Güncelleme Tarihi:
Geçen hafta bir Türk ve bir Alman üniversitesi bir araya gelerek bir belediyeyle birlikte çalışma kararının altına imzalarını attı. Türkiye'de örneğine pek rastlanmayan bu işbirliği protokolü, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Berlin Teknik Üniversitesi ile Fatih Belediyesi arasında yapıldı. Bu üç kuruluş ilk aşamada, Fener semtinde yapılması planlanan ‘‘Restorasyon Okulu’’nu birlikte kurma kararı aldı. İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülsün Sağlamer, Berlin Teknik Üniversitesi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Harald Ermel ve Fatih Belediye Başkanı Sadettin Tantan tarafından imzalanan protokol gelecekte çok daha geniş bir işbirliği olanağının da kapılarını açmış oldu.
Restorasyon Okulu, uzun yıllardan bu yana onarılmayı bekleyen tarihi Fener'deki en önemli eserlerden biri olan Boğdan Prensi Dimitri Kantemir'in (1673-1723) sarayında kurulacak. Önümüzdeki günlerde, Kantemir'in sarayının yanındaki eski bir kutu fabrikası ile bir Bizans evi de okula katılacak.
FENER PRENSİ
Dimitri Kantemir, Osmanlı Devleti'nin Hıristiyanların çoğunlukta olduğu Avrupa topraklarında vali olarak yararlandığı, ‘‘Fener Prensleri’’ olarak anılan Hıristiyan Osmanlı ailelerin en ünlülerinden birine mensup. Babası da kendisi de Boğdan Valiliği yapmış olan Dimitri Kantemir, aynı zamanda bir besteci ve tarihçi. Türk müziğine ‘‘ebcet notası’’ sistemini kazandıran ve çeşitli eserlerin notaya geçirilmesini sağlayan Kantemir'in bilinen bir uzun bestesi, iki aksak semaisi, 11 saz semaisi ve 22 peşrevi var. Ayrıca ‘‘Osmanlı İmparatorluğunun Yükseliş ve Çöküş Tarihi’’ adlı eseri bugün de önemli bir kaynak olarak kabul ediliyor.
Dimitri Kantemir'in Fener'de yıllarını geçirdiği evinde kurulacak olan Restorasyon Okulu'nun ilk çalışması da kendi yerini restore etmek olacak. Okulun kuruluşuna öncülük eden Prof. Dr. Orhan Altan ve Doç. Dr. Fikret Evci, bundan sonraki çalışma programını da hazırlamak üzere olduklarını belirttiler.
UNESCO VE AB DESTEĞİ
Restorasyon okulu, Fatih Belediyesi'nin Unesco ve AB desteğiyle başlattığı ‘‘Fener ve Balat Semtleri Kentsel Rehabilitasyon Projesi’’nin bir parçası. Bu bölgedeki 1267 evin bir kısmı restore edilecek. Restorasyon Okulu işte bu bölgedeki evlerin restorasyonu için gereken elemanın bulunamaması üzerine doğan bir proje. Fatih Belediye Başkanı Tantan, şöyle diyor: ‘‘Zeyrek projesi başladığında mimarlarımız, aylar süren çalışmalar sonunda projeleri çıkardı; biz da artık bundan sonrası kolay diye düşündük. Tam aksi oldu. Ahşap yapı parçalarını orijinaline uygun bir şekilde imal edecek usta bulamadık. Ustaları bulduk fakat ondan sonra da parçaları yerine muntazam yerleştirebilecek eleman bulamadık. Okul projesi o zaman şekillendi.’’
Restorasyon Okulu'nda bölgeden seçilen gençler çıraklık, kalfalık ve ustalık eğitiminden sonra yapıların restorasyonunda çalıştırılacak. Okulda lisansüstü eğitim de verilecek. Berlin Teknik Üniversitesi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Harald Ermel, İTÜ ile böyle bir proje içinde yer almalarının çok önemli olduğunu söyledi: ‘‘Okul tarihi yapıların korunması ve yeniden kazanılmasını sağlayacak. Gerekli tüm desteği vereceğiz.’’
Üniversite sokağa çıkmalı
İTÜ Rektörü Prof. Dr. Gülsün Sağlamer, Türkiye'de üniversitenin en büyük eksiğinin kabuğunu kırmaması olduğu söyledi. Akademisyenlerin şehrin sokaklarına inmediklerini ve kentsel yaşama uzak kaldıklarını, İTÜ'nün bunu aşmaya çalıştığını belirtti. Rektöre göre bunda sadece üniversitelerin değil yerel yönetimlerin ve siyasi kadroların da sorumluluğu var: ‘‘Politikacıların bilimsel kadroları dışladıkları bir süreçte, Fatih Belediye Başkanı'nın bizlerle dayanışması örnek bir davranıştır. Berlin Üniversitesi ve İTÜ bu işbirliğine girerek Fener'e, Fatih'e ve böylece de tüm ülkemize hizmet etmektedir. Restorasyon okulumuz kültürel mirasımızın yok olup gitmesini engelleyip kurtarılmasında büyük bir görev üstleniyor.’’
Sağlamer, globalleşen dünyada üniversitelerin içine kapanıp kalmasının ülkenin geleceği açısından tehlikeli olduğunu söyledi: ‘‘İTÜ, dünyanın çeşitli bilim kuruluşlarıyla ilişkiye geçerek küreselleşmiştir. Şimdi sırada kendi ülkemizin sokakları ve insanlarına ulaşmak vardır. Bu bir nevi bilimsel seferberlik halidir. Gözlerimizin önünde binlerce yıllık tarih yok olup giderken, uygarlık çökerken seyirci kalamayız. Bu bizim boynumuzun borcudur. Üniversite kente ve insanımıza olan borcunu ödemek için artık sokağa açılmak, kampüslerden çıkmak zorundadır.’’