Güncelleme Tarihi:
Poyrazköy'de yapılan kazılarda ele geçirilen mühimmatla ilgili dava tutuklu sanık emekli Binbaşı Levent Bektaş’ın savunması verilen öğle arasından sonra devam edildi.
“40 YAŞINDAN SONRA DEVLET DÜŞMANI OLDUK"
Bektaş, aynı örgütten olmakla suçlandığı kişilerden bazıları ile askeri liseden beri arkadaş olduğunu belirterek, “Biz canımızı birbirimize emanet ettik. Ajandasında telefon numaram çıkmış. Daha fazlası olması gerekir. Biz arkadaşımız şehit olduğunda ondan bize kalan ne var diye dolaplarımıza bakarız. Tayfun Duman ile konuşmuşum. Hatırlamıyorum ama konuşmuşumdur. Konuşmamızın kaydı olsa da keşke hep beraber dinlesek. O konuşmalar bizim suçsuzluğumuzu gösterir. Bizim hepimizin ortak noktası TSK mensubu olmamız.Suçlamalar ile ilgili tek bir delil yok.Hepimiz AKP düşmanı, devlet düşmanı olduk 40 yaşından sonra. Teröristlerin hangi motivasyonlarla o hale geldiğini en iyi siz bilirsiniz. Buradaki arkadaşları bir araya getiren bir motivasyon varsa o da vatan sevgisidir" diye konuştu.
“BEKTAŞ’IN SÖZLERİ AĞLATTI"
Bektaş’ın bu sözleri söylediği sırada davanın tutuksuz sanıklarından Tayfun Duman’ın gözyaşlarına hakim olamadığı görüldü.Y anındaki arkadaşının teselli etmeye çalıştığı Duman verilen peçeteyle gözyaşlarını sildi. Bu arada sanıkların yakınlarının da bazılarının ağladığı görüldü.
“MÜHİMMATLARI YAZANLAR CAHİL"
17 yıllık SAT komandosu olduğunu ancak bu söz konusu plana ilişkin hazırlanan mühimmat miktarını anlamakta zorluk çektiğini ifade eden Bektaş, "Bu mühimmatları yazanlar cahildir. 50 cabre tüfekler insani hedefler için kullanılmaz.Ayrıca planda KF-03 ibaresi vardır. Askeriyede hazırlanan bütün planlarda hazırlayan komutanların adı ve soyadının baş harfleri bulunur.KF diye biri yok ama planda adı geçenler arasında. Artı tarih yazımı da yanlış .Hiçbir komutan bu söz konusu plandaki formatta tarih yazmaz.Plan üzerinde bana ait olduğu iddia edilen imzalar içinde bilirkişiler herhangi bir kanaat getirememiştir" dedi.
DİNK CİNAYETİ
Savunmasında Hrant Dink cinayetinden bahseden Bektaş, Dink cinayetinden Kafes adlı söz konusu planda ‘operasyon’ diye bahsedildiğini hatırlattı. Dink cinayetinde, sorumlu makamlardaki kişilerin görevlerine yerine getirmediklerinin raporlarla belgelendiğini ifade eden emekli Binbaşı Bektaş, "Bizim üzerimize atılan bu eylemlerde sorumluluğu olan kişilerden bazıları halen görevindedir" diye konuştu.
“TOPRAKTA İNCELEME YAPILSAYDI NE ZAMAN GÖMÜLDÜĞÜ ORTAYA ÇIKARDI"
Planın hazırlandığı iddia edilen tarihte ve ondan sonrasında sanıkların hiçbiri ile biraraya gelmediğini belirten Bektaş,"Mühimmatın bulunduğu yerdeki topraktan alınan örneklere ilişkin rapor çıkmamıştır.Jeoloji raporu o mühimmatın oraya ne zaman gömüldüğünü ortaya çıkaracaktır.Mühimmatın bulunduğu bölgede 4 ayrı parça toprak parçası inceleme için emniyete götürülmüş.Ancak ‘incelemeye neden gönderildiği yazılmadığı için’ gerekli çalışma yapılmamış. Polis gerekçesini yazarak tekrar inceleme için gönderebilirdi" şeklinde konuştu.
BU HAİNİN SAT’TA GÖREV YAPMASI BENİ ÜZÜYOR
Poyrazköy’de mühimmatın ele geçirildiği öne sürülen araziye sivillerin de güdüz saatlerinde nöbetçilere görünmeden çok rahat bir şekilde girebileceğini belirten Levent Bektaş, "Hatta yabancı uyruklu vatandaşlar bile kimi zaman bu bölgede yakalanmıştır. Ancak gece buraya girip mühimatı gömmek zordur. Çünkü o bölgede gece de eğitim yapılmaktadır ve çok rahat yakalanabilirler. Ancak bu kişinin içeri girebilmesi için SAT’tan birisinden yardım alması gerekir. SAT bizim yuvamızdır. Orada aile gibiyizdir. Üzülerek söylüyorum ki, SAT’ta görevli birinin bu eyleme destek verdiğini düşünüyorum. Yani bir hainin burada görev yapması beni üzüyor" dedi.
Savunmasına ilk kez hakim karşısına çıktığı için heycanlı olduğunu belirterek başlayan Levent Bektaş, 1991 yılında SAT Grup Komutanlığı'na teğmen rütbesi ile girdiğini ve emekli olana kadar 17 yıl görev yaptığını söyledi. Levent Bektaş "Türk adalet sisteminin bir temsilcisi olarak haksız yere 12 ay tutuklu bulunmamın vicdan azabını sizin de hissedeceğinizi düşünüyorum. Eğer ülkemizde adalet varsa bize bu hukuksuzluğu yapanların, 70 yaşındaki annemin yoğun bakıma kaldırılmasına neden olanlar da buraya gelip hesap verecekler" dedi.
TSK’da bir subaya yakışır şekilde görev yaptığını ifade eden Levent Bektaş, SAT komandolarına ilişkin bilgiler de verdi. SAT komandosunun çok iyi tahrip uzmanı, çok iyi silah uzmanı, çok iyi keşif ve istihbarat uzmanı olduğunu anlatan Levent Bektaş, "SAT olmaya gönüllü olmak demek, bizim tabirimizle ölüme gönüllü olmak demektir" diye konuştu.
Darbe yapmakla suçlandıklarını ifade eden Levent Bektaş, bugüne kadar bütün darbeleri TSK’nın gerçekleştirdiğini ancak Genelkurmay Başkanı’nın demokrasiye saygılı olduğunu, böyle bir şeyin mümkün olmayacağını bir çok kez söylediğini hatırlattı.
Ergenekon örgütüne ilişkin Silivri’de İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nce bir yargılama yapıldığını ve bu davadan henüz karar çıkmadığını sözlerine ekleyen Levent Bektaş, iddianamede yer alan suikast ve eylem iddiaları ile bu iddialarla ilişkilendirilen insanlarla hiç bir alakasının olmadığını söyledi.
BÖYLE BİR PLANI HASTA RUHLU İNSANLAR YAPAR
Koç Müzesi’ndeki denizlatında bomba patlatılarak öğrencilere suikast düzenlenmesi eylemine ilişkin planın ancak hasta ruhlu zihniyetler tarafından hazırlanabileceğini savunan Levent Bektaş, eylem planını hazırladıkları iddia edilen meslektaşlarının böyle psikopat ve hasta ruhlu insanlar olmadığını ifade etti. İddianamede bir çok konunun muğlak bırakıldığını belirten Levent Bektaş şunları söyledi:
"Bizim tarafımızdan yazıldığı iddiala edilen ve sahte olduğunu söylediğimiz husuların hiçbirinde ne yasama ne de yürütme organı hedef alınmamıştır. Sahte ’Kafes Eylem Planı’nda ve eklerinde 26 kez AKP kelimesi kullanılmıştır. Bu sahte plana siyasi parti desteği sağlamak için, şu anda ki iktidar partisinin ismi özellikle koymuşlardır diye değerlendiriyorum. Aynı örgüt içinde yer aldığım iddia edilen kişilerle irtibatım tamamiyle sanal olarak yaratılmış irtibattır. Planları yapanlarla, ihbar mektuplarını yazanlar ve malzemeleri koyanlar aynı kişilerdir."
SAT EĞİTİMİ ALAN BİR KİŞİ BÖYLE BİR ŞEY YAPMAZ
Beykoz’da ormanlık arazide ele geçirilen mühimmata ilişikin iddiaları da yanıtlayan Levent Bektaş, bu silahların kendileri ile alakası olmadığını SAT eğitimi alan kişilerin böyle bir şey yapmayacağını söyledi. 23 Şubat 2009’da gönderilen ilk ihbar mektubu ile 16 Nisan 2009’da gönderilen ikinci ihbar mektubu arasında toplam 1845 ihbar mektubu gönderildiğini anlatan Levent Bektaş olay yerinden alınan baz istasyonu kayıtlarının iddianamede ve eklerinde yer almadığını oysa bu kayıtların kendisinin orada olmadığını gösteren en önemli delil olduğunu söyledi.
MÜHİMMAT İLK İHBAR MEKTUBUNDAN SONRA GÖMÜLDÜ
Mühimatın gömülmesinin iftira komplosunun ilk ayağını olduğunu savunan Levent Bektaş, Poyrazköy’de ele geçrildiği öne sürülen mühimmatın ise 23 Şubat ile 16 Nisan 2009 tarihleri arasında gömüldüğünü öne sürdü.
Levent Bektaş, "İki ihbar mektubunu da anladığımız kadarı ile aynı kişi yazmıştır. Bu şahıs 23 Şubat’ta bu mektubu yazarken Poyrazköy’deki mühimmatı bilseydi, ilk mektubunda yazardı ancak yazmamıştır. Bu nedenle Poyrazköy’deki mühimmatın 23 Şubat ile 16 Nisan arasında gömüldüğünü düşünüyoruz" dedi.
Poyrazköy’de ele geçirilen mühimmata ilişkin iddiaları da yanıtlayan Levent Bektaş, dünyanın en zo
r iki kursunu bitiridiğini bunlardan birinin SAT özel ihtisas kursu diğerinin de ABD’deki seal kursu olduğunu ifade ederek şunarı söyledi:
"Böyle bir gömme olayını, SAT ihtisaslı hiç kimse bir dere kenarında, bir karış suyun içine yapmaz. Özellikle gömdüğü malzemede elektrik donanımı varsa ve sonradan kullanmak istiyorsa, çöp poşetlerinin içinde yapılan gömme işlemi bu malzelemeleri sonradan kullanacak kişilerce yapılmaz. Bu gömme işlemi suç isnadı için yapılan gömme işlemidir. (Mühimmatın aradığı alanı fotoğraflarla göstererek) Arama yapılan yer çok geniş bir alan. Böyle bir alanda arama yapmak saatlerce değil günlerce sürer. Oysa saatlerle ifade edilen bir sürede arama yapılarak mühimmatın bulunması şüphe verici bir durum. Mühimmatın toğrağın 15 cm altına gömüldüğü iddia edilmiştir. Toprağın 15 cm altına gömme yapılmaz. Gömme yapıyorsanız bulunmasını istiyorsunuz demektir."
DALAN’I HAYATIM BOYUNCA GÖRMEDİM
Poyrazköy’de mühimmatın İSTEK Vakfı’na ait arazide ele geçirildiği iddialarına ilişkin ise Levent Bektaş, İSTEK Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Bedrettin Dalan’ı hayatı boyunca görmediğini kendisi ile de hiç irtibatının olmadığını söyledi.
Ele geçirilen mühimat arasında yer alan sis kutusu ve aydınlatma fişeğinin iddianamede yer alan suikastler ve eylemelerde kullanılmak maksadıyla gömüldüğünün öne sürüldüğünü belirten Levent Bektaş, "Bu malzemeler bu eylemlerde hiç bir maksatla kullanılamaz. Bu malzemelerle iddia edilen eylemlerin hiç bir alakası yoktur. Bubi tuzakları da sadece arazide kullanılır. Uzun yıllar SAT eğitimi almış arkadaşlarımın bu malzemelerle iddia edilen suikastleri yapması imkansızdır. Bu biz suikast yaparsak çok daha iyi malzemelerle yaparız anlamına gelmesin. Sadece bizim vasfımızdaki insanların bu malzemelerle eylem yapması makansız" dedi.
KAZILARI TELEVİZYONDAN ÖĞRENDİM
21 Nisan 2009’da Poyrazköy’de yapılan kazıları televizyondan öğrendiğini belirten Levent Bektaş, ele geçirilen patlayıcı madde ile hiçbir ilgisinin alakasının olmadığı için normal hayatına devam ettiğini anlattı. SAT Grup Komutanlığı yakınında böyle bir malzeme çıktığı için şaşırdığını ve üzüldüğünü ifade eden Levent Bektaş, "Ta ki ertesi sabah 07.30’da evim TEM polislerince basılıncaya kadar... O zaman terörist oldum. Suçsuz olduğuma inandığım için hiçbir yerden kaçmadım" diye konuştu.
İkinci Ergenekon Davası'nın sanığı emekli subay avukat Levent Göktaş’a bağlı ekipte yer aldıkları ve Göktaş serbest bırakılmazsa savcılara suikast düzenleyecekleri iddialarını da yanıtlayan Levent Bektaş, "Mustafa Levent Göktaş’ı tanırım. Görev yaptığım birlikte kursa gelmişti. Orada tanıştık. KARDAK operasyonunda da bir araya geldik. Mustafa Levent Göktaş Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda kahramanca görev yapmış, TSK’da 3 altın madalya almış kahraman bir subaydır. Böyle bir kuvvet kuracaksa yıllarca birlikte görev yaptığı binlerce arkadaşı var. Onlarla yapardı. Hiç tanımadığı insanlarla böyle bir oluşumun içine girmesi hayatın olağan akışına aykırı" dedi.
HİÇ BİR AMİRAL HİÇBİR ALBAYDAN EMİR ALMAZ
Savunması sırasında "Ergenekon ile bağım nedir? Bu bir hiyerarşik bağlantımı dır?’ diye soran emekli Binbaşı Levent Bektaş şunları anlattı:
"İddialara ilişkin kesin inandırıcı delillere ne iddianamede ne de ek klasörlerde ortaya konmamıştır. Hep geleceğe dair hayaller ve planlardan bahedilmektedir. Bizim içinde bulunduğumuz böyle bir yapılanma yoktur. TBMM’yi ve hükmeti ortadan kaldırmaya hiç bir teşebbüs yoktur. Tek ortak özelliğimiz aynı kurum altında çalışmamız. Sahte ’Kafes Eylem Planı’nda yer alan görev bölümünün altında benim imzam olduğu öne sürülüyor. Hiçbir amiral, hiçbir albaydan emir almaz. Bu TSK tarihinde gerçekleşmemiş bir olaydır. Hepinizin bildiği gibi TSK’da hiyerarşi var. Bu iddia edildiği gibi darbe yapılsa da aynıdır. Ot yolunsa da aynıdır. Böyle bir planın yapılmış olması mümkün değildir."
KAFES EYLEM PLANI KÖTÜ NİYETLE YAPILMIŞ BİR PLANDIR
Kendisinden ele geçrilen DVD’den çıktığı öne sürülen ’Kafe Eylem Planı’nın kötü niyetle yapılmış ve DVD’ye yüklenmiş bir plan olduğunu belirten Levent Bektaş, DVD ve CD’ler üzerinde inceleme yapan bilirkişilerin polislerden oluştuğunu belirterek bu durumun manidar ve şüpheli olduğunu öne sürdü.
Sahte olduğunu ifade ettiği ’Kafes Eylem Planı’ndaki eylemelere dair de konuşan Levent Bektaş, "Bu eylemelerin niye sadece adlarda yaşayan gayri müslümlere yönelik olduğunu anlayamadım. Eğer bu planda gayri müslümlerin yaşadığı yerler hedeflendiyse neden Akdeniz bölgesinde, İskenderun ve Mersin'de yaşayan çok sayıda gayrı müslüm dahil edilmemiştir. AGOS’la da hiçbir alakam olmadı. Merhum Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra AGOS diye bir gazeteden haberim oldu. Bütün bunlar göz önüne alındığında böyle bir planı sağlıklı, aklıselim olan kimse yapmaz. Eylem planında bomba patlatılması diye bir tabir var. Bizim kullanım alanımızda böyle bir ifade yoktur. 17 yıllık SAT hayatımda bomba görmedim, bomba kullanmadım. Bizde kullanılan tabir ’tahrip’tir."