. Ekoturizme olan katkısı göz önüne getirilmiyor" dedi.
Define aramanın daha basit yolları olduğuna da dikkat çeken Bektaş, "Doğamızı korumalıyız ve koruduğumuz bu muhteşem güzelliklerden yararlanmalıyız. Bundan sonra doğal güzelliklerimizi daha korumalı ve turizme kazandırmalıyız. Doğayı bu şekilde tahrip etmeye gerek yoktu. Orada eğer bir define şüphesi varsa oraya basit bir şekilde jeofizik profil atılabilirdi. Göle de hiçbir zarar gelmezdi. Çok basit bir şekilde bu kadar yükten de kurtulurduk. Şimdi o defineyi oradan çıkarsan da oraya verdiğin tahribatın üzerini kapatamazsın. Orada doğal bir hazine yok oldu, geçmiş olsun" diye konuştu.