<b> Cüneyt ÜLSEVER </b>
Oluşturulma Tarihi: Aralık 22, 2001 15:36
Geçen hafta bayram münasebeti ile ara verdiğim pozitif-negatif enerji tartışmasına bu hafta tekrar dönüyorum ve inşallah iki hafta içinde de sona erdireceğim.
İnsanların, hayatta esas aradıklarının huzur olduğu varsayımı ile bir sürü ara duraklara uğradığı gözlemi, beni bu ara duraklar üzerine bir model kurmaya itmişti.
Model ise şu şekilde oluşmuştu.
Daha önceki yazılarımda: 1) Her türlü devinimin-hareketin enerji kaynaklı olduğu; 2) Enerjinin özünde tek bir kaynak olarak kavranabileceği; 3) İçine girdiği maddede işlevini bitiren enerji kaynağının tek bir kaynakta-ana kaynakta toplanabileceği; 4) Bu ortak enerji alanına-ortak akla Yaradan denebileceği; 5) Her yaradılanın, diyalektik gereği, anında kendi sonunu da ürettiği; 6) Üreten enerjiye pozitif enerji, yok eden enerjiye de negatif enerji adı verilebileceği varsayımlarına dayanan bir model kurmuştum.
Hatta sırf basitleştirmek amacı ile; Yaradan'ın pozitif enerji, şeytanın da negatif enerji kaynağı olacağını kurgulamıştım.
Son yazıda ise insanlarda pozitif ve negatif enerjinin nasıl tecelli ettiğini, örnekleri ile açıklamaya çalışmıştım.
* * *
Böyle bir model çerçevesinde esas söylemek istediğim ise, insanların bir ömür boyu; ister istemez, bilinçli veya gayri ihtiyari, negatif enerjiden kaçma, pozitif enerjiyi yakalama çabası içinde olduklarıdır.
İnsan ne kadar pozitif enerjiyi yakalar ve içler ise ortak enerji alanına-ortak akla o kadar yaklaşıyor, kendisini ne kadar negatif enerji alanının etki alanına teslim ederse ortak akıldan o kadar uzaklaşıyor.
İçimizi ne kadar pozitif enerji ile yıkamayı becerebilirsek, hayat boyu aradığımızı düşündüğüm huzura o kadar daha çok yaklaşıyoruz.
Ben şahsen sanki son zamanlarada pozitif ve negatif enerjiyi daha bilinçli hissedebiliyor gibi bir duygu içindeyim.
* * *
Negatif enerjinin etki alanına girdiğimde içim içimi yiyor, huzur hepten yok oluyor, her şeyi olumsuz yönü ile görmeye başlıyorum.
Sanki negatif düşündüğüm zaman negatif olaylar oluyor veya ben onları negatif yönleri ile görüyorum.
Negatif enerji alanı bir insan, bir hayvan, bir eşya olabileceği gibi pekala bir olay da olabiliyor; ancak en önemlisi kendi düşünce sistematiğim zaman zaman beni negatif yönlendirebiliyor.
* * *
Tersine, pozitif enerji alanına girdiğimde içimden kaynağını dahi doğru dürüst bilmediğim bir neşe yükseliyor, keyfim artıyor, çok daha huzurlu oluyorum. Böyle bir dönemde her şey bana olumlu gözüküyor veya ben her olgunun olumlu yönünü görüyorum.
Sanki pozitif düşündüğüm zaman pozitif olaylar oluyor veya ben olayların pozitif yönüne bakıyorum.
Pozitif enerji alanı da aynı negatif enerji alanı gibi bir insan, bir hayvan, bir eşya veya bir olayın etrafında şekillenebiliyor.
Ancak, galiba pozitif enerji alanı da en fazla kendi düşünce sistematiğim çerçevesinde şekilleniyor.
* * *
Bu şekilde bakıldığında insanın hangi enerji alanının etkisi altına gireceği bir yönü ile tesadüflere bağlı.
Rast geleceğiniz insanları, eşyaları, hayvanları, hatta olayları seçme şansınızın olmadığı durumlar var. Hatta bazı insanlar ile ister istemez görüşmek zorundasınız.
Bu durumda yapacak fazla bir şey yok.
Kaderinize katlanmak zorundasınız.
Ancak, bazı insanlardan kaçmayı veya onlarla daha sık görüşmeyi becerebileceğiniz durumlar da var.
Aynı durum bazı eşyalar, hayvanlar, hatta olaylar için de geçerli. Onlara yakın veya uzak olmayı planlayabilirsiniz.
Benim adeta kaçtığım insanlar olduğu gibi, görmeden edemediğim insanlar,mekanlar, hayvanlar, hatta tekrar tekrar yaşamak istediğim olaylar var.
Eminim, siz de zihninizde böyle bir ayırım yapabilirsiniz.
Ancak, en önemlisi insanın kendi düşünce sistematiğini yönlendirmesidir.
Haftaya bu konuyu irdeleyecek ve 'Huzur' başlığı altında topladığım yazı serisini sona erdireceğim.